9.Bölüm: "Tesadüf vs. Kader''
Demir Evren'i severdi. Nasıl sevmeyecekti ki? Kardeş gibiydi onlar. Hakan, Evren ve o.
Ama bazen Demir Evren'i mi yoksa Evren'in kız kardeşini mi daha çok seviyor karar veremiyordu. Yüzünü buruşturdu. Böyle söyleyince de kendini ırz düşmanı gibi hissetmişti bir an. Kardeşim dediği adamın kardeşine yan gözle bakıyordu düz bir tabirle.
Hayatında vazgeçemeyeceği ilk şey Derin değilse Evren ve Hakan'dı. Evren ve Hakan değilse Derin'di.
Sıralamayla ilgili sorunları vardı ve hala çözebilmiş değildi.
Tam da o sırada Derin'in yokluğu çarptı suratına. Sesi soluğu çıkmıyordu.
Daha sonra Derin'in hiç susmayarak konuşması gereken yerde bir köşeye sığınmış ciddiyetle MacBook'unda bir şeylere baktığını gördü. Tuşlarında garip figürler vardı ve hoş görünüyordu. Renkliydi, tıpkı Derin'in kendisi gibi.
"Neye bakıyorsun, küçük civciv?" Diye sordu yüzüne en hoş gülümsemelerinden birini kondururken.
Derin hiç istifini bozmayarak Demir'e cevap verdi.
"Gratis ve Watsons'da %75 indirim varmış, hem de ikisine de aynı an da! Ürün seçiyorum."
Şimdi anlaşılmıştı, fakat Demir'in anlamadığı bir şey vardı.
"Derin, biz zenginiz biliyorsun değil mi?"
"Evet ama beleş ve indirimli şeylerin insanların üzerindeki etkisi bariz. Psikoloji derslerinde öğrenmemiş olamazsın Alp!''
İkinci ismi...Bu ismi Derin'in ağzından duymayadursun Demir'in içinde fırtınalar kopuyordu. 'P' vurgusu, 'A'yı kısık söyleyen sesinin diğer iki kelimeye ulaşınca keskinleşmesi. Detaylarla doluydu ve bir kez söyleyince tüm gün kulağında Derin'in Alp diyen sesini duyuyordu Demir.
"Gratis indirimlerine özel bir eğitimimiz olduğunu sanmıyorum ama 'bedavacılık' konusunda haklı olabilirsin Küçük Hanım...''
"Lamborghini ne durumda? Yaptırdın mı?" Diye sordu Hakan Evren'e. Aslında yanıtı biliyordu ama maksadı ona bir kez daha hatırlatarak arkadaşını sinir etmekti. Evren'i kızdırmak hoşuna gidiyordu.
Evren, o manyak kadının arabasını parçaladığı anlar gözünün önüne gelince sinirlendiğini hissetti. Ne diye hatırlatmıştı ki? Zaten aklından çıkıyor muydu ki?! Umarım bir daha karşısına çıkmazdı. Yüzünü bile görmek istemiyordu. Ne zaman o anı hatırlayacak olsa dalga geçen sesi ve zafer kazanmış bir edayla gülümseyen yüzü aklına geliyor, Evren'i küplere bindiriyordu.
Arabası hassas noktasıydı ve o şeytan onu can evinden vurmuştu.
Haftalarca parça aramışlardı. Markasından ötürü kolay bulunmuyordu. İtalya'dan sipariş etmek zorunda kalmışlardı ve bekleme süresi boyunca Evren dört dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN KANAT
General Fiction"Herkes iyi biri olduğunu söyler. Göremedikleri şey, onlara hiç kötü olma fırsatı verilmediğidir." Ben İzgi Tanyel. Ve gücümün bittiği yerde adım başlar.