Flasback
( Jung'un ağzından )
Sinirlerim her zaman olduğu gibi fazlasıyla gerilmişti . Ne zaman onu görsem böyle oluyordu . Gözlerimiz anlık olarak birbirine değdiğinde ikimizde başka taraflara çekmiştik bakışlarımızı .
Geçen haftadan beri böyleydik . Onunla arama daha çok mesafe koymaya çalışıyordum çünkü Jongsuk onunla arama bir mesafe koymamı tartışmalı bir biçimde belirtmişti . Sadece sürekli tartışıp duruyorduk aramızda nefretle büyüyen koca bir boşluk vardı . Bunu belirttiğimde ise daha fazla sinirlenmiş ve konuşmama bile gerek olmadığını söylemişti.
Kıskançlık mıydı yoksa beni düşündüğünden miydi bilmiyorum ama bana karşı kurduğu cümle hiç inandırıcı gelmemişti .
Açıkçası son tartışmamızdan beri kafamda onun söyledikleri dolanıyordu ve bunu Jongsuk'a yansıtınca kıskançlık yaptığından dolayı tartışmamızı normal buluyordum .
Ama nereden bilebilirdi benimde gerçek sevgiyi bilmediğimi ?
Hırçın bir kalp gerçek bir sevgiye sahip olamaz mıydı ?
Hayatımla ilgili hiçbir şey bilmeyen biriydi ve böyle bir şey demesi kalbimin her bir parçasının tekrar tekrar ayrılmasını sağlamıştı sanki .
Hırçındım ona göre değil mi ? Kalbim bir taştı onun için? Neden söylediklerini düşündüğüm her an bir ağırlık hissediyordum tam göğsümde ?
Jeon 'un söylediği bir sözdü işte gülüp de geçmeliydim . Ama neden yapamıyordum? Neden aklımdan ayrılmıyordu ?
Düşüne düşüne ilerlediğim amfiye vardığımda kolumda hissettiğim el ile arkamı dönmüştüm.
" Ne işin var burada ?" demiştim alaycı sesim ile birlikte .
" Sadece sana bir şey söylemek istiyordum ." sesi önceki konuşmalarımıza göre yumuşak , benim ses tonuma ve alayıma zıt olarak ciddiydi . İlk kez böyle bir şekilde benimle konuşuyordu ve ben , bu halleri karşısında çenemi yerden toplamamak için elimi çenemin altına koymuştum .
" Söyleyebilirsin ." kısa ve özdüm . Kalbim ona karşı sinirli olduğum zamanlardan daha hızlı atıyordu ve ben acaba ne söyleyecek diye resmen ağzının içine bakıyordum .
" Ben özür dileyecektim , neler yaşadığını bilmeden o şekilde konuşmam fazla ağır oldu kısacası özür dilerim ."
Ensesine çıkmış olan eli ve yerde olduğunu gördüğüm mahcup bakışlarıyla kalbim ağzıma gelirken bu sözlerin neden bende böyle bir etki yarattığını bilmiyordum . Hayır kötü tartışmalarımız olmasa karşısında eriyecektim resmen .
Düşündüklerim ile birlikte gözlerim fal taşı gibi açılırken çenemin altında olan elimin iki parmağıyla yanağıma ona fark ettirmemeye çalışarak vurmuştum .
Konuşmam için bakışlarını yerden çekmesi gerekiyormuş gibi hissediyordum ama şu an düşündüklerimin hepsini es geçmeliydim yoksa kendisine sinir olduğum Jeon için farklı şeyler düşünmeye başlayacaktım.
" Önemli değil ."
Geri dönüp amfiye ilerlediğimde ise tekrar konuşmuştu .
" Peki sen orada bana bağırdığında ne söylemiştin anlayamadım da ?"
Küstah dediğim aklıma geldiğinde gülerek arkamı dönmüştüm .
" Bende onun için özür dilerim ."
Kahkahasını bana sunduktan sonra tekrar konuşmuştu .
" Hadi ama , yabancı uyruklusun zaten . Kendi dilinde söylediğin belli . Ne söyledin ?"
Kelimeleri uzatarak konulması onu sevimli kılarken gülümsemiş ve kafamı hayır anlamında sallamış amfiye girmiştim .
Kalbim yerimden çıkacak gibi atarken aklıma gelmişti . Tanrım nefretle aşk arasında ince bir çizgi olduğunu biliyorum ama lütfen o kişi Jeon olmasın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARRY ME ? ( Düzenleniyor )
Fanfiction" Sen benim eşimsin!" yükselen sesine cevap yetiştirmek dışında hiçbir tepki vermemiştim . " Yanlış düşünüyorsun Jeon Jeongguk . Benim senin eşin olmayı ne zaman bıraktığımı en iyi sen biliyorsun ." hafifçe gülerek devam ettim konuşmama . " Kandırm...