0.2.0(düzenlendi)

2.5K 165 13
                                    

" Sen şaka mısın ?" dedim karşımdaki Jeongguk'a karşı .

" Hayır hayır , ciddi soruyorum . Şaka mısın sen ? Ne demek beni kaçırmak ? " sesim gittikçe yükselirken gözlerim sadece ondaydı .

" Kaçırmak mı ?" dedi sesi kısık çıkarken .

" Ne bu yaptığın peki ? Açıklasana bana . " dedim alaycı sesimle . Yüzündeki hüzün içimdeki öfkeyi bastırmıyordu. Gözlerinin dolulukla parlaması bana bir üzgünlük duygusu bile getirmiyordu . Çok sinirliydim . Haddinden fazlasıyla hem de.

Karnımın hafiflemiş ağrısıyla yataktan birazda olsa doğrulmuştum ve biraz önce bana getirdiği fakat kabul etmediğim su bardağını kafasına fırlatmıştım . Gerçekten yapmıştım . Hem de kafasına hedef almıştım eğilmeseydi tam kafasındaydı .

" Neden böyle yapıyorsun Jung , yapma . " dedi kaşları çatılmış yere düşüp kırılan bardağa bakarken .

" Neden mi ? Neden mi ?" sinir kat sayım gittikçe artarken sakince nefes almaya çalışmıştım. " Hayır , sen cidden şaka yapıyorsun sanırsam . En azından şakan boşa gitmesin de güleyim . "

Sesli kahkaham karşımdaki yediliye ulaşırken hepsinin gözlerinin içinde şaşkınlık vardı .

" Bana öyle şaşkın ve saf bir şekilde bakmayın . Herkes biliyor kimin ne halt olduğunu ." sesli bir şekilde nefes verdikten sonra devam ettim . " Mesela artık tüm dünya benim resmi olarak iki büyük boynuza sahip olduğumu biliyor ama dur biz boşandık resmi olarak boynuzlarım artık yok. "

" Jung , bunu sana açıklamışt-." Jeongguk'un konuşmasını aniden kesmiştim .

" Aynen aynen , açıkladın değil mi ? Neden , hadi cevap veremediğin sorunun cevabını versene."

Gözlerimizin temasını kesti o an ve o an tekrar anladım . Hiçbir zaman cevabını alamayacaktım . Hiçbir bedensel acı artık umrumda değildi . Kalbim o kadar acıyordu ki o sanki bir kuş gibi uçup gitmişti . Hızlıca ayaklanmıştım yataktan ama sendelemiştim . Seokjin yardıma gelirken ona izin vermiştim .

" Lavaboya mı ?" demişti beni tutarken . Bense kafamla reddetmiştim .

" Evime gideceğim . " demiştim keskin bir sesle fakat Hoseok her zamanki gibi bir şeyleri anlamamıştı ve bu kadar olayın arasında gülümsememe sebep olmuştu . Yine de düzeltmiştim onu .

" Evdeyiz ya zaten ."

" Hoseok , benim evim burası değil ki. " gülümsemeye devam etmiştim ama ortamda sadece gülümseyen bendim diğer herkes bozulmuştu .

" Telefonum nerede bu arada ?" demiştim fakat anlık hatırlamam ile ağzım şekilden şekile girmişti . Ben telefonumu kırmıştım . Ayaz ve annem tüm Kore'de beni aramaya muhtemel çoktan başlamıştı . Gözlerim büyürken bakışlarımı Jeongguk'a çevirdim .

" Sen ne yaptığının farkındasın değil mi ? Sen kimi kaçırdığının farkındasın yani ?"

Başını sallayarak cevap verdi .

" Sahibinden kaçırdık işte ."

Duyduğum ile kahkaha attım ve bu gerçekten büyüktü . Üst ya da alt belki yan komşu bile gelebilirdi .

" Siz salaksınız değil mi ?!" yükselen sesime karşı bugün bunu çok sormuştum . " Benim hiçbir zaman bir sahibim olmadı . Siz beni hiç mi tanımadınız . Sizce ben buna izin verir miyim ?"

Hepsinin gözleri büyük bir boşluk ile bakarken şaşkınlık ile doluydum . Onlar nasıl bilmezdi ?

" Jeongguk telefonunu ver . " diyerek ona uzandığımda geriye kaçmıştı .

" Sana telefonunu ver dedim!" fazla yüksek olan sesimle bir adım daha attığımda bu sefer geri kaçmamıştı fakat vermemişti .

" Neden telefonumu istiyorsun ? " diye ciddi bir şekilde sorduğunda ona istediği cevabı vermiştim .

" Annemi arayacağım."

Şaşkınlıkla gözlerime baksada bu konuyu pas geçmiştim . Sadece bana bilmiyormuş gibi davranıyordu işte . Sahteydi oyun yapıyordu . Her şeyimi biliyordu fakat iyi bir oyuncuydu . Beni yıllarca kandırmıştı . Şimdi ona inanmam çok saçma olurdu . Elimi ona doğru telefonu almak için uzattığımda telefonu elime yerleştirmişti . Telefonu açıp şifresini isteyeceğim sırada yüz tanıma beni kabul etmişti . Gözlerim anlık şaşkınlıkla Jeongguk'a kaysa da hızlıca kendimi toparlamış ve Jacob'ı aramıştım . İlk çalışta açmıştı .

MARRY ME ? ( Düzenleniyor ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin