BENSUDAN 3 AY SONRA
"Bizler pamuk prenses yada Külkedisi değildik.İnsanların gözlerini boyayan birer bedendik yalnızca,hiç bir zaman da daha iyisi olamamıştık."Podyumda insanların üstümde olan bakışları özgüvenime pozitif yönde etkiler bırakırken,suratım çoğu zaman olduğu gibi mimiksizdi.
Ama duygularım tam aksine doruklarda olmakla beraber bana işkence ediyordu.Sahneden indikten sonra her zamanki gibi kimseyle konuşmadan çantamı aldım ve üstümü giyinip çıktım.Buraya Duru için gelmiştim.
Buradaki işim gittiğinde Amerika da ki moda haftasının ne kadar saçma bir düşünce olduğunu tekrar anladım.Arabamın kapısını kapatırken elimdeki eşyaları yan tarafa atıp güzel bir şarkı seçtim ve yola koyuldum.
Bu gün içimden eve gitmek gelmiyordu.
Eve girdiğimde geride bıraktığım zamanlar aklıma geliyordu.Herşeyi atlatmıştım.Bu zamanda kadar başıma gelen iyi ve kötü herşeyi atlatabilmiştim.Ama onu atlatamıyordum.Hayatımın en mükemmel deneyimi olması için gittiğim Kore,kalbimdeki büyük yaradan başka bir şey bırakmamıştı bende.İnsalara karşı sürekli duvarlarımla dolaştım bunca zaman,kimseyle çok sohbet etmeyen,duyguları yokmuşçasına davranan bir kadın oldum hep.
Sandım ki insanlar beni duygusuz biri olarak tanırsa incitemezler.
Sandım ki canım daha fazla acıyamaz.
Ama yanılmışım.Üzerinden tam 5ay 7 gün geçti,tam bugün.
Onu gördüğüm ilk gün bundan 5ay 7gün önceydi.
Onu gördüğüm ilk gün kapının yanında durmuş lacivert tişörtü ve altına giydiği kot şortu ile bize şaşkınca bakıyordu.
Ben o günü unutamadım.Seni unutamadım adam.
Senin bana olan bakışlarını unutamadım.
Senin acımasızlığını unutamadım.
Senin galaksinde ufacık bir toz zerresi olamadığımı unutamadım.Herkese gülümseyen dudaklarının bana bir kere bile kıvrılmadığını,unutamadım.
Herkese sıcak olan ellerinin bana soğuk bir kış gününü hatırlattığını unutamadım.
Ben seni unutamadım adam.Senin o kadına açtığın çiçekleri gördüm, sen bana sonbaharı getirirken.
Senin gözlerinde başka bir kadın gördüm,ben bakmaya kıyamazken.
Senin yanında o kadını gördüm,ben önünde diz çökerken.
Seni gördüm ben adam,
Sen o kadına aşkla bakarken.Araba da hızla öne doğru savrulduğumda,düşüncelerimden anca sıyrılabilmiştim.
Ah!Kaza yapmıştım ve feci şekilde başıma bir ağrı girmişti.Elimi kaldırıp ağrıyan yere koyduğumda elime bulaşan uğursuz sıvıya bakıp iç çektim.Bu sırada karşı tarafın sürücüsü çoktan arabasını terk etmiş dışarda bana bağırıyordu.Ne dediğini anlamadığımda gözlerimi ona diktim ve bunun sebebini anlamıştım.
Adam Asyalıydı.
Yavaşça kapıyı açtım ve elimi kafamdan çekip dışarı çıktım.Anladığım kadarıyla ona birşey olmamıştı.Ben dışarı çıkınca adam kıZgın bakışlarına bir son vermiş ve yanıma gelip iyi olup olmadığımı kontrol etmeye çalışıyor gibiydi.
"Hey! Bayan! İyi misiniz! Beni duyuyor musunuz?Huh!?! Başınız kanıyor!?!?!
O kadar kornaya bastım ama duymadınız.Tanrı şahidim olsun ki bastım.Umarım iyisinizdir!? Ah! Beni duyuyor Musun?"
Adam Korece konuşunca içimden cidden mi dedim kendi kendime.Ama hala ağzımı açıp tek kelime etmemiştim.O da bu durumdan kötü olduğumu çıkarmış olacak ki tekrar bağırmaya başladı:
"Çocuklar burada yaralı biri var!Lütfen hastahaneyi arayın!?! Tanrı aşkına çabuk olsunlar!?!"
Ne çocuğu ?
Ne hastahanesi?
Ah!Hayır!
Şu an sadece eve gidip ılık bir duş alıp yatmak istiyordum.Ama başımın ağrısı bana pek izin vermeyecek gibiydi.Siyah aracın arka kapısı açılınca kafamı kaldırmadım.İnen bir kaç çift erkeni ayakkabısına bakıyordum.Çünkü hiç birinin suratına bakacak kadar iyi değildim.
"Hyung o çok kötü görünüyor!"
"Size de çok tanıdık gelmiyor mu?"
Seslerin umduğum sesler olmamasını diledim.Olamazlardı.Tahmin ettiğim şeyin olmaması için Tanrı'ya bininci duamı ettiğim sırada kafamı kaldırdım.
Gördüğüm manzara beni bir defa daha şaşırtmazken,Amerika da bile onlara denk geldiğim için kendime küfürler ediyordum.
Gözüm hepsinde tek tek gezerken ona değmemişti bile.
Ona bakamazdım.
Aylar geçmesine rağmen ona bakamıyordum.
Küçük bir küfür daha savurup ambulansı arayan Taehyungun elindeki telefonu aldım.Gözleri benimkilerle buluşunca şaşkınca açıldı.
"Burada hastahane,polis derken çok uğraştırırlar.Ben kendim hallederim."
Dediğimde yanımdaki endişeli adamın yüzü biraz olsun aydınlanmıştı.Ama hala çocukların bana olan soğuk bakışlarını hissediyordum.
Onlara veda etmeden gittiğim için miydi bu kötü bakışlar?
Hafızamı biraz daha zorlamaya çalıştığımda başıma giren keskin bir ağrıyla dişlerimi sıktım.
Adam arabaya doğru geçtiğinde çocuklar da arkasından gidiyordu.Aniden gelen bir baş dönmesiyle tutunacak yer aradım.Ben arabaya tutundum sanarken belimi saran bir kolla vücudum kasıldı.
Bu kokuyu tanıyordum.
Merhaba eski dostum,dercesine dudaklarım hafifçe kıvrıldı ciğerlerime dolan bu güzel kokulu havayla.
"Seni özledim."
Ah!YoonGi!
Bende seni özledim.Bana hala sıcak davranan ve yanımda olan tek üye.Beni yanında götürürken ona karşı koymadım.Beni arabanın arka koltuğuna bıraktı "benimle gelecek ve bizim doktor ona bakacak." Diye emir verdiğinde sesimi çıkartmadım.
Yanıma ve karşıma da birileri oturunca araba çalıştı. Kimse tek kelime etmiyordu.Bende dışarıyı izlemeye başladım.
Aklıma o kıvrımlı çenesi ve güzel yüzü gelmeye başlayınca içim burkuldu.Keşke şu an dizlerimde yatıyor olsaydı.Yüzünün her zerresini ezberlemek için kaç gece uykusuz kalacağımın umrumda değildi.
O güzel gülümsemesi; bir orkide kadar eşsiz,güzel gülüşlü adam.
Onu düşünürken etrafımdaki sesler boğuklaşıyordu.
Duyduğum son ses, ettiğim duaya eşlik ederken ne söylediğini tam anlamlandıramadım.
Hayatım eğer sona erecekse eğer;Tanrım! Lütfen şu an bana acı.Beni şimdi yanına al.Al ki duyduğum son ses onun sesi olsun."Hayır! Bak bana !sakın uyuma!"
"Daha o güzel gülümsemene sebep olamamışken,gidemezsin güzelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV || thelastsentence
FanfictionPeki siz BTS evine bir nedenden dolayı girmiş olsanız , hayatınızda neler değişirdi ?