BÖLÜM 21

3.6K 102 5
                                    

Otelin önünde arabaları bırakıp inerken, kalp atışım hızlanıyordu.

"İyi misin Malefiz?"

"İyiyim."

İyi felan değilim Algan içimde ki berbat his beni ele geçiriyor.

"Hadi."

Bana uzattıgı elini tutup attığı adımlara eşlik ettim. Otelin girişinde bulunan X Ray cihazı gözüme fazla gelirken anlam veremedim.

"Cihazın dışından."

Algan'ın yönlendirmesiyle dışından geçtik, bunu gören görevliler bundan haberdar gibi tek kelime etmemişlerdi. Bizim ekip ilerlerken, Algan daha önce buraya gelmiş gibiydi. Adımları bizi otelin balo salonunu anımsatan alt kata getirmişti. Salon oldukça kalabalıktı hafif hareketli çalan müzikte kafalarına göre dans edenler, kokteyil masalarında içkilerini yudumlayanlar, hararetli bir şekilde konuşanlar gözümü yormuştu. Kokteyil masasının etrafında toplanmış öylece insanlara bakıyorduk.

"Bu ne şimdi?"

Hazar'ın sorduğu soruyla hepimiz ona baktık.

"Bekleyeceğiz, bizi ilgilendiren birşey olmalı."

Başımı bu kez sesin sahibi Algan'a çevirdim. Masaya gelen garson masaya alkol kokteyillerini bırakıp ayrılırken bir viski bardağının altına kağıt koyunca gözlerimiz kagıtta takıla kaldı. Algan herkesten önce davranıp kağıdı bardağın altından alıp açtı.

Kağıda olan bi iki saniyelik bakışından sonra eliyle kağıdı büzüştürdü, kağıdı eliyle oyle bir sıkıyordu ki elinin kemikleri sayılıyordu.

"Ne yazıyor?" diye sordum. Algan sanki beni hiç duymuyor gibiydi. Elimi sıktığı elinin üzerine koydum.

"Algan ne yazıyor?"

Emir'de aynı soruyu sorarken Algan elini elimin altından alıp büzüşmüş kağıdı Emir'e uzattı.

"Bağlanma Algan Demir, arkana bakmadan kaç unutma sevgi ne kadar güç olsada, bi o kadar zayıflık. Kaç Algan Demir kaç."

Aş, sevgi, bağımlılık.

Belkide bizi mahmeden üçlü.

Korku, insanları ayakta tutan çok ince bir çizgi. Sevmek kimine göre güç, kimine göre zayıflık ama bırakın onu bunu yüzde elli zayıflıkken aynı zamanda yüzde elli güç. Ne kadar çok ayakta tutsa o kadar yere çakar.

Çelişki değil mi yada dengesizlik yada herneyse ne, ne derseniz diyin, bizi hem yaralayan hem iyileştiren ilaç.

Kaçmak?

Belki de hayatım da yaptığım en iyi eylem. Kaçtım, hem de arkama bakmadan, herşeyi, herkesi geride bırakarak. Canım yanmadı mı yandı. Arkama bakmadan gitsemde canım fazlasıyla yandı.

Peki ne mi oldu?

Kaçmak hiç bir boka yaramadı. İnsanlardan kaçabiliyorsun, şehirden kaçıyorsun, evinden, odandan, arkadaşlarından, aşktan, hepsinden ama bir zaman var, o zaman herşey okun yayından fırladığı gibi aklına geliyor, sonra bir bakıyorsun somut elle tutulan hiçbirşey yok, o an herşey daha da soyutlaşıyor o arkana bakmadan kaçtığın şehir, ev, odan, arkadaşların, aşkın. Bir bakıyorsun şehir gözünün önünde, sağa bakıyorsun evin, sola bakıyorsun arkadaşların, aşkın. Etrafında dönüyorsun sonra bir bakıyorsun ki hiç bir bok yediğin yok, kaçmamışsın, kaçamamamışsın. Herşey kafanın içinde, o kaçtığın şehirin ortasında çark gibi etrafında dönüyorsun.

İZ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin