Sizin bilmediğiniz benim bildiğim bir zaman aralığı 😊
Elimden alınan anlaşmaya baktım. Bunu imzalarsam gerçekten hayatımız yayına oturacak mıydı? Annem peşimi bırakıp Jungkookla mutlu olmama izin verecek miydi? Tabi ki ben imzaladıktan sonra biz diye bir şey kalırsa, mutluluk düşünülebilir miydi, böyle bir durumda??
Şimdi ki zaman geri dönelim.
İçeri giren Krstyal ve Pd-nim e selam vererek dışarı çıktım. Çünkü direk Jungkook un boynuna atlayan Krstyal sinirlerimin hareketlenmesine yetişti. Selam verdiğimde 'sen kimsin?' bakışı atmış fakat sonra gittiğim için ses çıkarmamıştı. Büyük ihtimalle de şuan Jungkookla uğraşıyordu. Şirketin bahçesine çıkıp hava almaya çalıştım. Gerçekten bazen kıskançlık o kadar kötü birşey olduğunu bilsem bile istemsizce oluyordu. Sevgiyi tatmadan önce kıskançlık mı o da neymiş diyen ben şimdi kıskançlığın verdiği nefessizlikle dışarıya hava almaya çalışmıştım. Ne kadar zaman geçtiği anlamadığım bir süre içinde bahçenin en büyük ağacının altında bulmuştum kendimi. Büyüktü kendisi gibi gölgeside büyüktü. Altında esen rüzgar bir insanı serinletip dünyadaki tüm düşünceleri unutturabilecek gibiydi ve öyle olmuştu da. Yine ne kadar geçtiğini bilmediğim süre zarfında tek hatırladığım burnuma gelen değişik bir kokuyla uykuya daldığımdı.
Jungkook
Jung 'u burada gördüğünden dolayı sinirle bakan Pd-nim ve şuan hiçbir şeyden haberi olmayan Krstyal yanıma gelip bana sırnaşmaya çalışıyordu. Bu hareketlerine cevap vermeyip Pd-nim e baktığımda sinirle dışarı çıkmıştı çoktan. Üzerinden kollarını çektiğim Krstyal ne oluyor der gibi bakıyordu. Cevap vermeden Jung'u aramaya gittim. Aslında nerede olduğunu çok iyi biliyordum. Buraya ilk gelişi değildi. Şirketin en büyük ağacının oraya doğru yürümeye başladım. Çok severdi orada uzanmayı. Her noktasında serin bir rüzgarın geçmesini severdi. Ne olmuştu? Nasıl olmuştu da ben böyle büyük bir aşkın içine düşmüştüm. Bütün karanlık yönlerini bırakıp sadece onunla olmak istediğim zaman nasıl oluyorsam öyle olmuştum normal zamanlarda da . Onun benden önceki karanlığı ile benim ondan önceki karanlığım benziyor muydu diye düşündüm. O gerizakalı - sanırım adı Ayaz'dı - konuştuklarını duyduğumda gerçekten neden onun geçmişini sormadığıma lanet etmiştim. Ne biçim bir işti ki bu annesi bizim ayrılmamıza bile karışabiliyordu. Annesi kimdi de Jung'a her bu konuyu açtığımda sorma diyip kapatıyordu ya da neden Ayaz evin kapısını çarpıp gittiğinde demişti ona aşık olduğu zamanı belirtirken. Kıskançlık damarlarımda gezinirken nasıl sakin kaldım orada bilmiyordum fakat zaten Jung'un yeterince sorunu varken o an birde benimle uğraşmasına izin veremezdim. Birde ben ona sorun olamazdım. Büyük ağacın altına geldiğimde 'Jung' diye seslendim fakat cevap yoktu. Ağacın bütün etrafını gezip Jung diye bağırsamda hiçbir cevap gelmedi. Nereye gitmiş olabilir asıl şimdi düşünmem gereken konuydu. Çünkü zaten fazla gezmeyi sevmeyen bir kız olarak burada gidebileceği 3 yer vardı. Ağaçın altı, pratik odası ile bizim yurttu ve ben bunların hepsini köşe bucak aradım. En küçük deliğine kadar baktım. Girebileceği her bir noktaya baktım. Hatta hyunglarıma bile arattım. Fakat hiçbir yerde yoktu.
Telefonuna cevapsız çağrılar ve mesajlar bıraktım fakat dönen ve ya mesaj atan yoktu. Şuana kadar eğer ki Jung'u biraz tanıdıysam beni terk ettiği zaman - eski zamanlardakini saymıyorum - sadece böyle yapmıştı. Fakat şuan beni bırakıp gidecek bir şey yoktu ortada. O güzel mantığı ve duyguları birleşince o kadar güzel düşünen eşim beni bırakıp gitmezdi. Zaten daha yeni kavuşmamışmıydık.
Biraz sonra aklıma gelen ise şuan yanlış düşündüğümü bana kanıtlayan düşünce olmuştu. O çok mu temizdi? Ben çok mu temizdim? İkimizde değildik. Aslında ikimizde birbirimizi yeni yeni tanımaya başlıyorduk. Çünkü ben onun geçmişini öğrenirken o da benim geçmişimi öğrenmeye başlayacaktı.
Gelecek geçmiş olmadan başlayamıyordu.
Gelecek geçmiş olmadan bir hiçti.
Geçmiş olmadan gelecek diye bir şey yoktu.
O an arkamdan gelen BTS grubunu unuttum. O an arkamdan gelen ödülleri ve kendime yüklediğim sorumlulukları bıraktım. PD-nim 'in odasına adım attığımda artık geri dönüşü olmayan bir yerdeydim. Yakasından tuttuğumda beni hiçbir üye tutamaz hale gelmişti. Çünkü söylediği bir daha hiçbir zaman düzeltemeyeceği bir şeydi.
Ne oldu kızını bulamadın mı??
******
Waovv size gerçekten çoook teşekkür ederim. 3.26 k olmuşuz. Gerçekten çook teşekkür ederim.
Ve minik serçe çok özür dilerim sıkıntılı bir dönemden geçiyorum. Bunları sana çok anlatmak isterdim fakat o kadar yorucu ki bu olaylar senin için bu bölümü pazartesi atacağıma söz versemde ancak bugüne atabildim. Gerçekten senden çok özür dilerim.
Ve seninde istediğin gibi bu bölüm oy sınırı bırakmıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARRY ME ? ( Düzenleniyor )
Fanfiction" Sen benim eşimsin!" yükselen sesine cevap yetiştirmek dışında hiçbir tepki vermemiştim . " Yanlış düşünüyorsun Jeon Jeongguk . Benim senin eşin olmayı ne zaman bıraktığımı en iyi sen biliyorsun ." hafifçe gülerek devam ettim konuşmama . " Kandırm...