İlk Kez

739 19 0
                                    

Sahile yaklaştıklarında Enes arabayı yakın bir yerlere park etti.
Enes: E hadi yürüyelim biraz.
Hepsi arabadan indi yaklaşık 15 dakika yürüdüler. Ve Başak ve Enes'in pis kokusundan çıktıkları kafenin önüne geldiklerinde,
Başak:  Enes gene mi bu kafe?
Enes: Bi dakika bekleyin burada ben geliyorum, deyip içeri girdi Enes.
Ve mekanda ki garsonla konuştu,
Enes: Garson abi bi bakabilir misin?
Garson: Buyur bakalım delikanlı ne istemiştin?
Enes: Abi biz şu boş masa ve sandalyeleri alıp dışarıda o tutabilir miyiz diye soracaktımda?
Garson: Ne için?
Enes: Şimdi biz 4 erkek burada içeride otururduk ama kız arkadaşımla bizimde e içerisininde hali malum o yüzden?
Garson: Sen ilk başta söyleseydin ya şunu. Alın bakalım ama fazla uzaklarada götürmeyin.
Enes: Tamam biz zaten bu mekandan alıcaz içecekleri falan teşekkür ederim.
Pişt Ramazan, Taylan, İsmet gelin şunları alalım. Üçüde içeri girdi. İçeride dayanılmaz ni koku vardı. O yüzden ellerini çabuk tutup hemen masa ve sandalyeleri dışarı çıkardılar. Ve denize yekın bir yerlere yerleştirdiler. Zaten mekanda yakındı denize.
Enes: Gençler ne içersiniz ben alıp geleyim hemen. Taylan İsmet sizinkiler zaten belli Ramazan sen?
Ramazan: Yani bana fark etmez aslında.
Enes: Başak sen ne içersin?
Başak:  Ben bitane şekerli sütlü kahve alabilirim.
Enes: İyi ozaman ben geliyorum.
Enes yeniden mekana girdi. İsmet ve Taylan için orta doz içkilerden aldı.
Enes: Abi bide eğer varsa 3 tanede şekerli sütlü kahve alayım ben.
Garson: Akşamları sadece alkolik içecekler var.
Enes: O zaman 3 tanede en hafifinden ver sen bana. Ama burdan çıkınca araba kullanmam lazım bide diğer arkadaşlar alışık değil o yüzden en hafifinden olsun lütfen.
Garson: Anladım oğlum. Zaten hafifler Efes karıştırmazsınız.
Enes: Abi sana güveniyorum. Saol. Şey kaç lira etti bunlar.
Garson: 60 versen yeter.
Enes: Tamam o zaman ben sana şöyle vereyim. Teşekkür ederim. Kolay gelsin.
Garson: Saol.
Enes nerdeyse 15 daikadır içeriden çıkmıyordu ve dışarı çıktığında temiz havayı içine bolbol çekti. Ve arkadaşlarının yanına geldi.
Enes: Taylan sen şunları hafif orta ayırsana ben de içime temiz havayı çekeyim.
Başak: Neyin ortası hafife neyden bahsediyosun?
Ramazan: Aynen ne bu hafif orta?
Enes: Kahve olmadığı için ben de bunları almak  zorunda kaldım yani anladınız siz.
Başak: Enes sen ne yaptın? Yani gerçekten mi? Biz eve nasıl gideceğiz. Hadi ben dayandım diyelim de yani Ramazan küçük.
Ramazan: İlk defa küçük olduğum konusunda ablama hak veriyorum.
Enes:  ya bir şey olmaz zaten en hafifinden aldım sizin için.
Başak: Yani sen kendine ağır ya da ortama aldın Enes?
Enes: Tabikideee hayır bende sizinkilerin aynısından aldım. Okadar salak olduğumumu sandınız?
Başak: Bi dakika bunların parasını sen ödedin gene demi. Ramazan 10 lira ver bana!
Enes: Ramazan verme!
Başak: Ver Ramazan!
Enes: Ramazan verme diyosam verme!
Başak: Ramazan ver artık şu 10 lirayı!!!
Ramazan: Yaa bi durun verimmi vermiyimmi?
Enes: Verme.
Başak: Ver.
Ramazan : Ozaman 5 lira vereyim 5 lira vermemiş 5 lira vermiş olurum. Yani hem vermiş hem vermemiş olurum. Tamammı sakin olun yani.
Başak: (Enes'e sert bir bakış atarak) Enes dünkü gibi yapıyorum işte çocuklar kendine dondurma alsın. Demi.
Enes: Sen bilirsin eğer illa para vermek istiyosan git çocuklara ver.
İkiside birbirine baktılar ve gülümsediler
Başak gizlice Ramazan'nın verdiği 5 liraya 5 lira daha ekledi ve çocukların yanına gidip dünkü gibi yaptı. Başak geri dödüğünde,
İsmet: Ne konuşurmuşsunuz yaa. Hadi gelin şunları bitirelim.
İsmet şişeyi havaya kaldırıp "nice mutlu yıllara" diyerek şişeleri tek tek tokuşturdu. Başak Ramazan'a mesaj attı "Ramazan illaki içicem diyosan az iç gerisini masanın altından yere dök!! " Ramazan başını sallayarak anladığını işaret etti. Başak ise Enes gibi yapacaktı çünkü bu Enes'in günüydü yani o ne yaparsa o. Enes'e pek fazla dokunmadı Ramazan zaten ikinci yudumda bıraktı o yüzden o normaldi. Taylan'la İsmet'ede bir şey olmadı ama Başak ilk defa içtiği için ve ilkinde şişenin dibine vurduğu için sarhoş oldu. Garson bunu fark etmişti çünkü genç oldukları için ve içtikleri için her an onlara birşey olabilirdi. Bu yüzden onları gözetliyordu. Garson hemen marketten Türk kahvesi alıp geri geldi. Hızlıca kahveyi yaptı ve onlara getirdi.
Garson: Pişt. Delikanlı bi baksana.
Enes: Buyur abi.
Garson: Al şunu kıza içirde biraz kendine gelsin.
Enes: Saol abi.
Garson yanında kahve paketi ile birtanede tatlı kaşığı getirmişti.
Garson: (paketi uzatarak) Bunuda al kahveyi içirdikten sonra bunuda yedir.
Enes: Tamam saol abi. Teşekkür ederim.

SONSUZ AŞK|ENBAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin