"Sana anlatmam bu kadar zaman aldığı için özür dilerim. Seni karanlıkta bırakmak istemedim ama her şeyi ilk defa yüksek sesle anlatıyorum ve..."
"Bu senin için kolay değil, değildi. Anlıyorum. Kızmıyorum," dedim samimiyetle.
"Ama?" dedi. Bir şeyler olduğunu seziyordu.
"Bunu atlatmanın kalıcı bir yolunu bulmamız gerekiyor Bora. Ben yanındayım, evet iyisin, çabalıyorsun ama onu, onları bırakmaya gerçekten hazır mısın?"
"Ne demek istiyorsun?" diye sordu bu sefer gergin bir ifadeyle.
"Seni seviyorum," dedim sakınmadan, daha fazla saklanmadan.
Kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. Beklemediği yerden vurduğumu, biraz da acımasız olduğumu biliyordum. Sevgisine karşılık veremediğini düşündüğü bir kızı nasıl kaybettiğini henüz anlatmışken, ona ağır gelecekti.
"Bunu karşılık bekleyerek söylemediğimi bilmeni istiyorum. En başından beri senden istediğim tek şey bana izin vermendi ve sen bunu kabul ettin. Beraber nasıl olabileceğimizi sana göstermek istedim. Bunu başarabileceğimizden emindim. Ama anlattıklarını dinledikten sonra görüyorum ki benim yapabileceğim tek şey yanında olmak ve bu da her şeyi tamamen düzeltmeye asla yetmeyecek."
"Beni iyileştiremezsin demiştim," dedi büyük sertlikle.
"Bundan bahsediyorum, Bora. Haklıydın ama haksızsın da. İyileşebilirsin ama sen iyileşmek istemiyor gibisin. Kendini cezalandırıyorsun."
"Çünkü tüm bunların suçlusu benim!"
"Hayır, değilsin. Hatalı bile olsan ne fark eder? Kendini cezalandırarak eline ne geçeceğini sanıyorsun? Neyi değiştirebilirsin? Üzgünüm, ama kendi isteğinle geçmişinle vedalaşman ve olan biten her şeyi kabullenmen lazım ki devam edebilesin."
"Şaka yapıyorsun değil mi? Dalga geçiyorsun benimle! Armağan, sana söylemiştim. Bile bile olmak istedin yanımda oysa şimdi...
"Bora, bir dur. Sakin ol," dedim hızla. Sonunu göremediğim bir yokuştan yuvarlanmaya başlamıştık ve biliyordum ki bunun geri dönüşü yoktu. "Bir sene, bir buçuk sene yas tutmak için kimine çok kimine göre bir saate eş değer olabilir. Bu konuda bilip bilmeden ahkâm kesemem. Sadece söyler misin bana; ne yapabilirim senin için? Yanında olmam yetecek mi? Bir sabah uyandığında her şey geçip gitmiş olacak mı? Söyle bana Bora, geçmişinle beraber mi yaşayacağız sonsuza kadar? Benden bunu mu istiyorsun?"
"Hayır!" dedi sinirle. Benden uzaklaşıp yüzüme dikkatle baktı. "Ne yapıyorsun Armağan?" diye sordu sesinde açıkça hissedilen bir çaresizlikle.
"Yanında olduğum sürece istemeden de olsa üzerinde bir baskı oluşturacağım, Bora. Seni sevdiğimi bileceksin, seninle bir gelecek düşlediğimi göreceksin."
Gözlerinin içine bakıp gülümsedim. "Ben seninle mutluluğun en tepe noktasına çıkmak istiyorum," dedim. "Öyle bir neşeyle dolsun ki içimiz komşuların kahkahalarımızı duysun. Yanımızdan geçen herkes görsün, fark etsin istiyorum; gerçek aşk hala var diye düşünmelerine sebep olalım. Bir film izleyelim mutsuz sonla biten, gözlerimiz dolsun ama bu yaşların tek kaynağı o son sahne olsun; kendi acılarımız aklımıza düştüğü için değil."
Uzanıp ellerini tutarken sesim gibi ellerim de titriyordu artık. Bunu yapmak çok zor çok ağır geliyordu ama içimde bir yerlerde doğru olduğunu sezebiliyordum. Kendime, hislerime güvenmek zorundaydım.
"Seni seviyorum, Bora. Bu sevgiyi yıpratmak, kaybetmek istemiyorum. Hala bir şansımız olabileceğine inanıyorum. Doğru zaman geldiğinde, bu aşkın benim hayatımı sarstığı gibi senin de hayatını sarsabileceğine inanıyorum. Birlikte depremler yaratabileceğimize, coşkuyla sevip, coşkuyla güleceğimize, yeri geldiğinde aynı coşkuyla ağlayacağımıza inanıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Aydınlatırsın Geceyi (TAMAMLANDI)
General FictionGüneş yükseldi. Küçük şehrin ışıkları söndü. Şarap bitti. Son sigarasından son bir nefes doldurdu ciğerlerini. Ayağa kalktı sanki hiç içmemiş gibi. Günlerdir uykusuz değilmiş gibi. En çok da canı yanmıyormuş, kendini bıraksa iki büklüm yere yığıl...