Ertesi gün fakülteye gitmek için yola çıktım. Fakülteye gitmek artık beni çok mutlu ediyordu. Onu görmek beni heyecanlandırıyordu. Yanına yaklaşmasam bile sesini daha hiç duymasam bile ona deliler gibi aşıktım. Onun uzun sarı saşlarını, masmavi gözlerini, kıpkırmızı dudaklarını, herşeye değen gülüşünü uzaktan da olsa izlemek beni belkide dünyanın en mutlu adamıymışım gibi hissetirmeye yetiyordu. O benim ilk aşkımdı. Aşkı, sevgiyi ilk olarak onun güzel gözlerinde tattım. Derdimden anca seven aşık olan anlar diğe hep aşık biriyle dertleşmek istiyordum. Ve istediğim de oldu Kardeşimin Yasin'in de aşık olduğunu öğrendim. Gerçi o kavuşmuştu ama olsun sabahlara kadar onunla dertleşiyorduk.
Çoğu zaman imreniyordum onlara. İster istemez insan üzülüyor. Tabi kardeşim için çok mutluyum ama kendim için üzülüyorum. Onun sevdiği yanında istese arar sesini duyar yanına gider. Ama ben daha sevdiğimin ses tonunu bile bilmiyorum bırak yanına gitmeyi yakınından bile geçmedim. Bunları düşündükçe boğazım düğümleniyordu. Tam ağlayacakken benim de Alya ile kavuşacağımı düşünüp yüzümde hafif bir tebessüm oluşuyordu.
Fakülteden içeri girdim. Alya genellikle bir ağcın altında kitep okurdu. Hava yağışlıysa da kütüphanede olurdu. Bende elime bir kitap alır kütüphaneye giderdim ki kitapları değilde onun deniz gibi gibi gözlerini, güneş gibi saçlarını, şiir gibi yüzünü okurdum. Bazen gülümserdi kitabı okurken. Sonra bende gülümserdim. O gittikten sonra okuduğu kitbı alı hepsini okumadan bitirmeden çıkmazdom kğtüphaneden. Sırf onun gülümsediği yeri bulabilmek için.
Yanına gitmek için yaklaştım adım attıkça heyecanlanıyprdum adım attıkça kalp atışlarım hızlanıyordu. Yanına gidecektim ama ne diyecektim. Hemen çantamdan kitabımı çıkarmalıydım hem kitap okuma bahanesiyle tanışır onunla arkadaş olabilirdim. Ama çantamı açtığımda kitabımı evde unuttuğumun farkına vardım. Neyseki okul kütüphanesinde onlarca kitap vardı. Koşarak kütüphaneye gittim kapağına bile bakmadan bir kitap aldım ve koşarak Alya'nın yanına gidiyordum. Yanına gitmemele hayallerimin yere düşmesi bir oldu. Yanında arkadaşları gelmiş. Hangi ara geldiler anlamadım.
Ama üzülmedim henüz şansım vardı. En azından iki yıl. Dersim saat ikideydi biraz oyalandıktan sonra derse girdim. Ders bitiminde yemekhaneye indim. Karnım çok acıkmıştı. Bütün morelim yemekhanedeki uzun kuyruğu görünce düştü. Sıraya girdim ama sora bana bir türlü gelmiyordu. Sıradan çıkacaktım ki önümde Alya'nın olduğunu fark ettim. Nasıl dakikalardır fark etmesim anlamıyordum. İlk defa onun bu kadar yakınındaydım. Saçlarını ilk defa bu kadar yakından görüyordum. İlk defa saçlarının kokusunu içine çektim. Öyle güzel bir kokuyduki bu kokuyu ömür boyu unutamazdım. Ama çokk güzel kokuyordu. Daha demin sıradan çıkmak isteyen ben şimdi sıranın asla bitmemesi için dua ediyordum.
Alya'nın telefonu çaldı. Telefonu açtı ve aniden gitti giderken saçındaki gözleri gibi masmavi tokasını yere düşürdü. Ona yetişebilmek için tüm nefesimle koşuyordum. Tokasını ona verdikten sonra belki teşekkür eder bende sesini duyarım diğe bir yandan da seviniyordum. Koştum koştum soluk soluğa kaldım ama bi anda ortadan kayboldu yetişemedim. Ama mutluydum yinede tokası bendeydi. Tokasında kokusu vardı. Kokusu bendeydi.
Gece tokasını elime aldım üzerinde upuzun sapsarı mis gibi kokan bir tel saç kalmış. Hepen o teli elime aldım defalarca öpüp kokladıktan sonra küçük bir poşetin içine koydum. Sonrada bir kutunun. Gerçekten tokasında hala kokusu vardı. Onu sırada beklerken defalarca içime çekmiştim kokusunu ama doyamamıştım. Ona kavuşsamda doyamayacağımı düşündüm. Yasin hala neden bu kadar çok seviyo anladım. O da hala doyamamış. Galiba insan sevdiğine bir ömür boyu doyamıyor.
Sabah uyandığımda yanı başımda onun kokusu vardı evet o güzel gözleri, dudakları, gamzesi, elmacık kemikleri, bakışları, saçları yoktu ama onun dokunduğu saçına taktığı tokası, saçındaki kokusu vardı. Bu uyandığım en güzel gündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZIM
RomanceBence her insanın vardır. Dokunamadığı, ulaşamadığı uzaktan sevip yanına yaklaşamadığı. Ardından şiirler şarkılar yazıp yanında dili tutulduğu. Sevdiğini söyleyemediği, söylememesi gerektiği. Bence herkesin vardır bir aşkı. İlk aşkı. Gözlerime bak...