DURUDAN
Evden çıktığımız dan beri Bensu sadece etrafa bakıyordu.Tek kelime dahi etmiyordu sadece kulaklıkları vardı ve aşırı yüksek sesle şarkılar dinliyordu.Açıkcası o defterin ne olduğundan dahi haberim yoktu.Bensuyla kalabalık bir kafede tanışmıştık üniversite de.İkimizde aynı üniversiteye gitmemize rağmen bölümlerimiz farklı olduğu için hiç karşılaşmamıştık ta ki o kafe o kadar kalabalık olana dek.Hiç boş yer yoktu sadece benim oturduğum masa da bir sandalye boştu ve o da elinde iki kahveyle masama geldi.
Genç kadınlardan ayakta olan önce kitap okuyan tatlı kadına gülümsedi ama kadın o kadar dalmıştı ki kitaba onu görmedi bile.
"Affedersiniz.Kafede hiç yer Yokda karşınızda oturabilir miyim?"
"Ah evet tabi, buyurun."
"Teşekkür ederim.Hep bu kafeye gelirim ama bu gün neden bu kadar kalabalık anlamış değilim."
Konuşurken aynı anda ikinci kahveyi kıvırcık saçlı kıza uzattı.
"AA bende hep geliyorum buraya.Ne sıklıkla gelirsiniz?"
...
Bu konuşma böyle sürüp gitti ve iki kadın zamanla en yakın arkadaş oldular lakin hiçbir zaman birbirlerinin geçmişini sorgulamamışlardı.Duru daha yeni yeni anlıyordu genç kadının yaz ortasında neden uzun kollu şeyler giydiğini ve hep nefret ettiğini söylemesine rağmen tonlarca fondöten sürüşlerini.
Çok yanlış yaptıklarını düşündü güzel yüzlü kadın.Arkadaşına hiç ilgi göstermediğini hisseti.
Biraz daha sokaklarda dolanıktan sonra gün aydınlanmaya yakın bir motel gördük ve Bensuyu sürükleyerek oraya soktum.
Odalarımıza yerleştiğimizde gün artık aydınlanmıştı,daha fazla dayanamayıp uykuya daldım.Uyandığımda saat 10 a geliyordu.Bensu o kadar saatten Sonra ilk defa kulaklıklarını çıkarttı ve ağzından şu cümle düştü;
"Bu gün gidip şirketten ayrılacağım.Gelecek misin?"
Ah tabi ya bide o vardı.
"Tabiki birtanem.Bitirelim şu işi Sonra da güzel bir kahve içelim olur mu ?"
"Bakarız."
Bensu bu gün biraz garipti.Herşeye bakarız diyerek geçiştiriyordu.Kararlıydım ama üstüne gitmeyecektim.İllaki anlatırdı değil mi?
Biz en yakın arkadaşlardık.
Anlatmalıydı.
Giyinip şirkete geldik.Bizi işe alan adamla göz göze geldiğimizde adam gülümsedi.
"Hoşgeldiniz kızlar.Umarım iyi haberleriniz vardır."
Bensu adam cümlesini bitirmeden hemen konuştu;
"Hayır yok.Ama benden bu kadar.Daha fazla bu İşte çalışmayacağım."
Adamın ağzı şaşkınlıkla açıldığında bir Bensuya bir bana bakıyordu.
"A-ama neden?"
"Sadece böyle gerekiyor daha iyi bir iş buldum."
Bensu asla açıklama yapmazdı.Yani bir olay olduğunda karşınıza oturup nedenini nasılını anlatmazdı. Sonuçlarla ilgilenirdi.
Adam kafasını peki anlamında salladığında gözleri beni buldu.Bana bakınca kaşları ya sen ? Der gibi kalktı.
Bende tereddüt etmeden çıkmak istediğimi dile getirdim.Daha sonra da bir kaç imza işleminden Sonra Bts ile bir bağlantımız kalmamıştı artık.
Kızlar şirketten ayrılmak için hareketlendiklerinde BTS de şirkete gelmişti.Çocuklar daha arabadan inerken kızlar da otoparka gelmişlerdi.Bu günlük spor üstü açık bir araba kiralayan kızlar çocukları görmemişlerdi.Ama çocuklar onları çoktan fark etmişlerdi lakin tam olarak Ne yaptıklarını anlamak için izlemeye başladılar.Bu sırada kızlar da izlendiklerinden habersiz arabaya doğru yürüyorlardı.
Spor arabanın yanına geldiğimde lanet olsun arabaları çok seviyordum.Bensuyla hep aşırı hız tutkumuz olmuştu.Bensu sürücü koltuğunda geçtiğinde saçındaki lastiği tek çekişte çıkarttı ve saçlarını serbest bıraktı.Daha sonra bana döndü:
"Bu sefer yenilmeyelim ama." Dediğinde gülmüştüm.Hep yolda birilerini bulur ve onlarla yarışırdık.Emniyet kemerimi taktığımda o da müziğin sesini açtı.İşte bu iyi hissettiriyordu. Arabaya gaz verdiğinde geniş otoparkta drift yaparak anayola çıktık.Kollarımı kaldırmıştım.Bu o kadar iyi hissettiriyordu ki.Anlatamam.
Bensu biraz daha gaza bastığında ters birşeyler vardı.Normalde bu kadar basmazdı sadece yarışlarda basardı.Arabanın ibresi 220 yi gösterdiğinde hafiften olduğum yere sindim.
"Yavaşlar mısın? korkmaya başladım yavrum." Dediğinde aniden hızını kesti ve durdu.kafasını sağa çevirdiğinde yanımızdaki kafeye bakıyordu.Tek kelime etmeden inince bende indim.Sert iki kahve aldıktan Sonra köşede bir masaya oturduk.Bensunun gözleri gözlerimi bulduğunda aklımda uçuşan sorular da zihnimin duvarlarına çarpıyordu.Anlamış olacak ki dünden beri ilk defa benimle konuştu;
"Hadi sor neyi merak ediyorsan cevaplayacağım."
Dediği an titrek bir nefes verdim.Eğee böyle birşey söylüyorsa duyacağınız şeyler pek de parlak değildir ve o önceden bununla yüzleşmiştir.Aklıma gelenlerden ilkiyle başladım.
"Bahsettiğin adam kim? Meleğin?"
"Babam.Annem öldükten Sonra böyle oldu."
Annesinin öldüğünü biliyordum.Doğum günlerinde vs. Beraber giderdik mezarına ama babasından hiç bahsetmemişti.
"Çok mu dövüyordu seni?Ne zamana kadar dövdü?"
"Evet.ve bunu Zaten duydun.Bir gece geldi ve beni artık dövmeyeceğini söyledi."
"Neden ? Noldu ki? Eski halinize mi dönmenizi istedi?"
"Hayır.Benim üzerimden para kazanmak istediğini söyledi."
"Oha yok artık.Yuh! Nasıl yapabilir bunu adi herif." Ardı ardına sıraladığım saçma şeylerin farkındaydım resmen şok olmuştum.Ama onda tık yoktu. Sadece kahvesini içip camdan dışarı bakıyordu.O an Bensunun ne kadar güçlü olduğunu farkettim.
Evet bende içimde bazı şeyleri saklıyordum ama yüzleşme konusunda kesinlikle benden öndeydi.Ben hazmedemiyorum kolay kolay.
"Bu kadar soru yetmez mi?" Artık sıkılmıştı.zaten eski mevzuları konuşmaktan hoşlanmıyorduk.Kafamı tamam anlamında salladığımda istediğimiz birşey olup olmadığını sormak için yakışıklı mı yakışıklı bir garson geldi.
Gözlerimi ondan alamazken çocuk kasaya gidip aldığı kağıdı Kapıya astı ve masalara da birer tane bırakmaya başladı.Önümüzdeki kağıtta burada canlı müzik yapmak istediklerini ve bir soliste ihtiyacı oldukları yazıyordu.Kesinlikle bize göreydi. Biraz paramız vardı ama nereye kadar bizi idare ederdi bilmiyordum gerçekten.
İki kadın müdürle görüşmeye gittiklerinde çocukların manajeri kapıdan içeri girdi.Kasaya doğru yaklaştığında duyduğu konuşma aklında parlak bir fikir canlandırmıştı.Çocuklar bu aralar çok karmaşıklardı.Belki de bu gece buradaki canlı müziği izlemeye gelmeliler diye düşündü adam.Kahveleri hazırlanırken mutlu mutlu ellerini mermere koymuş parmaklarıyla ritim tutuyordu.Bu sırada müdürle görüşmeleri gayet olumlu olan kızlar eski yerlerine yerleşip birer dilim pasta aldılar.
~~~
Akşam olduğunda deli gibi uyumak istiyordum.Daha fazla gözlerimi açık tutamadığımı anladığımda Bensuya baktım.O deftere birşeyler yazıyordu.Geri dönüp uykumla ilgilendim ve uyudum.
~~~
JİN
Kahveler geldiğinde hepimiz kendi kahvemizi aldık.Şu aralar grup biraz durgundu.Herkesin içerisinde yaşadığı bir karmaşa vardı ve bu bu gece çözülmeliydi.Bts bu değildi.
"Eve gidince hepimiz salonda olalım konuşmak istediklerim var."
Hepsi kafasını salladığında tekrar telefonuma döndüm.Kamerayı açıp bir kaç fotoğraf çektim.
Yine mükemmeldim.
Yine yakışıklı.
Ne yaptığımı anlayan J-Hope elimden telefonumu çekti ve arkasına koydu.
"Ben senden daha yakışıklıyım.Bunu kabullenip söylersen telefonunu alabilirsin."
"Hıh.Sen j-horse kendi çapında yakışıklısın.Ama ben evrensel nitelikte mükemmelim." Dediğimde sinirlendi ama kahvesinden yudumladı.Eve geldiğimizde çocuklar çember şeklinde yerde bağdaş kurarak oturuyorlardı.Ailem diye düşündüm.Onlar benim sahip olduğum ikinci ailemdi.Bende aralarına geçip oturdum .Hepsi bana bakıyordu.
"Dökülün bakalım.Karın ağrılarınız neler?Neden evimizde iki tane kadın varken başka insanlarmış gibi davranıyorsunuz?"
Gözlerimi hepsinde dolaştırırken NamJoona denk geldiğimde gözlerinde biraz hüzün gördüm ama kendini hemen toparladı ve elinde ki yastıkla oynamaya devam etti.
"Mükemmel dengemi bozdular hyung." Dedi Jungkook.
"Ne dengesinden bahsediyorsun?" Diye sordu Suga.
"Onlar varken eve ne kız atabiliyorduk Ne de başka birşey?Birde saçma saçma sürekli yemek yapıyorlardı." Diyerek cevapladı.
Jimin : aslında yemek işi o kadar da kötü değildi. Gayet de güzel yemek yapıyorlardı kookie.
V:Aynen hem temizlik bile yaptık ya diyerek gülmeye başladığında hepimiz gülüyorduk.çünkü o gün başımızdan bir sürü komik olay geçmişti.
Suga:Güzel kokuyorlardı.
Jungkook:Evet baya güzel hemde.
Dediğinde hepimiz kookie ye baktık.salak ağzından kaçırmıştı ve iç çekerek söylemişti bu cümleyi.
V:HAngisi?
Namjooon J-Horse Suga Bensu derken
Jungkook ve Jimin Duru demişti.Beş kişi aynı anda farklı isimler söyleyince birbirlerine baktılar şaşkınca bu hallerine güldüm.
"İkisi de güzel kokuyordu.Ama sizin sorununuz Ne ? Rm mesela o gece yaptıklarına mantıklı bir açıklaman var mı? Jungkook Durunun arkasından pratik odasına girdiğinde söylediğin şeyler için?"
Jungkook şaşkınlıkla bize bakarken hala bildiğimizi anlamamış olduğunu farkettim.
Jungkook; Hyung eğleniyordum sadece.
Suga:Kookie büyümüşte oyun mu oynuyormuş
V:Hıh
Jin: peki Duru eğlendi mi ?
Jungkook : ....
Jungkook sessiz kaldığında Rm konuşmaya başladı:
Eşyalarımı karıştırmıştı ve bedelini ödedi.
Suga:Yaptığın şey çok adiceydi.
Jimin: bu konuda Suga haklı hyung
V: gerçekten dayak mı yiyormuş
NamJoon: Ne ne dayağı ya ? Kim ? kim dayak yiyor ?İşte o anda anladık ki Namjoon o geceye dair hiçbirşey hatırlamıyor.
|Ben sözümü tuttum.;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV || thelastsentence
FanfictionPeki siz BTS evine bir nedenden dolayı girmiş olsanız , hayatınızda neler değişirdi ?