12.Bölüm: "Anlaşma"
"Yok, yok! Nasıl oluyor anlamıyorum. Bizden haberi var, yapacaklarımızdan haberi var, içimizde! Bizimle! Nasıl olabiliyor da ne zaman onu bulacak bir şey bulsak anında yok oluyor! O polis merkezine gideceğimizi yalnızca biz biliyorduk. Kim, nasıl çalabiliyor o belgeleri elini kolunu sallaya sallaya!"
"Hakan, sakin ol." Dedi Evren bağırmaktan ve sinirden kıpkırmızı olmuş arkadaşına gayet durgun bir ifadeyle bakarken. Tüm duyguları, hisleri çekilmiş gibiydi. Arkadaşıyla aynı öfkenin binde birini bile paylaşmıyordu.
"Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun? Nerede ne yapacağımızı bilecek kadar yakınımızda diyorum!"
"Tatar, Evren haklı. Sakin ol biraz, bağırıp çağırman bir halta yaramayacak."
Hakan, Evren'e ve Demir'e bakıp öfkeli bir 'Hah!' Sesi çıkardı.
"Albatros'a da siz hesap verirsiniz o zaman, 'Bizi yıllarca eğittiniz, donattınız ama biz dibimizdeki sikik bir dolandırıcıyı bile yakalayamayacak kadar aciziz, beceriksiziz' diye."
Evren dudaklarını yalayıp ifadesiz gözlerle sigarasından bir nefes aldı.
"Neden sen yakalamıyorsun öyleyse?" Diye sordu dudaklarının arasından sızan gri dumana bakarken. "Yoksa sen de mi beceriksiz, bir dolandırıcıyı bile yakalayamayacak kadar aciz bir adamsın?''
Hakan ve Evren bir süre birbirlerini izlediler. Hakan'ın koyu kahverengi gözleri alev alev yanarken, Evren'in kehribar rengi gözleri durgun bir deniz gibiydi.
Evren cevap vermeyeceğine emin olduğunda belli belirsiz güldü.
''Bizi suçlamak daha kolaydı değil mi?''
Hakan yine bir karşılık vermedi. Ceplerini yoklarken son kez odadakilere bakıp kapıyı sertçe çarparak çıktı.
"Hakan'la konuş,'' dedi Evren Demir'e bakarak. ''Derdi ne bilmiyorum ama öncelikli değil. Vale dışında hiçbirimiz öncelik değiliz. Acemi gibi davranıyor.''
Demir başını sallarken odada yankılanan ev telefonuyla tüm bakışlar oraya döndü.
Lavin kaşlarını çatarak telefonun ahizesini kaldırdı ve kulağına dayadı, onu kimse ev telefonundan aramazdı.
"Efendim?"
"Diplomat Hanım?"
"Pardon? Kimsiniz?''
"Ben kim miyim?" Karşı tarafın sesi mekanik ve de boğuk geliyordu, sesinin tanınmaması için bir cihaz kullandığı belliydi. "Biri nişanlın olan Altın Kanatların yıllardır yakalamak için kıvrandıkları o dolandırıcıyım."
"Ne?" Dedi Lavin doğal alarak.
Karşı taraftaki ses yeniden konuştu.
"Bana nişanlını verir misin Lavin? Ve hayır, seni işletmiyorum.''
Bu yüzden çatık kaşlarıyla telefonu Evren'e uzattı. Kafası karışmıştı.
"Kim?" Dedi Evren tok bir sesle.
"5 dakika önce uğruna kavga ettiğiniz dolandırıcı."
Odada bir ölüm sessizliği olurken Evren telefonu Lavin'in elinden aldı ve bir tuşa basarak hoparlöre aldı.
"Şef?''
Evren'in kaşları duyduğu mekanik ve haddinden fazla kalın ses ile daha çok çatıldı. Demir'e hemen bir işaret yaptı nereden arandığını bulabilmek için ama Demir çoktan ayağa kalkmıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN KANAT
Ficção Geral"Herkes iyi biri olduğunu söyler. Göremedikleri şey, onlara hiç kötü olma fırsatı verilmediğidir." Ben İzgi Tanyel. Ve gücümün bittiği yerde adım başlar.