0.0.7 (düzenlendi)

4.4K 267 14
                                    

" Çocuklar herkes arkadaşlarını belirleyip kartlarını aldı mı ?" Jacob öğrencileri ayarlarken öğretmenler olarak bizde kendi oda kartlarımızı almaya başlamıştık .

Hiçbir zaman bir otelin parasını ya da bir telefonun parasını dert etmemiştim . Zengin bir hayat yaşadığımdandı sanırım . Şimdi de bu zengin oteli gören gruptaki herkes ağzı açık izliyordu . Geçen haftada paralarımı elime alınca Alexa'nın parayı geri almayacağını bildiğimden evin eksik olan parçalarını almıştım . Otelin öğrencilerden kalan arta parasını ödemiştim . Tam bir salaklık olarak görülebilirdi bu ama onlarla ilgilenirken kendimi soyutlayıp onu hatırlamamam belki de bundan kat kat daha pahalıydı benim için.

Alex elindeki kartı ile bana doğru geldiğinde başımla selam vermiştim konuşmamak amacıyla ama konuşmak istediği her halinden belliydi .

" Cidden burayı bu fiyata ayarlayabilecek kişiyi nereden buldun ?" aynı zamanda yanımızdan geçen Kyung Rim konuşmuştu bu sefer .  " Cidden konu bu mu ? Nereden bulması olmamalı onunla bunun için neler yaptığı olmalı . " gözleri başka bir yere giderken devam etmişti . " Belki de geldiğimizden beri sana bakan beyefendidir . Bir git konuş istersen . " gözlerinin gittiği yere döndüğümde ayaklarım anlık olarak taşımayı bırakmıştı beni .

Düştüğüm gibi gözlerim yerle buluştuktan sonra adım doldurmuştu kulaklarımı iki farklı dilde .

Gözlerimi yerden çekmedim bir süre . Neden buradaydı ? Neden gelmişti ?

Alex yerden kaldırmak için kolumu tuttuğunda desteğini almadan kalkmıştım . Kısa mesafeden maskesiyle de olsa dudaklarının gerildiğini biliyordum . Gözleri yüzümden Alex'in kolumu tutan elime kaymıştı .

" Teşekkür ederim Alex ."

" Ne oldu ? Neden birden yere düştün ?"

" Anlık ayaklarım taşımadı . Tekrardan teşekkür ederim ."derken kolumu çekmeye hazırlanıyordum ama benden önce farklı bir el tarafından Alex benden uzaklaştırılmıştı zaten .

Anlık tepkiyle Alex'in kolunu tutan elini çekmiştim ve ikimizde aynı tepkiyi vermiştik Alex ile .

" Ne yapıyorsun sen ? "

" Ne yapıyorsun sen ?"

Gözleri huzurlu biçimde gözlerimle buluşmuştu . Gözlerinde kıskançlığın verdiği sinirin yanında gördüğüm mutluluk kalbimi eziyor ve parçalıyordu .

Neden kıskanıyorsun beni ? Kıskanabilme hakkın var mı ?

Gözlerim ona ne yansıtıyordu bilmiyordum . İçimde büyük bir karmaşa vardı ve hangi duygum kendini daha baskın gösteriyordu bilmiyordum . Yavaşça çekti bakışlarını benden ve Alex'e döndü .

"Ne mi yapıyorum ? " maskenin ardından sesi boğuk geliyordu kısılan gözleri sinirini tutamayacağının bana alarmını veriyordu .

Bunu engellesem bile bana yardım eden birine her şekilde bu durum için özür dileyecektim . Alex hiçbir zaman arkadaşlık dışında bir niyetle yaklaşmamıştı bana karşı .

Sözlerine devam edeceğini hissettiğimde Alex'in önüne geçmiştim

" Ne yaptığını gayet iyi bir şekilde gördük . Şimdi bir daha bize karışmayarak buradan gidebilirsin ? "

Alex'in önüne geçmiş olsam da onunla aramda mesafe vardı ve Jeongguk ile daha yakındım . O her zaman fırsatçı biriydi ve yine bu fırsatını kullanmıştı .

" Siz mi ?" dedi kulağıma eğilmiş yüzü ile . Gözleri gözlerimle fazlasıyla yakın bir biçimdeydi . " Siz diye bir şey olduğunu sanmıyorum hala kalp atışını duyarken . "

Gözlerinde olan gözlerimi kısmıştım . Hızlı bir şekilde onu geriye ittirdiğimde benden uzaklaşmıştı . Kendi isteğiyle uzaklaştığına emindim çünkü o kadar güç uygulamamıştım . Uygulayamamıştım . Özlediğim yüzünün karşımda olması , gözlerinin gözlerimle buluşması ve uzun zamandır alamadığım kokusunun etrafımı sarması başımı döndürmüştü . Bu etkisiyle ellerim titriyordu . Kendimde yürüyecek gücü bile bulamıyordum .

" Buradaki kimse bilmese de Rebecca(!) Hanım . Sen Park Hyeong Jung olarak benim eşimsin . "

Yükselen sesi ile bir tepki vermemiş ve sadece cevap yetiştirmiştim . " Yanlış düşünüyorsun Jeon. Benim senin eşin olmayı ne zaman bıraktığımı en iyi sen biliyorsun . " hafifçe gülerek devam ettim konuşmama " Kandırma kendini . "

Gözlerine diktiğim gözlerimde kendimi güçlü göstermeye çalışıyordum . Arkadan bize yaklaşan Jacob'ı fark ettiğimde ise rahatlamıştım . Aklımda bir sürü soru ile onun yanından ayrılmak istiyordum . Umuyorum ki Jacob oda kartımı almıştı .

" Rebecca " yanımıza geldiğinde kartı bana uzatarak Jeongguk'a dönmüştü . " Oda kartın , al ve de tanıyor musun arkadaşı ? "

" Hayır , tanımıyorum ." diyerek arkamı dönmüş ve hızlıca ilerlemiştim . İkisi de şu an umrumda değildi . En azından Jacob umrumda değildi . Diğerini ise umursamamak için her şeyi yapacaktım işte .

MARRY ME ? ( Düzenleniyor ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin