BÖLÜM 24

2.7K 107 18
                                    

Ayna da son bir kez kendime baktıktan sonra memnuniyetle gülümsedim. Üzerim de olan şampanya renginde uzun elbisenin yırtmajı sağ bacağımı komple açıkta bırakırken sırtım da bu durumdan farksız olmayıp yarıya kadar açıktı, önümde olan derin V yaka ise önü dar oldugu için o kadar fazla dikkat çekmez diye düşünüyordum.

Herzaman rutin halde olan siyah uzun saçlarım, kırmızı rujum, siyah topuklu ayakkabılarımla evet hazırdım.

Aynadan Algan'ın yansımasına gözlerimi getirirken gömleğinin düğmelerini ilikliyor olması şasırtıyordu. Benim hazır olmama ragmen onun hazırlanamaması saçma bir o kadar da anlamsızdı.

"Bakma öyle senin hazırlanmanı izledim."

Yüzüme gülümsemem yayılırken Algan'ın kolları belimde ki yerini almıştı.

"Fazla iddalısın sanki ?"

"İddalı mı, bu kadar mı yani?"

"Tamam şuan seninle saatlerce sevişebilirim."

Dudaklarımdan dökülen kahkahayla Algan'ın kollarından ayrılıp kapıya doğru yürüdüm.

"Hadi Algan hala hazırlanamadın, seni mi bekleyeceğız." deyip hızla odadan ayrılırken, şuan da olan bakışlarının kapıyı bile delip geçecek güçte oldugunu biliyordum.

Arabalara dagılmış hata yola çıkmıştık. Bir buçuk saatlik yolun sona ermesine dakikalar kalmıştı.

"Senin yanında silah olmayacak Efgal, yanımdan ayrılmayacaksın."

"Tamam." diyip yolu izlemeye devam ettim. Normalde silah kesinlikle taşırdım ama elbise buna müsade etmiyorken çantamın olmamasıda ayrı bir sorundu, bir gecelik silahsız takılacaktım, yapacak birşey yoktu.

Algan otelin önüne yaklaşırken göz kamaştıran otele baktım, fazla iddalı duruyordu.

"Maskeyi unutma."

Hazar'ın özel olarak ayarladığı maskeyi arka koltuktan alıp yüzüme taktım. Siyah tüylü ve taşlardan oluşuyordu. Arabanın kapısını açıp inerken söylemeden edememiştim.

"Merhaba Maskeli Balo."

Kendi kendime gülerken Algan yanıma gelince koluna girdim. Adımlarımızı hızlandırıp otele girerken görevlinin yönlendirilmesiyle en üst kata çıkıyorduk. Bu gece dikkat çekmemek için ayrı ayrı girip içerde yan yana gelecektik.

Gülüyordum. Pek gülünecek halimiz olmamasına rağmen gülüyordum, şaka gibiydi değil mi?

Attığı her adımla göz dolduran bir kadın ve bir adam vardı, adımlarımızın altında çekişen onca canı gizleyen. Zifiri karanlık gözler vardı içine şehvetin kol gezdiği gözler.

Kusursuz bedenleri ve şeytana satmış oldukları ruhlarıyla herşeye gögüs geren bir kadın ve bir adam vardı.

Varlıkları şeytanın koynunda dirilmeyi bekleyen.

"Buradan."

Görevlinin sesi düşüncelerimle arama uçurum koyarken gözlerim büyüdü. Otelin gözüme çarpan değişik mimarisi içimde şüphe uyandırmıştı.

Algan'la bakışlarımız kısa bir süre kesiştikten sonra üst kata çıkınca önce önümüze uzanan ama yukarı değil aşşağıya doğru ilerleyen merdivenlere kaydı. Ardından duvarlarında meşaleler yanan, siyah aynaların ordan geçince ikimizinde şüpheyle bakan gözleri birbirini buldu.

İZ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin