3 AY SONRA DURUDAN
Önümdeki şarabı alıp kafama diktim.Kadehi geri bıraktığım da ise karşımda bana gülümseyen yakışıklı adama güzel bir gülümseme gönderdim.
"Eee yeni bir koreografi çıkarttın mı? Sonuçta herkes senden bunu bekliyor canım."
Uzun zamandır bir şarkının sözlerini dile getirmeye çalışıyordum dansımla.Ama ne kadar başardığım da ayrı bir muamma olmakla beraber,hayatımda harmanlandığım en güzel şey olacaktı.
Benim başyapıtım olacaktı.
Elimin üzerine koyduğu elinin başparmağıyla hafif elimi okşadı.
O Türkiye de ki köklü şirketlerden birinin veliahtıydı.Tanışmamız ise; o zamanlar yeni açtığım dans okuluna gelmişti.İçeri girdiği anda arkasından korumalar girince başlarda endişelensem de şimdi onu daha iyi anlayabiliyordum.
Zamanla birbirimize ısınmıştık,fazlasıyla.Türkiyeye döndükten sonra Bensu mankenlik yapmaya başlamıştı.Sanırım şans en sonunda bize gülmüştü ve bende kendime bir dans okulu açmıştım. Dans ederken dünya durduğu için düşüncelerimden de sıyrılabiliyordum.Kısa zamanda bu denli tanınmamın başlıca nedeni ise ne zaman kafam dolu olsa kendimi pratiğe veriyor olmamdı herhalde.
Şimdi ise tarih 24 Ocaktı.Soğuk bir Ankara gününde lüks bir mekanın çatı katında yemek yiyorduk.
Önümdeki Eti biraz daha küçük parçalara ayırırken karşımdaki adama baktım.
Keskin yüz hatları vardı.Sinirlendiğinde genelde dişlerini sıkar ve dişlerini sıkınca çenesi daha çok ortaya çıkardı.Güldüğünde ise,bembeyaz dişleri onun Ne kadar bakımlı olduğunu size gösterirdi.Her zaman şık ve kibardı. Dans ettiği ve spor yaptığı zamanlar hariç.Dans ederken içinden adete bir sırtlan çıkar ve sizi alaşağı ederdi.Bu düşünce aklımda belirirken gözümün önünde ilk günlerimiz canlanmıştı.
Aynanın karşısında saçlarımı toplama gereği duymadan oturuyordum.O içeri girdiğinde onu baştan aşağıya süzdüm:yeni çıkmaya başlamış kirli sakalları ona garip bir cazibe katıyordu.Geniş omuzlarını örten beyaz tişört vücudunun kıvrımlarını saklayamamıştı.Altına giydiği gri eşofman altı ise sadece bu bacaklarda bu denli güzel durabilir algısı yaratıyordu.
"Bana daha fazla bakacak mısınız ? Yoksa dans mı edeceğim?"
Artık eskiye oranla daha dik başlı olmuştum.Sözlerimi esirgemedim;
"Öğrencilerime karşı her zaman dikkatli olmuşumdur bay Koran.Ayrıca burda dans etmeyeceksiniz, dans edeceğiz"
Bakışları bu defa üstümde gereğinden fazla oyalanmıştı ama bir şey söylemedi.Öğrenmek istediği belli bir koreografi vardı,bende inceleyip gelmiştim.İstediği dans biraz karmaşık bir yapıya sahipti: bu dansın biraz kibarı baçata ama biraz daha tutkudan yoksun olanı valsti.
Önce onun adımlarını ve hareketlerini gösterdim,gayet dikkatli dinliyor ama asla hareketleri yapmayı denemiyordu.Daha önce böyle bir öğrenciyle karşılaşmamıştım.Söylediklerimi kavradığını belirttiğinde hemen müzikle bir deneme yapmak istedim.
"Lütfen az önce öğrendiklerini tekrar eder misin ?"
"Tabii.Ama bu bir çift dansı değil mi ? Tek başıma mı yapacağım ?"
"Önce hareketlerin ne kadarını kavradığını görmemiz gerek bay Koran."
Diyerek bitirdiğim cümlenin ardından bir kolunu bana uzatmış belimi kavradığı gibi kendine çekmişti.Bedenlerimiz yapışık durumdayken gözlerimin içine bakan gözlerinde gördüğüm tek bir duygu vardı: meydan okuma(!)
"Dansı.Beraber.Yapacağız." Belimdeki eli gevşerken kafasını öbür tarafa eğip su şişesine baktı.
"Zaten bahsedildiği kadar iyiyseniz, benim adımlarımı dans ederken de anlarsınız.Değil mi Duru hanım ?"
İçimden oturup ağlamak geldiği sırada bomboş bakarak onu izliyordum.Bana yüklü miktarda ödeme yapmıştı bu dans için,huyuna gitmeliydim.
"Peki bayım.Nasıl isterseniz öyle olsun bakalım."
Müziği açtığımda arkamda yerini aldı ve önce kollarımız benim bedenimi sardı.
Sanki beni kendine hapsetmiş gibi.
Daha sonra kollarını açarak sağımdan bir tur attı ve yanımda durdu.Aynı hareketleri yaparken ben sadece onun adımlarını izliyordum.Ama beraber yaptığımız hareketler de asla göz temasıını kesmiyor ve tutkulu biçimde bana bakıyordu.Dans bittiğinde nefes nefeseydik ve ben onun kucağındaydım.Koreografi gereği başımı omzuna koyup ona sarılarak bitirmem gerekiyordu.
Beni dinlerken pratik yapmamasına göre gayet iyi dans ediyordu.Ama beni hala indirmediğini fark ettiğimde yüzüne baktım.Gözleri kapalıydı.
"Beni artık indirebilirsiniz bay Koran."
"Ah tabi.Kusura bakmayın.Özür dilerim." Diyerek beni aşağı indirdiğinde bir süre oturup adımları hakkında konuşmuştuk.
Konu dans ve spor olmayınca gayet de kibar ve saygılı biriydi.
Aynı zamanda yakışıklı.
İçsesime katıldığımda o da bana bakmaya başlamıştı.
"Hayırdır.Ne bu halin? Neye hüzünlendin Durucum ?"
"Ah(!) üzgünüm.Okula geldiğin ilk günü hatırladım da tam bir odun gibi davranmıştın."
Güzel kahkahası odayı doldururken ben onu izliyordum.Müthişti.
"Seni tanımıyordum.Yine de tekrar özürlerimi sunuyorum lütfen kabul et. Bu arada seninle konuşmak istediğim önemli bir konu var."
İlgimi çektiğinden çatal ve bıçağı tabağımın kenarına bıraktım ve dirseklerimi masaya koydum,ellerimi önümde birleştirdiğimde göz temasımızda vardı.
"Dinliyorum Kerem."
"Ah(!) Umarım duyduğunda kızmazsın.Herneyse biliyorsun ki babam bu sene Amerika'da ki bir kaç törenin ve konserin sponsoru oldu."
Kafamı evet anlamında sallarken az çok yine önemli birinin dansını hazırlamam için babasıyla karar verdiklerini anlamıştım.
"İşte bizde gelenlerin listesine baktık bence senin de çalışmak isteyeceğin bir kaç isim var.Hem daha önceden de tanıdığın birileri.Bu nedenle sorun olmayacağını düşündüm ve dans eğitmenleriyle bir görüşme bile ayarladım."
Tanıdığıma göre çok da büyük bir isim olmasa gerek diye içimden geçirirken,tazelenmiş şarabımdan bir yudum daha alıyordum.
"Kızmayacağına söz verdiğin için ismini de söylüyorum.Şu Koreli grup.Bu sene mükemmel bir çıkış yapmışlar bildiğim kadarıyla.İsimleri neydi? .... Hah hatırladım BTS ."
Dediği anda içtiğim şarap boğazımda kalmıştı.Öksürüklerimden kurtulmak için çaba harcarken bir yandan da gözlerim yanıyordu.En sonunda kendime gelebildiğimde kararlılıkla Kereme baktım.
"Ne dedin sen ?"
"Kızma hemen canım.Kendini yalnız hissetme diye orada önemli bir defile için Bensu da gelecek seninle.Moda haftası sonuçta kafanızı dağıtırsınız."
Anılar bir bir kalbimi tekrar kırarken zihnim de aklıma gelenleri tek tek savuşturma peşindeydi.
Onları ömrüm boyunca bir daha görmeyeceğimi düşünmüştüm.Görmemeliydim de.O evden çıktıktan sonraki ilk bir ay kesinlikle kendime gelememiştim.
Sürekli göğsümde bir ağrı oluşuyordu.Her tarafta ondan bir hatıra buluyordum.Merkezde ki Çin lokantasının önünden geçerken orada yemek yiyen çocuk ona ne kadar da benziyordu.Aklıma geldiğinde zaman ve mekan fark etmeksizin gözlerim doluyordu.İlk bir kaç gün belki de beni aramaya gelir diye ummuştum.Çünkü isteseydi eğer beni gayet rahat bulabilirdi.Ama bir kaç hafta sonra nette gezinirken denk geldiğim bir haberden sonra yıldırım çarpmış gibi uyku da olan içimde canavar uyanmıştı.O gece evde sağlam kalan tek bir eşya yoktu.Her şey heryerdeydi,her tarafta cam parçaları vardı.Evim paramparça bir harabeden farksızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV || thelastsentence
FanfictionPeki siz BTS evine bir nedenden dolayı girmiş olsanız , hayatınızda neler değişirdi ?