Merhaba canlar!Bölümü okumaya başlamanızdan önce bölümü geciktirdiğim için özürlerimi sunmak isterim. Ancak hala hastayım ve bu kadarcık kısmı bile bitirmem resmen yüz yılımı aldı. Şu aptal soğuk algınlığı ve ıvır zıvırı atlana kadar sizden bana azıcık zaman tanımanızı istiyorum. Haftada iki yerine bir olarak kalsa da bende alelacele yazmaya çalışıp saçma sapan bir şeyler ortaya çıkarmasam daha güzel olur diye düşünüyorum.
Kendime gelip de yazabildiğim an eski düzene hemencecik döneriz. Olur mu? <3
***
Uzanıp kulağımın arkasına sıkıştırmış olduğum saç tutamında parmaklarını gezdirirken, ısınan kulağıma dokundu. Avucu ağır ağır yüzüme doğru yol alırken, en sonunda yanağımı hafifçe sardı. Dudağımın kenarında duran başparmağı belli belirsiz hareket ediyordu. Bu ufacık temas bile beni mest ederken iç çekerek gözlerimi yumdum. Tenim karıncalanıyor, onun dokunuşunun verdiği muazzam his, beni hem heyecanlandırıyor hem de huzura kavuşturuyordu.
Bakışlarını kaçırmak istemeyerek gözlerimi aralayacağım sırada hissettim nefesini. Tam da dudaklarımın ucunda... Onunla kavuşmaya can atan bedenim yükseldi dudaklarına doğru ve derin bir öpücükle ödüllendirildim o anda.
Hoyratlaştı hareketleri. Biraz aceleci, biraz saldırgan. Aynı duygularla karşılık verdim ona. Dişlerimiz çarpışıyor, dillerimiz birbirine dolanıyor, dudaklarımız kavrayışlarımızla eziliyordu. Yüzüne daha yakın olabilmek için kanepede dizlerimin üzerinde yükselirken iki elimle de kavradım yüzünü. Parmaklarımı zevkle gezdirdim sakallarının üzerinde. İleriye doğru uzanıp kendimi ona iyice yaklaştırırken tutundum saçlarına. Öyle yumuşak bir hissi vardı ki... Kucağıma yatsa saatlerce zaman geçirebilirdim onu aynı böyle severek.
Belimi saran elleriyle bana istediğimi vererek, bedenimi kolayca kucağına çekerken, bacaklarımı iki yana açıp yerleştim üzerine. Genzinden gelen boğuk bir homurtuyla bastırdı kendisini bana. Karnımdaki heyecanla dolu olan sancı arttı. Bacaklarımın arasında neredeyse unuttuğum bir sızlama başladı.
Kendimi onun dokunuşlarına aitmişim gibi hissetmekten alıkoyamıyordum. Açıkta kalan kollarımda gezinen parmak uçlarında kendimi kaybediyor, dudaklarımı sömüren öpücüklerine mest oluyordum. Her bir hücrem ona doğru çekiliyor, temas ettiği her bir nokta sanki alev alıyordu. Omuzlarımı saran avuçlarıyla beni kendine daha çok bastırırken kalçamın başına buyruk hareketlerini artık kontrol edemiyordum.
Bir an sonra elbisemin sağ askısı koluma indirmiş, dudaklarının dudaklarımla olan temasını kesip çok daha derinlere doğru öpücükler bırakmaya başlamıştı. Sol eli sıkıca boynumu sararken sağ eli göğsümün dolgun kıvrımlarında geziniyor, dudakları dokunduğu yerlere doğru ıslak izler bırakarak ilerliyordu. Gözlerimi kapatıp iniltilerimi yutmaya çalıştım. Saçlarına dolanmış ellerimle onu kendime daha çok bastırıyor, bir an önce dudaklarını göğsümde hissetmek için can atıyordum.
Ensemdeki elini de omzuma doğru kaydırıp sol askımı da indirdikten sonra sutyenimin üzerinden göğüslerimi kavradı. Kafasını geri çekerken parmaklarım saçlarından ayrıldı, omuzlarına düştü. Gözlerimi açtığımda neredeyse avucundan taşan göğüslerime bakan bir çift kararan gözle karşılaştım. Yüz ifadesinden okunan tek şey, şehvetti şu anda. Bakışları tenimi ürpertti. Göğsümü kapatmak için yersiz bir istek sardı zihnimi ama elleri tam da oramdaydı. Saklanacak yerim yoktu ve o açıkta kalan her yanımda arsızca gezdiriyordu gözlerini.
"Saklanmaya çalışma" diye mırıldandı.
"Na-nasıl?" diyebildim titrek bir sesle.
"Vücudun ellerimin altında kasılıyor Armağan." Ve beklemediğim bir anda sutyenimi aşağı doğru çekti. "Nefesimi kesiyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Aydınlatırsın Geceyi (TAMAMLANDI)
General FictionGüneş yükseldi. Küçük şehrin ışıkları söndü. Şarap bitti. Son sigarasından son bir nefes doldurdu ciğerlerini. Ayağa kalktı sanki hiç içmemiş gibi. Günlerdir uykusuz değilmiş gibi. En çok da canı yanmıyormuş, kendini bıraksa iki büklüm yere yığıl...