Muhabbetin muhabbet açtığı masada eski anılar konuşurken, Algan'a söyeyip masadan kalkınca lavobaya girdim. Aynada kendime bakarken bitkin olduğum bariz belliydi, ne kadar mutlu olsamda buruktum, eski ailemi, kardeşimi özlüyordum, masum olan insanların benim yüzümden öldürülmüş olması canımı fazlasıyla acıtıyordu. Erkan denilen itten ne kadar nefret etsem azdı belkide ama, aması şuydu ki ne olursa olsun vücumdumda olan kan o itin kanıydı, onun kanındandım. Hiçbir gerçek onun kızı olduğumu değiştirmezdi, bu onu öldürmekten vazgeçtigim anlamınada gelmiyordu, gerçektende onun yaşamasını istemiyordum, ölmeliydi.
Lavonun kapısı açılınca siyah takım elbiseli adam içeri sakince girip bana baktı.
"Efgal Hanım, rahatsız ediyorum ama Erkan Bey sizinle konuşmak istiyor, buyrun." deyip açık olan telefonu bana uzattı.
İçimde alıp, almama savaşı verirken elim istemsizce telefona gitti, yavaşca kulagıma getirdigim telefonda itin sesi kulaklarımı doldurdu.
"Efgal."
"Efendim." deyip siyah takım elbiseli adama arkamı döndüm.
"Efgal, o Algan sana nasıl davranıyor, intikam hırsını senin üzerine yansıtıyormu?"
Sorduğu soruyla alay eder gibi güldüm.
"Ne saçmalıyorsun, Algan senin gibi masum insanları öldürecek gibi it mi?" deyip beş metre uzunlugu olan lavobada bir ileri geri yürümeye başladım.
"Ne diyorsun sen, ne olursa olsun ben senin babanım. Benimle bu tür konuşmamalısın."
"Bana bak, babam olman benim ailem bildigim kişileri öldürmemiş oldugun anlamına gelmiyor, duydun mu beni!" bagırıp telefonu takım elbiseli bana saşıran gözlerle bakan adama uzatıp lavobodan hızla çıktım. Herşeyin mükemmel gittigi bir günün bile içine sıçmayı başarmıştı. Masaya gidip oturunca Algan bana bakmadan elindeki telefonla uğrasıyordu. Her halimde ne hissettigimi anlıyordu, suanda ne oldugunu sormasını istemiyordum.
Algan'ın önünde duran sigaraya uzanıp alacakken elimi tutan elle Algan'a döndüm.
"Sigara içiceğim bıraksana." deyip elimi hızla çekip paketten sigara alıp yaktım.
Yaktığım sigaradan üst üste dumanları içime çekerken, içim de batan iğneleri hissediyordum. Daha yeni bu çipin çıkarılmış olmasının etkisi olabilirdi.
Algan masayı itip kalkınca anlamayan gözlerle arkasından bakarken, ne oldugunu anlayamıyordum. Başımı Deniz'e çevirince anlamamaktan çok sinirli gözlerle etrafı inceliyordu. Oturduğum sandalyeden kalkıp hızla adınlarla Algan'ın kafeden kalkıp gittigi yere dogru yürümeye başlamıştım.
Gözlerimi etrafta gezdirirken aklıma lavoda ki Erkan'ın adamını görme ihtimali gelince taş oturmuştu.
Bacaklarıma koş emrini verip hızla koşarken köşeyi dönünce çarptığım bedenle tam yere düşcekken bedenimi saran kollar düşmeme engel oldu.
"Efgal."
"Algan."
Kollarımı boynuna dolayıp sıkıca sarıldım.
"Efgal onun köpegi sana ne söyledi?"
Kollarımı sardıgım boynuna başımıda gömdükten sonra sorduğu soruyu yanıtladım.
"Senin bana nasıl davrandıgını sordu, intikam hırsının bana yansıyıp, yansımadığını." deyip yüzüne bakıp verecegi tepkiye baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZ
Teen FictionBu hikaye karanlığın içinde doğmak için bekleyen ama asla doğmayacak olan bir gökkuşağının hikayesiydi. Ne bir çıkış yolu vardı ne de beklenilenin aksine belli bir sonu.