Genç kadın bayıldığında yakışıklı adam onu dizine yatırmış ve doktora varana kadar saçlarını okşamıştı.Genç üyeler bu duruma her hangi bir mantıklı açıklama getiremediklerinden izlemekle yetindiler.
Aslında Yoongi ve Hoseok can dostlarına ne olduğunu seziyor ama seslerini çıkartmıyorlardı.Tam kaldıkları evin önüne geldiklerinde Namjoonun telefonu görüntülü bir aramayla ses çıkarmaya başladı.
Elini cebine atan genç adam ekrana baktı,bir zamanlar canından çok sevdiği kadın arıyordu.Ellerini hiç düşünmeden Bensudan çekti.Aramayı yanıtladı.Bu sırada liderin ne yaptığına anlam veremeyen diğer üyeler daha fazla vakit kaybetmeden Bensuyu eve taşıdılar.Doktoru yolda aramışlar ve o da buraya gelmişti.Genç kadını bir odaya yatırdılar.Gerekli muayeneler yapıldıktan sonra bayılma sebebinin açlık olduğu anlaşılmış ve üyeler de derin birer nefes almışlardı.
Bu sırada gurubun en küçük üyesi deliler gibi Bensunun uyanmasını bekliyordu,çünkü buraya gelirken içinde bir şeyler kıpır kıpır olmuştu. Bensu buradaysa o da buradadır herhalde diye içi içini yiyordu golden makneanin. Bensu uyanana kadar başında beklemeye karar verdi.Bensu yavaş yavaş kendine geldiğinde yanındaki koltukta uyuklayan bir Kim NamJoon beklerken,uyuklayan bir Jungkook bulmak kaşlarını çatmasına neden olmuştu.İstemsizce çatılan kaşları beraberinde sesli bir inleme getirmiş ve başındaki yarık acımıştı.
Kadının başında üç dikiş vardı.Elini attı ve sargıya dokundu.
Önemsemedi.
Tam kalkacağı sırada ;
"Bensuşi (!) Uyanmışsın.İyi misin biraz daha? Neden buradasın? Ne yapıyorsun ? Bizim konserimiz var,turnedeyiz ve ödül törenine geldik üç gün sonraki.Sende gelebilir misin?"
Heyecanlanan maknea hasta kadını soru yağmuruna tutarken içeriye Min Soe girmişti.
Cilveli sesiyle konuştu;
"Jungkookie bizi biraz yalnız bırakabilir misin Bensuyla ?"
Bensunun kadına olan boş bakışlarını farketmemek için aptal olmak gerekirdi.Jungkook esen soğuk rüzgarları farketti ve odadan çıktı.Min Seo o sevimli kız hallerini sanki bir kıyafet çıkarır gibi kenara atıp yaralı kadının başında dikildi.
"Sen şu Kore deki iki kızdan biriydin dimi."
Derin bir nefes alıp devam edeceği sırada Bensu da yatakta doğrulmuş kadının gözlerinin içine bakıyordu.
"İkizin nerede? Ha sizi Kore'den postalayanın o olduğunu öğrendiğin için arkadaşlığınızı mı bitirdin? Ah ! Ne doğru seçim."
Adım atıp Bensunun yanına oturduktan omzuna kolunu attı.
"Bende seni aramıza almak isterdim.Çok güzel bir arkadaşım olabilirdin." Kelimlerini tane tane söylerken kadının omzunu sıkmaya başlamıştı.
"Ama işe bak ki;benim zaten arkadaşlarım var.Sana ihtiyacım yok."
Bensu zaten bu kızdan hoşlanmadığı için belliydi böyle olacağı dedi içinden ve derin bir nefes verdi.
"Çek o elini üzerimden Min Seo"
Elini omzundan çeken kadın bu sefer de elindeki sivri uçlu cismi saklayarak elini aşağıya doğru indirdi.
"Ne dedim ki canım ben.Arkadaş olmak istemediğini dile getirdim sadece."
Elini Bensunun saçına attı ve aşağıya doğru hafifçe indirdi.
"Yalnızca anlamadığım tek şey şu ki senin bu çocuklarla işin olmaz.Biricik ikizinin de olamayacağı gibi.Her hangi bir şey hissedersem buradan da gitmek zorunda kalırsınız."
Bensu duyduklarıyla kafasına balyoz yemiş gibi hissetti.Duyduklarını anlamlandırdığında kızın bileğini tuttu.
Sinirden dişlerini de eliyle doğru orantılı sıkmaya başladığında kadın elindekini daha fazla tutamadı ve elindeki ahşap döşemeye düştü.Ahşapta çıkardığı sesi açılan kapının sesi böldü.Kapıda duran Namjoonun bakışları iki kadın da oyalandı bir süre.
Sanki nerede duracağına karar vermeye çalışıyor gibiydi.Eskiden de olduğu gibi karar veremediğinde de yaptığını yaptı,
sevdiğini düşündüğü kadının yanına gitti ve onun belini sardı.
"Neler oluyor ? Bensu napıyorsun?"
Bensu ise şu an sinirden karşısındakini parçalamak istiyordu.Namjoonun Min Seonun belindeki eli içindeki külleri alevlendirmişti.
Sinirle soluk alıp verirken inip kalkan göğsü Rm in dikkatini çekmişti bile.Genç adam yanındaki kadını unutuvermişti.Karşısındaki beyaz tenli kadın sinirden çok daha beyaz görünüyordu.Bu şekilde fazlasıyla etkileyici görünüyordu.
Belini tuttuğu kadın değilde karşısındaki kadın kendisinde bilmediği duygular uyandırmaya başlamıştı artık.
Bensu Min Seonun bileğini ittirip kadına yaklaştı.
"Bizden uzak dur(!)"
Bensu lafını bitirdiği gibi arkasını dönüp gittiğinde Min YoonGi de duştan çıkıyordu.
"YoonGi gerçekten çok seksisin ama benim gitmem gerek."
"Biraz da yakışıklılığımdan bahsedersen eğer belki beyaz başlıklı kız"
Yaptığı espriye suratını büzüştürdü Bensu.Kafasındaki beyaz banttan ötürü oluyordu bütün bunlar.
YoonGi altındaki havluyla birkaç adımda kızın önünde duruyordu.Kollarını açıp kıza gülümsedi.
"Uzun zaman oldu yeşil."
Genç kadın vücudunun çıplak olmasını umursamadan abisi yerine koyduğu gence sarıldı.
"Uzun zaman oldu reis."
Bu sırada bensunun geldiği odadan çıkan Namjoon ve Min Seo da bu tabloya şahit olmuştu.Namjoonun Gözleri kadında sabit kalırken,Min Seonunkiler de YoonGi de sabit kalmıştı.
İkili ayrıldıktan sonra aşağı indiler.Maknealine oturmuş televizyonda birşeyler bakıyorlardı.
YoonGi Bensuyu bırakacaktı.Ama tam kapıda Bensunun aklına Jungkook geldi.
"Hey(!) Kookie bence bizimle gelmek istiyorsun."
Jungkook Bensunun cümlesiyle beraber ayaklanmıştı bile.
"Bensuyu ben bırakırım."
Gelen sesin sahibi de uzun zamandır mutfakta sesi çıkmayan Seokjin olmuştu.
Aslında genç adam ondan hesap sormak istiyordu.
Bensu onu tamamen unuttuğundan gidip ona da kocaman sarılmak istedi ama YoonGi dışındaki üyelerin bakışları hoş değildi.
YoonGi cevap vermediği için bu hayır demek oluyordu.Jin buna karşı çıkmadı.Bu kızı görmek dahi sinirini bozuyordu.Onlara güvenmiş ve inanmıştı.İşin Aslı onlara alışmıştı ve birdenbire bu gidişleri genç adamı derinden sarsmıştı.
Jungkook da arabanın arka koltuğuna geçince Bensu ona döndü;
"IU ile çıktığını duydum?"
"Evet.Yani hayır.IU biraz garip bir kız Bensu.Duru nasıl?"
"Görünce kendin bakarsın.Şurdan sol Swag bey."
Kaldıkları eve geldiklerinde Bensu kapıyı açtı ve Jungkook kimseyi beklemeden girmişti.Ama içeride karşılaştığı manzara genç adamın yutkunmasına sebep oldu.
Duru mutfakta sadece beyaz bir gömlekle ki poposunu zat zor örten bir gömlekle yemek yapıyordu.Aynı zamanda açık olan müzik eşliğinde bir kaç dans hareketi yaptığında genç adam dayanamadı ve omunla arasındaki mesafeyi kapatıp belinden kendine çekti.Kafasını kadının omzuna koymuştu.Durumun vücudu adamın bu hareketlerine karşılık kasılmıştı.Kadın elini tavadan çekti ve olduğu yerde öylece kalakaldı.
Genç adam ise müzik eşliğinde kalçasını sallıyor ve her sallanışında önündeki kadına sürtünüyordu.
"Üstündeki çok kısa ve YoonGi hyung geliyor."
Kadın sevdiği adamın kokusuyla zat zor ayakta dururken şimdi de neredeyse unuttuğu sesini tekrardan duymuştu,ani bir kararla önünü döndü genç kadın.
Kollarını adamın boynuna doladı.
İkisi de şu an Ne yaptıklarını bilmiyorlardı.Bir nevi tekrar görüştükleri için kendilerini Zafer sarhoşu ilan etmişti bu ikili.
DURUDAN
Artık kaçmam imkansızlaşmıştı.
Onun ateşli bedeninde kül olmama hüküm verilmişti.
Tutku'yla bakan Gözleri,içimdeki ilkel ateşi yakarken elimi boynuna çıkardım.Parmak ucuna yükselmemle senkronize bir şekilde onun bana yaklaşması ve dudaklarımız yine birbirini bulmuştu.
Önce parlatıcısının o güzel tadı alıp geçti ağzımı,daha sonra da asıl ğüzel kısmı başladı.
Sek dudaklarının tadı.
Ah sanki düzinelerce şarap içmişim gibi beni sarhoş ediyordu.
Ateşine kül değil hava oluyor, bu ateşi son demine kadar harlıyordum.
Jungkookun elleri belimde ve kalçamdaki yerini bulduğunda öpüşmemiz fazla tahrik edici bir hal almaya başlamıştı.
Nefes almak için geri çekildiğinde o büyük Gözleri gözlerimden bir an olsun ayrılmadı.
"Tadını özlemişim." Dedi.Nefes nefeseyken.
Daha benimde tam nefeslerim düzene oturmadan hayalini kurduğum dudaklardan bir yudum daha almak adına onu kendime çektim.Bu defa ellerim ensesinden saçlarına karışmış bacaklarımda belindeki yerini almıştı.
Ona hasret kalışımı çok net bir şekilde belli ettiğim sırada hırlamaya yakın bir inlemeyle bana cevap veren jungkook çoktan alt dudağımı ısırmaya başlamıştı.
Ah!kesinlike yara olacaktı.
Acı içindeki inlemem mutfakta yankılandığında ısırdığı yeri öptü ve dili ağzımın içinde keşfe çıktı bu defa.
Deliler gibi öpüşürken beni kaldırıp tezgaha oturttu ve üzerime doğru eğildi.
Boynumda tam benimin olduğu yeri öptü.
Kesinlikle sarhoş edici bir etkiye sahipti.
Bacaklarımla onu kendime çektim ve aramızdaki mesafeyi sıfırladım.Şimdi aramızdaki boy farkından dolayı onun boynunu rahatça sömürebilirdim.
Yavaş ve ıslak öpücükler bırakmaya başladıktan bir süre sonra boynuna öpücüklerimle adımı yazdım.Yazarken bana güzel inlemeler bahşeden adam;"Ben daha farklı bir yöntem tercih ederdim." Dediğinde artık onun üzerinde istediğim gibi iz bırakabileceğim tanımlanmış oldu.
Ellerim göğsünde dolaşırken boynunda belli aralıklarla bazı yerleri emiyordum.
Jungkookun tadı hayallerimin bile üzerindeydi.Bunun verdiği zevkle sessiz bir inleme çıkarttığımda kafasını geriye atarak sesli şekilde inledi.
İstediğimi aldığımda dudaklarını son kez öppüp onu ittirdim ve tezgahtan atladım.
"Bizi bitiremedin Jungkook.Buna bir son verebileceğini sanmıyorum."
Dediğimde suratındaki şekil kesinlikle bende gülme isteği uyandırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV || thelastsentence
FanfictionPeki siz BTS evine bir nedenden dolayı girmiş olsanız , hayatınızda neler değişirdi ?