" Jacob, benim Rebecca." şaşkınlığını çabuk atlamıştı ki bağırmaya başlamıştı ama bunu daha fazla çekemezdim.
" Sen neredesin ?! Kaç saat-"
Odanın bir köşesine ilerleyip ona sessizce cevap vermiştim .
" Jacob şimdi bağırmayı bırak yardımına ihtiyacım var . "
"Tamam , o zaman bir saniye sakinleşmemi bekle . "
" Bekliyorum çabuk ol ." derken tepkisine gülmüştüm . Neden etrafımda bir tane akıllı yoktu ? Buna Jeongguk'ta dahildi bu durumda bile bir şey buluyordu konuşmak için.
" Zaten Namjoon dışında senin seviyende İngilizce anlamıyoruz . Bir köşeye geçip sessizce konuşmana gerek yok . "
Evet , kabul ediyorum arada akıl Jeon Jeongguk'a uğruyordu . Jacob'ı beklerken geri ortaya gelmiş ve koltuğa oturmuştum .
" Jacob , yetmez mi ? Hadi . "
" Tamam sakinleştim . Kim kaçırdı seni ? Neredesin ? Çabuk söyle geliyorum ."
" Hayır , hayır . Kimse kaçırmadı , ben geleceğim tamam mı ? Bu olay nasıl kapanabilir bana yardım etmen gerek . "
" Bu olay pek kapanabilir gibi değil Rebecca . Ne kapanmasından bahsediyorsan ?! Tüm Kore derin tabakası seni arıyor şu an . Annem kaç tane başkan ile görüştü haberin var mı senin ? "
Dedikleriyle sesli bir şekilde of çekmiştim .
" Bir saniye bekler misin ? " demiş ve elimle mikrofonu kapatıp karşımdaki yediliye döndürmüştüm bakışlarımı .
" Kim yaptı bu kaçırma planınızı ?" diye sorduğumda beş el Jeongguk ve Namjoon'u göstermişti .
" İyi bok yediniz ." demiş Jacob'adönmüştüm .
" Jacob herhangi bir kamera görüntüsü bir kanıt var mı kaçırıldığımla ilgili ?"
" Hayır , hiçbir şey bulamadık . "
" Peki , şimdi beni dinle . Benimle sana konumu atacağım alışveriş merkezinde buluş tamam mı ? Anneme bir şey çaktırma benimle ilgili . Ben daha bulunmadım tamam mı ? Birde nakit para getir yanında biraz fazla olsun . Sana güveniyorum. "
" Peki seni bekliyorum . Rebecca acele et . "
Telefonu kapatmış ve geri Jeongguk'a uzatmıştım . Gözlerinde büyük bir kırgınlıkla bakıyordu .
" Kiminle çalıştıysanız işini iyi yapmış . Bir daha sakın beni kaçırmaya kalkmayın . Bu arada burada hiç elbisem kaldı mı ? Hastane elbisesiyle dışarı çıkamam . " dediğimde Jeongguk ayaklanmıştı .
" Odamızda var , şirkettekileri buraya getirmiştim . " söyledikleriyle beraber bu odanın misafir odası olduğu aklıma düşmüştü . Beni odamız diye seslendiği yere götürmemişti bile !
Zaten ne bekliyordum ki ?
Önden ilerlediği için onu takip ediyordum fakat odaya girdiğimde odanın odalıktan çıktığını söyleyebilirdim . Yatak dağınıktı , bir taraf parfüm doluydu , resimler bir köşede çok düzenliydi ve dolabın benim olan tarafı olduğu gibi duruyordu . Dağınık odada ilerleyip kendime kıyafet aldığımda beni sessizce izliyordu .
" Neden bu haldeyiz ? " diye soru yönelttiğinde ise ona doğru dönmüştüm .
" Bir sürü sebebi var , cidden saymamı ister misin ? " diye sorduğumda bana daha dikkatli bakmaya başlamıştı.
" Jung , yemin ederim ne diyorsun anlamıyorum . Sürekli bir şeyler ima ediyorsun ama ne diyorsan ne düşünüyorsan belli ki yanlış . "
Gözlerime kısarak ona baktım söylerken her bir hareketini inceledim ki artık gözlerine inanmıyordum aynı sözleri gibi.
" Peki Jeongguk , o zaman söyle . Neden şirketine karşı çıkmadın ? Neden beni aldattın ? Birde nasıl ve neden benden en değerlimi istersin ?"
" Bak güzelim , seni aldatmadım bu konuya açıklık getirdim zaten . Şirketi açıklayamıyorum çok özür dilerim gerçekten açıklamak istiyorum ama yapamıyorum elimde olsa yapacağımı bilmiyor musun ? Birde en değerlini istemedim ki ben sadece seni istedim . Benim yanımda olmanı istedim . "
O konuşurken sadece dinlemiş ve pek umursamamıştım daha doğrusu açıklayamıyorum dedikten sonra pek umursamamıştım . Gözünün önünde de olsa üzerimi değiştirmiştim . Zaten görmediği şey değildi ya .
" Telefonun ?" diyerek elimi uzattığımda soru sormadan vermiş ve aldığım gibiyse Jacob 'a alışveriş merkezinin konumunu atmıştım . Telefonu geri ona verip içeriye diğerlerinin yanına gitmiştim . Hepsi oturma odasına geçmiş sessizce oturuyordu . Dolaptan kağıt ve kalem çıkarmış Namjoon'a uzatmıştım.
" Arkanızı toplayan adamın numarasını yazar mısın ?" demiştim tatlı bir şirinlikle fakat o arkamdaki Jeongguk'a bakmıştı . İzin almak ister gibiydi . Arkamı dönüp ona baktığımda bana bakmış ve kafasını sallamıştı . Burada da benden habersiz bir şeyler dönüyordu ve bunu fark etmemek için sabahtan beri boşverip duruyordum fakat bu son olmuştu artık araştıracaktım . Yazılan kağıdı aldığım gibi kapıya yönelmiştim fakat arkamı dönüp bir daha içeridekilere bakmıştım . Özlemim ayrılırken gün yüzüne çıkıyordu .
" Her şey için kusura bakmayın . Gitmeden önce normal bir şekilde buluşup bir şeyler yapmak isterim ." demiştim gözlerim üzerinde gezinirken en son Jeongguk'da duraksadığımda gözlerinin içine fazla bakamamıştım . Daha deminki sinirim yatışıyor mantığım yerine geliyorken kalbim onu gördüğünde kendini belli ediyordu .
" Sen hariç Jeon Jeongguk . " demiş ve hızlıca ayrılmıştım oradan . Daha uzun bir gün beni bekliyordu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARRY ME ? ( Düzenleniyor )
Fanfiction" Sen benim eşimsin!" yükselen sesine cevap yetiştirmek dışında hiçbir tepki vermemiştim . " Yanlış düşünüyorsun Jeon Jeongguk . Benim senin eşin olmayı ne zaman bıraktığımı en iyi sen biliyorsun ." hafifçe gülerek devam ettim konuşmama . " Kandırm...