3.Bölüm: "Zamansız Bir Yolculuk"
"Şefim, Albatros sizi ofisine bekliyor."
"Nedenini söyledi mi?" Diye sordu Evren boş bakışlarını karşısındaki kadına dikerken.
"Bilmiyorum efendim, bu konuda bana bir şey söylenmedi."
Evren bir şey demeden yerinden kalktı ve masada duran kravatını yeniden gömleğinin yakalarına geçirip bağladı.
Mermer döşeli, az biraz ışıksız koridorlardan geçip bu koridordaki tek odanın önünde durdu. Evren kapının hemen yanındaki kutucuğa bakarken cihazın onu tanımasını bekledi.
Kapı yana doğru yavaşça açılırken Evren içeriye bir adım attıktan hemen sonra yeniden kapandı.
Evren Albatrosun masasına ilerlerken gözleri duvarda tüm asaletiyle yer edinmiş Altın Kanat logosuna takıldı. Bu odaya her geldiğinde bakmadan edemezdi.
"Göreve çıkacaksın."
Tek cümle. Açık ve net.
"Dinliyorum.''
"Yerli milli Daltonlar...Gündemimizden düşmeyen."
Evren'in Albatros'un kimden bahsettiğini anlaması için sadece birkaç saniye düşünmesi yetti
Teşkilatta çokça adı geçerdi. Yani, mahlası.
Yıllardır yakalamayı, kim olduğunu anlamayı bırak kadın mı erkek mi olduğunu bile çözemedikleri o kişi. Vale.
"Mevcut ekibinle çalışacaksın. Yarın ekibinle beraber görevi teslim alabilirsin. Prosedürü biliyorsun, detayları o zaman konuşacağız.''
Evren yıllardır yakalayamadıkları bu dolandırıcıyı kendine hırs yapmıştı bile, hep onu bu operasyonun başına geçirmelerini beklerdi ve sonunda o gün gelmişti.
Elleri karıncalanmaya, dişleri kamaşmaya başlamıştı bile. Uzun zamandır onu heyecanlandırabilen tek şeydi bu. Kim olduğunu bile bilmediği bir ceylan. Ne uçan ne kaçan.
"Ben...İzninizle ekip arkadaşlarıma haber vereyim efendim.''
"Elbette. Çıkabilirsin.''
Evren ofisten çıkıp arkadaşlarını bulmak üzere Demir'in ofisine yürümeye başladı. Fazla arkadaş edinmeyi sevmezdi Evren, çoğunlukla yalnızlara oynasa da yalnızlığı seviyorum diyen hiçbir insan yalnızlığı sevmezdi esasında.
Demir Alp Tekinoğlu yazan odaya geldiğinde yüzünü aynı şekilde tarattı fakat Demir kim olduğunu bilse de Evren'e o kelimeyi söylettirmeden almazdı içeri.
"Parola!" Diyen robotik sesi geldi tarayıcıdan.
"Demir aç şu kapıyı, söylemeyeceğim.''
"Sen bilirsin."
Saniyeler dakikalara evrilirken Evren gözlerini devirip kısık sesli bir küfür savurdu.
"Çükübik! Oldu mu?"
Kapı açılırken Evren yeri titreten adımlarıyla içeriye girdi.
Demir evraklarla uğraşıyor Hakan ise deri koltuğa uzanmış tabletinden savaş oyunu oynuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN KANAT
Ficción General"Herkes iyi biri olduğunu söyler. Göremedikleri şey, onlara hiç kötü olma fırsatı verilmediğidir." Ben İzgi Tanyel. Ve gücümün bittiği yerde adım başlar.