Aşırı romantik bir bölümle geliyorum**
{Gardınızı alın}Herkes gülerken ben bir morarıp bir kızardığıma yemin edebilirdim.Dünyanın en saçma olayını yaşıyordum şu an.Yahu bu eve kız atmak yasak değil miydi ?
"Bu eve kız atmak yasak değil mi?"
Bütün çocuklar ilk önce birbirlerine baktılar ben hepsi susar sanıyordum ama Jin hala gülüyordu.Onun yanında olunca o güldüğünde sizin de gülesiniz geliyor.Böyle güzel gülen adamlar iyi ki var.
Rm: kağıt ㅋㅋüzerinde yasak tabi ㅋㅋ
Jimin: yasak
V:yasak
Suga:kesinlikle yasak
Jin:ㅋㅋㅋㅋㅋayyyㅋㅋnenㅋㅋ aynen
J-Hope:öyle tabi.
En sonunda tamamen gülmeyi kestiklerinde Jungkook ben hariç her yere bakıyordu.
Genç kız en az adam kadar utanmıştı. Evet onun açısından utanılacak birşey yoktu ama utanıyordu İşte.Jungkook Duruya çarparak dış kapıdan çıktı.Bu durumda Bensu da içeri gelmişti.Bensu neyin komik olduğunu soramayacak kadar doluydu şu an.Bir daha o odaya girebileceğini ve çocukların suratına nasıl bakacağını bilmiyordu.Düşünürken kendine bir bardak su koydu. Bu sırada arkasından J-Hope gelip kıza sarılmıştı.Genç adam ellerini kızın kollarına koyduğunda genç kız ağzındakileri bir anda dışarı püskürtmüştü.Üyeler ve Duru bu duruma anlam veremezken genç kız hiçbir açıklama yapmadan bulduğu ilk odaya girdi.Burası Jungkooka ait olmalıydı.Yatak atıştırmalık çöpleriyle doluydu.Genç kız telefonundan en sevdiği şarkıyı bulup tıkladı ve temizlik yapmaya başladı.Bir süre Sonra tamı tamına iki koca poşet çöp çıkarmıştı bu küçücük odadan.Jungkooku gördüğü yerde iyi bir benzetebilirdi.Sıra Jiminin yatağına geldiğinde genç kız bu adamın bu kadar toplu olmasına şaşırmıştı.Etrafta gördüğü küçük parçalanmış ve buruşmuş kağıtları alıp çöp torbasına atarken eline bir zarf geçti.Mektubun zarfı henüz kapatılmamış ve üzerin de de adres yazmıyordu.Genç kız tereddütle elini zarftan içeri soktu. İçinden bir adet vesikalık fotoğraf bir adette mektup çıktı.
Jimin liseden beri okulun en zeki ve alımlı kızına aşıktı.Ama asla ona olan aşkını dile getirmemişti.İlk defa bunu dile getirmeyi düşünüp bir mektup yazmış ama mektubu gönderme cesaretini asla bulamamıştı. Ama zamanla mektubu nereye koyduğunu unutmuş ve onu yırtıp atmak için bulamamıştı.
Ve işte o bulamadığı mektup şu an genç kızın elinde duruyordu.İlk defa biri adam ile duyguları arasına girecek onun satırlarının altındaki anlamları onun gözünden görecekti.Genç adam sırrının kapılarının aralandığından bi haber içeride oyun oynuyordu.
Bensu yavaşça elindeki kağıdı evirip çevirdi.Açma cesaretini bulamamıştı kendinde,eğer böyle birşey kendi başına gelse mektubunun okunmasını istemezdi.Kağıdı kucağına koyarak fotoğrafta gülümseyen kıza baktı.Kız çok güzeldi.V şeklinde bir suratı pembe yanakları ve hoş bir gamzesi vardı.Bensu daha dikkatli bakacakken odanın kapısı aniden açıldı.
Kız Ne yapacağını şaşırdığından fotoğrafı kağıdın arasına koydu,kağıdı da çöp poşetine tıktı. Heyecandan nefes nefese kalmıştı. Kafasını kaldırdığında Suga ile göz göze gelmeyi beklemiyordu.
"Efendim.Bişey mi oldu ?"
"Hayır yardıma geldim ver çöpleri atayım." Adam kızın elindeki poşete uzanınca kız Ne yapacağını bilemeyerek poşeti geriye çekti ;
"Hayır ben atarım.Hatta ben atayım."
"Şu an arkadaşın ve Jungkook bahçede özel anlar paylaşıyor olabilirler.O yüzden en iyisi sen burdan çıkma."
"Ne neler oluyor ?" Genç kız sorduğunda Suga melekleri kıskandıracak gülümsemesini bahşetti Bensuya.
"Bence arkadaşın anlatmalı." Dediğinde kız hala Suganın mükemmel gülümsemesine takılmıştı.
"Hı-hıh.Tamam.Anlatır o bana. Sağol." Diyerek adamın yanından geçmeye çalıştığında adam kızın kolunu tuttu ve onu yanlarındaki yatağa oturttu.Genç kız adamın suratına bakmak içim kafasını kaldırmıştı.Onları uzaktan gören biri çok romantik bir an yaşadıklarını düşünebilirdi.Lakin kızın şaşkın ifadesi karşısındaki adamın eğlenen suratıyla buluştuğunda ortada romantizm falan yoktu.
"Ne saklıyorsun Bensu?"
"H-hi-hiçbir-ş-şey."
Kız şaşkınlıktan kekelediğinde genç adam elini kızın boynuna koydu.Adam seviyordu kızın boynunu.Boynunda atan damarları hissetmek onun hoşuna gidiyordu.Adama annesini hatırlatıyordu kız. Genç adam küçükken elini hep annesinin boynuna koyar ve öyle uyurdu.Annesinin kokusunu en çok boynundan duyuyor ve varlığını da bu şekilde hissediyordu.Kızın teni de annesinin teni gibi pürüzsüzdü.
"Çok güzel." Dedi adam elini ters çevirip kızın yumuşak teninin tadına bakarken.
Genç kız ise donakalkmıştı.İlk defa biriyle bu kadar yakın oluyordu.Açıkçası bu durum çok garipti.
Bu sırada Duru genç adamın peşinden koşuyordur.Aynı zamanda içindeki acı artık katlanılamayacak düzeye gelmiştir genç kadının.Jungkook.Jeon Jungkook onu neredeyse dört yıl kadardır seviyordur.Her miniğini ezbere bilip,belki mimikleri silinir diyerek odasında fotoğraflara bile dokunamaz genç kadın.Kahrolsada acıdan,güçlü durur.
Ama çürüyordur Kadın.
Çiçekler açması gerekirken çürüyordur.
Jungkook ise utançtan artık Durunun suratına nasıl bakacağını bilmediği için kaçacak bir in arıyordur kendine.Bu yaşına kadar çoğu olayda yaptığı gibi kaçmak istiyordur.Ama içinden yükselen o yoğun his,geçit vermez adama.
Ayağına prangalar bağlıyor,Adım atmasını engelliyordur bu kadın.
Kadın adamı esir ediyordur kendine.
Bu cümle kafasının duvarlarına çarptığında olduğu kalakalır genç adam ardından kadın da tabii.Hatta hızını alamayan kadın,adamın omzuna çarparak durabilir.
Sinirlenmiştir adam kendi düşüncelerine.Hıncını almak istercesine kadını kolundan tuttuğu gibi seraya götürür.Genç kadın tek bir kelime dahi edemez.
Takati kalmamıştır artık.sadece dinleyeceğini telkin eder kendine.
Adam arkalarından kapıyı kapattıktan Sonra kadının karşısında doğrulur.
"Kurtar beni." Der."Kurtar ki ben artık gözümü kapattığımda yüzünü görmemeyim.Sesini duymak istemeyeyim."
Kadın adamın ağzından çıkan cümlelere inanamaz.Elleri titremeye başlamıştır bile şimdiden.
Ama mantığını hala kaybetmediğinden İdrak edemiyordur olanları.
"Tam bir şerefsiz gibi davranıyorsun."
İçinden tam olarak hissettiklerini dile getirir kadın.
Daha fazla Ne kaybedebilirim ki der?
Daha Ne kadar tükenebilirim.
Adam karışında olanları anlamaya çalışan kadına bakar uzun uzun.
"Bana yaptığın şeyleri istemiyorum.Geri al."
Kalbini çoktan kaptırdığından habersiz olan genç ve toy adam hala olanları anlamıyor ve karşısındaki meleklerden bile görünen güzel kızı suçluyordur.
"Ben sana Ne yapıyorum ? " Genç kadın daha mantıklıdır adama göre oynadığı piyonların istediği sonuçları vereceğini düşünüyor ve buna göre hareket ediyordur.
Adama doğru yaklaşır.Aralarında olan mesafeyi kapatıp ellerini adamın ensesinde saçlarına daldırır.
Odada sadece nefes alışverişleri duyulan bu iki gencin aralarında olan çekim müziğin ruha olan ihtiyacı kadar gerekli ruhun görünmez mükemmeliği kadar acı vericidir.
Gözleri bile o kadar çok şey anlatıyorken onlar konuşmayı tercih ederler;
"Sana ne yapıyorum Jungkook?
Siyahken beyaz oluyorsan,fısıltıyken çığlığa dönüşüyorsan,saniyelerken saat oluyorsa burası.Bunu ben yapmıyorum."
Genç kadın elini adamın göğsüne yerleştirerek konuşur.
"Eğer beyaz olmak canını yakıyorsa,çığlığın boğazını yakıyor,yelkovanın yükü ağır geliyorsa,duralım.Durdur bizi o zaman."
Adam kollarını kadına dolar ve kadını kendine çeker.Uzun zamandır hiçliği düşündüren o pembe dudakları kendi bütünlüğüyle tamamlar.Kadın o hayalini kurduğu şarap tadında dudaklardan ayrıldığında nefesi onu konuşmamak için zorlar.Ama adam onun aksine gözlerini daha erken açan ve büyüyü bozan taraf olmuştur.
"Duralım.Bizi durduracağım."
Kadın duyduğu sözlerle adamın kollarından çıkar.
Kadın yine yanmıştır.Her gün doğumunda bu defa yanmayacağım diye yeminler ederken bu gün doğumunda kül olacağım demiştir.
Ama gururludur kadın.
Son kez sevdiği adamın suratına bakar.Arkasını döndüğünde gözünden süzülen bir damla yaşın suratında kendine bir yol çizmesine izin verir.Ama ikinci olmayacaktır.
Ne gözyaşı için ne de bu korkak adam için.
~~~Ve kardan adam güneşe aşık oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV || thelastsentence
FanficPeki siz BTS evine bir nedenden dolayı girmiş olsanız , hayatınızda neler değişirdi ?