"Herkes iyi biri olduğunu söyler. Göremedikleri şey, onlara hiç kötü olma fırsatı verilmediğidir."
Ben İzgi Tanyel. Ve gücümün bittiği yerde adım başlar.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
45.Bölüm: "Modern İmparatorluklar ve Öngörülen Cinayetler"
"Sen köpüğü tut ben arkandan geliyorum,"
Hakan çizmelerini giyerken birkaç kez öksürdü.
Evren içini çekip bugünün muhtemelen son arabasını yıkamak üzere işe koyuldu. Tazyikli bir şekilde akan köpüğü Doblo'nun üzerine tutmaya başladı. Tekerleklerin içine tutarken Hakan arkasından süngerle arabanın camlarını yıkamaya başlamıştı.
"Bugün pek iş olmadı. Yağmur yağmasaydı iyi olurdu." Diye söylendi Hakan arkadaşına.
"Dediğin gibi olsa iyi de...Kışın emri yağmur kar.''
Arabayı yıkamayı bitirdikten sonra Evren Doblo'yu kenara aldı ve on dakika sonra gelen sahibine teslim etti.
Hakan istemeye istemeye buruşmuş beş lirayı tulumunun cebine attı.
"Annenlerin yanına ne zaman geçeceksin?" Diye sordu.
"Hafta sonu anca. Zaten yoruluyorum, zor oluyor oradan buraya."
Evren başını sallamakla yetindi.
"Tuvaletler yıkandı mı?" Diye bir ses duydu ikisi de.
"Ben yıkadım, İhsan abi," dedi Hakan tedbirle.
"Bir yıkamayla bitiyor mu lan?" Dedi İhsan dik dik.
"Tamam abi ben çıkmadan yıkarım şimdi bir daha." Dedi Hakan yine öne atılarak.
Arkadaşının kendisinden daha fevri ve gururlu olduğunu biliyordu. Patronları pek sevmezdi Evren'i.
Doğan Palas'ın oğluydu o.
Tüm öfkelerin, nefretin odağı olmasına rağmen yine de dokunulmaz olan o çocuk.
Hakan olmasa Evren çoktan kovulmuştu bu küçük işletmeden. Evren'e söylenenleri yansıtmazdı Hakan. Kendini tutamayıp bir şey söylerse İhsan'a, olay çıkmasın diye, her işe o koşardı.
"Sen bizim eşyaları al ben de çıkıyorum. Senin yevmiyeni de alırım."
Evren gözlerini İhsan'dan ayırmadan başını salladı ve yumruk olmuş elleriyle kulübeden içeri girdi.