" Baba ! " bağırmıştı kız kendisindeki bütün güç ile . Önünde kendisinin geçmesini engelleyen adamları itmeye çalışıyordu . Yerinden kıpırdayan yoktu ama babasına ulaşmak için çabalıyordu hala .
Tekrardan seslendi babasına gözlerinin içine bakarken . Sesi gittikçe kısılsa da seslenmeyi bırakmamıştı . Önündeki adamlara vuruyor , ittiriyor , bırakmalarını söylüyordu ama hala yapan yoktu .
Gözlerinden yaşlar akmaya devam ederken bir süre sonra adamlara karşı çıkmayı bırakmıştı .
" Kimin adamısınız siz ?" demişti sakince . İstediği sadece buydu . Babasını bu hale getiren kişiyi istiyordu küçük aklı . Gözünü babasının bu halinde alamıyor . O güçlü görünüşüyle kendisinin yenilmezi ilan ettiği babasının böyle parçalara ayrılmış halini görmek onun kalbini bin parçaya ayırıyordu .
Tekrardan yükseltti sesini adamlara karşı . " Kim yaptı bunu ?!" ve alamadı istediği cevabı tekrardan .
Arkasında tanıdığı kişiye döndü . Babasının korumasına . O her zaman babasının yanındaydı . Peki neden şimdi yerinde duruyordu ? Bakışları neden yerden yukarıya çıkmıyordu ? Neden babasının bu hale gelmesine izin vermişti ?
Küçük elleriyle yanına gitti ve tuttu adamın kıyafetlerinden .
" Sen neden onu korumadın ? " dedi kısık çıkan sesiyle . Adamsa gözlerini kızın yüzüne çevirmişti . Uzun dalgalı saçları ıslaklıktan yüzüne yapışmıştı . Gözleri ve burnu kıpkırmızıydı . Sesi ise uzun süre düzelmeyecek gibi çıkıyordu . Onda olan bakışlarının babasına benzemesi adamın kalbini acıtmıştı . Kahverengi gözleri , burnu ve dudakları aynı annesiyken , bakışlarının babasına benzemesi adamı şu ana kadarki her olay için pişman etmişti . Sorusuna cevap veremedi kızın ama tek bir şey istiyordu . Bir saat önceye geri dönüp babasının karışma dediği konuya karışmayı ve onu korumayı istiyordu .
" Biri söylesin ." dedi kız . " Yalvarırım biri kimin yaptığını söylesin ." kısık çıkan sesi ağlarken daha çok kısılıyordu . Ayaklarında güç kalmamıştı . Hangi on yaşındaki kız bunu yaşamak isterdi ? Kim babasının parçalara ayrılmış halini görmek isterdi ?
" Kimden beklerdin canım kızım ?" arkasından gelen sesi tanıyordu kız ve duyduğu gibide ona koşmuştu . Böyle bir durumda anne şefkatinden başka ne isterdiki insan ? Ayaklarına sarıldığı annesiyle hıçkırıkları daha çok artmıştı .
" Gel minik kızım ." diyerek onu depodan çıkardığında artık oyunların içinde babası değil kendisinin olacağını bilmiyordu .
Daha on yaşındaki bir kızdan büyükmüş gibi davranmasını isteyen dünya istediğini yavaşça alıyorken kim karşı çıkabilirdi ki ona ?
Dünya dönerdi insanlarsa sadece ona ayak uydururdu .
****
" Yine oturmayacak mısın ?" demişti yemeğine devam ederken .
Yerimde durmaya devam etmiştim sadece . Onunla oturmaya niyetim daha öncede olduğu gibi yoktu .
" Öğrendiğinden beri benimle aynı masaya oturmuyorsun diye sana kızmayacağım . Kızacak olsam bunu yıllar önce yapardım. " çatal bıçağını tabağın yanına yerleştirmiş ve devam etmişti . " Dün akşamdan beri bir şey yemiyorsun . Seni düşündüğümden diyorum . Benimle oturmasan da yer misin yemeğini ?"
Sesi yumuşak çıkıyordu . Kalbimi yumuşatmak istiyor gibiydi . Amacını bilmesem annem olarak beni düşündüğünü sanabilirdim ama salak değildim . Belki ben salak olabilirdim ama babam kesinlikle salak değildi .
" Ne oldu ? Canın oğlun soyadından dolayı babamın işlerini üzerine mi alamadı ?" yüzüne tükürerek konuştuğumda yumuşak duran yüzünden eser kalmamıştı . Gülerek karşılamıştım bu halini .
" Ne oldu ? Tek zekinin sen olduğunu mu sanıyordun bu evrende ?"
Yüzü daha çok bozuluyordu ben konuştukça ve uzun süren sessizliğin sonunda açmıştı ağzını .
" Bu işte tek olduğumu düşünecek kadar salak olan ben değilim ." demişti imalı bir biçimde . Kim olabilirdi onun yanında? Bir sürü kişi . Elinde oynattığı oyuncaktı hepside .
" Jacob'dan mı bahsediyorsun ? Oğlunu hatırlamayacağımı umuyor olmuş olman bile gözümde gülünç düşürüyor seni ." kıkırdamıştım . " Ya da Alexa'yı bilmeyeceğimi mi düşünüyorsun ?" arkadaşlığımın çöküşüne göz atmıştım bir süreliğine ve o sırada o konuşmayı almıştı eline .
" Peki sen elimdekilere inanabilecek misin ?" demişti beni anlık tereddüte düşüren sesiyle .
Elindekiler ne olabilirdi ? Aklıma burada olan Jeongguk geldiğinde endişem gittikçe artmıştı . Onu bulmuş olamazdı değil mi ? Onunla alakalı hiçbirine bir şey dememiştim . Sadece Jacob otelde onu görmüş olabilir miydi ? Kontrol ettiğim zamanlar etrafımızda olmadığına emindim ama söylenenlerden duymuş olma ihtimali ne kadar az olabilirdi ki ?
" Merak etme . " demişti yüzünde alaylı bir gülüş varken " Sevgili eşini evine gönderdim ."
Ellerim tişörtümün uçlarını sıkarken dişlerimi yanaklarıma geçiriyordum . Hissediyordum . Burnuma fazlasıyla kötü koku geliyordu .
Arkamdan bir işler çeviriyor musun Jeongguk ? Benim bilmediklerim arkamdan çevirdiklerin ile mi ilgili ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARRY ME ? ( Düzenleniyor )
Fanfic" Sen benim eşimsin!" yükselen sesine cevap yetiştirmek dışında hiçbir tepki vermemiştim . " Yanlış düşünüyorsun Jeon Jeongguk . Benim senin eşin olmayı ne zaman bıraktığımı en iyi sen biliyorsun ." hafifçe gülerek devam ettim konuşmama . " Kandırm...