#24 "Cennet..."

93 4 0
                                    

NamJoon ise doğrulduğu koltuğa tekrar bıraktı kendini,kolunun altındaki kadını yanına çekti ve saçlarını öptü.
"Evet haklısın.Değilim."
---
Suga şu an burnundan soluyordu.Tek kelimeyle burnundan soluyordu.Elinden hiçbirşey gelmediği için de kendini içkiye vermişti.Gerçi Jungkook,Jin,Jimin,Taehyung un da pek farkı yoktu.Sadece Hoseok içmiyordu.Namjoon ise buraya içip gelmişti zaten.Şu an hafif çakırkeyifdi.
Tuvalete gitmek için kalktığımda kimsenin ayık olduğunu düşünmüyordum açıkçası.Uzun koridorun sonundaki tuvalete geldiğimde işlerimi hallettim.Çıktığım sırada kapının önünde ki adam beni korkutmuştu.
"Huh? Taehyung? Burda ne işin var ?" 
Elimi tutup beni içeri geri soktu.Yüzüm sert fayansa değdiğinde irkildim.Ellerimi arkamda çok sıkı bir şekilde tutuyordu.
"Taehyung! Canımı  acıtıyorsun bırak beni!"
"Şişhhhşş" dediğinde kulak mememi dişleri arasına almıştı.
"TAE!" Diye bağırdığımda biraz geri çekildi ama bu sefer de belimi tutup beni kendine yapıştırmıştı.
Ne bok dönüyordu burada?
"Hayır(!) aynı şeyleri tekrar yaşamayacağız güzelim."  Dediğinde beni küvete doğru götürüyordu. Beni küvete bıraktığında kendisi de yanıma geldi ve sıcak suyu açtı.Gözleri odağını bulamıyor gibiydi.Zil zurna sarhoştu muhtemelen ve aklındaki kimse beni o sanıyordu bence.Çünkü Tae böyle biri değil diye düşündüm.Ayıkken tabi.
Üstüme çıkıp kollarını belime doladı ve başını göğsüme koydu.
"Bu sefer gitmene izin vermeyeceğim.
Hayır
Bak buradasın."
Göğsümde olan kafasını kaldırıp gözlerime baktı.
"Lütfen bu defa onu seçme." Dediği sırada kapı gürültüyle açıldı.
Anlaşılan Tae kapıyı da kilitlemişti.
Açılan kapının ardından Jungkook bir ona bir bana bakıyordu.En sonunda bütün evi ayağa kaldıracak kadar güçlü bir sesle bağırdığında kulaklarımı kapatmak zorunda kalmıştım:
"NE SİKİM DÖNÜYOR LAN BURADA?"
Bir anda iki adımda yanımıza gelmişti.Taeyi üstümden çektiği gibi beni de kolumdan tutup tuvaletin üzerine koydu.Suyu soğuya ayarlayıp Tae nin yüzüne tuttuğu sırada aynı zamanda ona tokatlarda atıyordu.Sorsam ayılması için yaptım derdi ama bence sebebi başkaydı.soğuktan titrerken Jungkook bana doğru döndü ve ellerini omuzlarıma koydu.
"İyi misin ?"
Kafamı hayır anlamında salladığımda küfürler ederek dolapları aramaya başladı.En sonunda ne bulduğuna baktığımda kocaman bir havluydu.Havluyla beni bir güzel bohça gibi sardıktan sonra kucağına aldı ve odasına götürdü.Beni yatağa bıraktığında ben onun o güzel kokusuyla mayışmıştım.
"Sakın uyuma.Saçlarını kurutacağız,üstünü değiştireceksin.Tabi hepsini benim yapmamı istiyorsan o ayrı " dediğinde ortamı yumuşatmak için söylediğini anlamıştım.Sorularını görmezden gelerek yatağında havluya biraz daha sarıldım.
"Onun nesi var ?"
"Şaka yaptım istersen uyu"
beni geçiştirmeye mi çalıştın sen ?
"Onun nesi var Jungkook? Sürekli sayıkladı."
"Zamanı gelince kendi anlatmalı abimin, ben karışamam Duru."
Haklıydı sanırım.Belli ki özel bir durumdu.Ah ne kadar da düşünceli bir adam... Gözlerimden yine kalp çıkacağı sırada gardırobundan tişört ve birde eşofman altını bana getirdi.Şu an beynim işlevini kaybetmiş gibiydi.
Jungkookun tişörtü,Jungkookun eşofmanı,Jungkook kokusu,Jungkookun tenine değen kıyafetler...
Bayılacağımı sandığım bir süreden sonra havluyu da tutup ayağa kalktım.
Üstünü değiştirecektim ve evet o da buradaydı ama bana en uzak köşede ki pufa oturmuş telefonunda oyun oynuyordu.
Bende hızlıca üstümdekini çıkarttım.Tişörtün neresi önü neresi arkası diye bulmaya çalışırken o köşeden bir patırtı geldi.Gözlerim sesi takip ettiğinde yerde yatan Jungkookla karşılaştım.Hemen tişörtü üzerime geçirip yanına gittim ve elimi uzattım.
"Aptal çocuk kalk hadi"
Uzattığım elimi tuttu ben kalkacak sanarken bir anda beni önce üzerine çekti göğsünün üzerine yumuşak iniş yaptığımın ikinci saniyesinde altına aldı.
Şu an biri bizi görse hiçbir şekilde açıklama yapamazdık ki zaten onun yapmak isteyeceğini sanmıyordum.
Kolları iki yanımdaki yerini alırken gözleri gözlerimden bir an olsun ayrılmıyordu.
"Sen odada ben varken giyinmeye kalkıyorsun.Sana neler yapabileceğimden haberin var mı Duru?"

Kesinlikle dü-şü-ne-mi-yor-dum.
Hatta nefesi bile nereden alacağımı unutmuş düzeydeydim.
Bu.Bu.bu fazla.yakındı.

Bir eliyle yanağımı okşadı önce sonra da okşadığı yeri öptü.Ama bu daha çok kırılmasından korktuğu için özenle taşıdığı bir cam parçaya gösterilen özendi.Sanki porselenmişim gibi.Öpüşlerinin izlediği yol dudaklarımdı.

Bunu biliyordum.

Dudağımın kenarına da bir öpücük kondurduğu sırada içeri paldır küldür YoonGi girdi.
"Jung-....
Huh-.-
Siz-.- of.Özür dilerim böldüğüm için ya."
Dediğinde Jungkook hala üzerimdeydi.Onu ittirip ayağa kalktım ve bana verdiği eşofman altını bacaklarıma geçirdim.
Bu gece yeterince heyecanlıydı.
Jungkook ise kalkmış Yoonginin karşısında ensesini kaşırken;
"Noldu hyung?"
" Iıı Jiminle Tae kavga ettiler.Min Seo ise Jimine pansuman bahanesiyle yine yaranmaya başlayınca onu kovdum.Anlayacağın NamJoon da bana tavırlı."
"Hyung ona söylemeliyiz artık.Gittiğinde geri dönmeyeceğini düşündüğünüz için söylememiştiniz ama şimdi?Bence konuşmalısın."
"Bana inanacağını mı sanıyorsun?"
"Lütfen hyung en azından bir denesen"
"Ulan hatırlamıyor Musun adam iki hafta sadece su içip şiir yazdı lan. Bu adama nasıl söylerim senin sevgilin benimle yatmaya kalktı diye."

YoonGi söylediği şeyi fark ettiği anda odadaki bakışlar bana dönmüştü.

"Zaten hiç sevmemiştim o kadını." Diye içimden geçeni söyledim.Bu durum bu iki üyeyi de güldürmüştü.
"Ama bence Hoseok konuşsun.Şimdi aranız kötü ya YoonGi.Sen hiç bulaşma bence."
Söylediğim şeyi bir süre düşündükten sonra haklı olduğum kanısına varmış olacak ki kafasını tamam anlamında salladı.Sonra dikkatini birşey çekmiş gibi beni dikkatlice süzdü;
"Duru.Taehyung un da her tarafı ıslaktı.Siz yoksa onunla mı -----
Duyduklarıma inanamadığımdan sesim biraz yüksek çıkmıştı ama yapacak bir şey yoktu;
"Ne (!) Hayır hayır.YoonGi hayır.Kimseyle aramada öyle bir ilişki olmadı." Dediğimde
Jungkooka baktı ;
"Olmayacak demedi."
Gülerek söylediği bu cümle beni utandırırken Jungkook üstünde çok durmadı ve banyoya gitti.Bu sırada Suga da odadan çıkmıştı.

Elinde kurutma makinasıyla geldiğinde elime tutuşturacağını düşünmüştüm ama o yatağın yanındaki prize takıp yatakta önüne oturmam için elini yorgana iki kez vurmuştu.

Tanrım acaba ölecek miyim?
Bu çocuğun kafasına ne düştü acaba ya ?

İçki!?!??!

Evet ya.Jungkook içkiliydi.Kafası güzel yapıyordu bütün olanları.
Peki benim yaptıklarım ?
Ben sarhoş değildim ve yaptığı her hareketten bir anlam çıkarabilirdim.

Ya buna şu an son verir odama giderdim ya da kalır ve anın tadını çıkarırdım.
Her zamanki gibi yanlış olan seçeneği seçtim ve paytak adımlarla onun önüne oturdum.
Büyük elleriyle zarif bir şekilde bütün saçlarımı arkaya aldı ve yavaş yavaş kurutmaya başladı.O kadar narin davranıyordu bir an gerçekten beni dünya üzerinde ki herşeyden çok sevdiğini sandım.
Bu denli Harika davranmasına mantıklı bir açıklama getirememek içimi kemiriyordu.
Tutam tutam saçlarımı önce eliyle ayırıyor daha sonra kurutma makinasını tutuyordu.O kadar mayışmıştım ki bu sesli makinayı kapattığında izin bile istemeden dizine koydum kafamı.
O da itiraz etmedi ve saçlarımı okşamaya başladı.İşte tam burasıydı;
Cennet...

Ama bilinmeyen bir gerçek vardı;
Jeon Jungkook hayatında ilk defa bir kadının saçlarını kurutmuştu.

GÖREV || thelastsentenceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin