Yemek zamanı geldiğinden dolayı yatakta uyuyan Jeoongguk 'u tek bırakmıştım . Onun biraz daha yanında kalıp kokusunu içime çekmek istiyordum ama önümüzde engellerin olduğuna emindim . Dediklerine güveniyordum . Neden bilmiyordum ? Sakladıkları olsa da güveniyordum .
Benimde ondan sakladıklarım vardı . Ama o da bana güveniyordu değil mi ?
Kapıyı sessizce kapatmaya çalışarak aşağıya adımlamıştım . Restauranta girdiğimde bizimkilerden yükselen sesler ile yerleri fazlasıyla belliydi . Sınıfımın yanına geçtiğimde bana özel olarak ayrılan yer tam ortalarıydı. Güzel öğrenci konuşmalarına kendimi hazırlayarak oturmuştum .
" Hocam , hoş geldiniz ."
" Hoş buldum çocuklar , yemekler nasıl bakalım ."
Aramızda geçen yemek muhabbetinden sonra ne yemem gerektiğine onlar karar vermişlerdi . Herkesin mutluluğu ile bende uzun zaman sonra gerçekten kendimi mutlu hissediyordum .
" Hocam , bir yüzünüz açılmış . Bir canlı gözüküyorsunuz ."
Mary'nin söylediğine karşı gülümsemiştim . Hala böyle ince sözlere utanır ve kızarırdım. Eskiden alışırsın derlerdi ama ne bir alıştığım vardı ne de kızartmayı bıraktığım ." Teşekkür ederim Mary . Sende her zaman olduğu gibi çok tatlısın ."
Mary de utanırken yanındaki Poly konuşmuştu .
" Yani hocam bende sizin gibi boylu poslu , kaslı ve de gözlerinden bile yakışıklı olduğu anlaşılan bir beyefendi ile olsam . Benim de yüzüm gözüm açılırdı ."
Dedikleri kulağımda yankılanırken yüzünü incelemiştim . Kesinlikle saflığından ve doğruluğundan yapılan bir hareket olduğu belliydi . Yüz ifadesinde bunları söylerken hiçbir art niyet göstergesi yoktu ama yine de konuya karşı şaşkınlığımı giderememiştim .
Mary şaşkınlığımı görüp onu dürterken dediğinin daha yeni farkına varırcasına gözlerini büyütmüş ve bana dönmüştü .
" Çok özür dilerim hocam . Gerçekten o anlamda demek istememiştim . Zaten oda kartı olduğu için eşiniz falandır diye düşünmüştüm . Hiçbir art niyetim yoktu hocam gerçekten özür dilerim ."
Kafamı sallayarak onu onaylamış ve sorun olmadığını belirtmiştim . Sessizliğe kendime adamayı da karar vermiştim . Sessizlik içinde benim hakkımda konuştukları daha çok duyuluyor . Daha fark ediliyordu .
Herkesin kafasında Jeongguk ile evli olup olmadığım ile alakalı soruları vardı . Evet evliydim . Ama nasıl ?
Bunu ben bile bilmiyordum .
Mary sessizce kafasını bana yaklaştırmıştı .
" Hocam hakkınızda söylenenler için bir şey demeyecek misiniz ?"
" Ne diyebilirim Mary ? İnsanların özel hayatı bu . İstediklerini yapabilirler . İstersem evlenirim istersem evlenmem . Bu onları ilgilendiren bir şey değil ki . Bu yüzden açıklama yapmaya ya da bir şey demeye ihtiyacım yok ."
Söylediklerimi kafasıyla onaylamış ve önüne dönmüştü .
Omzuma değen parmaklar ile irkildiğimde arkamı dönmüştüm direkt olarak .
" Alex , korkuttun bir daha yapma lütfen ."
Gülerek beni onaylamış ve konuşmaya başlamıştı .
" Tamamdır Rebecca. Hakkında bazı laflar dönüyor , merak ettim . Gerçekten evli misin ?"
Artık sıkılmıştım bu sorudan . Gerçekleri birileri öğrenmeli miydi bilmiyordum bile .
" Hayır ."
" Evet ."
Benim sesime aykırı olarak gelen Jeongguk'un sesi ile ona dönmüştüm . Aynı zamanda Alex de dönmüştü .
Anlamadığım hayatımda iki üç laf ettiğim biri nasıl en önemli anlarıma da denk gelirdi ? Alex anlamamış gözlerle baktı bize .
"Anlamadım şimdi ."
" Evliyiz biz Rebecca ile ve bir yılımızı çoktan doldurduk tamam mı ? Uzaklaş buradan şimdi ."
Sanırsam bütün masa Jeongguk'un İngilizce konuşmasını dinliyordu . Bütün herkes aklındaki soruların cevaplarını almıştı
Kolumdan tuttuğu gibi beni kendine çekerek söylendi .
" Nereye kaçtın hemen öyle ? Seninle birlikte uyanmak istiyordum ."
" Öğrencilerin yanına inmek zorundaydım . Onlardan ben sorumluyum ."
Durgun bir biçimde cevap verirken iç çekmişti . Maskesi dolayısıyla dudak hareketlerini fark edemiyordum . Bu bana sıkıntı yaratırken aynı şekilde bende iç çektim .
" Ne zamana kadar mesafeli olacaksın bana karşı Jung ?"
" Sana mesafeli miyim ?" Diyerek tek kaşımı kaldırmıştım .
Biraz öncesinde yaşananlar hala aklımdayken ona karşı mesafeli miydim ?
Ben onu hala kabullenmek isterken bundan kaçan ben miydim ? Yoksa bir şeyleri anlatmayan o muydu ?
O bana kendini açtığında koşarak ona gelecek olan ben mi suçluydum ?
Hala beni başkası görüp anlatmayan eşim mi suçluydu ?
" Öyle demek istemediğimi biliyorsun Jung . Seni sadece o şekilde görmediğimi de biliyorsun . Kalbim senin sevgin ile çırpınırken neden bana karşı hala bir adım geridesin ?"
" Bana ispatla Jeon . Hayatımdaki yerini ispatla . Hala benden saklın var değil mi ?"
Gözlerini benden kaçırıp yerlere indirmişti .
" Söyleyemiyor musun Jeon ?"
Biraz daha bekledim cevap vermesi için ama bir cevap gelmiyordu bana .
" Pekala Jeon . Bir süre yalnız kalmalıyım ."
Arkama bakmadan gitmiştim yanından . Ben ona anlatabilecek kadar güveniyorken onun bana anlatmamasının sebebi neydi ?
Erkek olması mıydı ? Erkek olmak neyi değiştirirdi ki .
Duygu duyguydu işte .
Ne bir cinsiyeti vardı ne de bir ayrımı .
Neden bana güvenmiyordun Jeon Jeongguk ? Bana güvenmemen için sana ne yapmış olabilirim ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARRY ME ? ( Düzenleniyor )
Fanfic" Sen benim eşimsin!" yükselen sesine cevap yetiştirmek dışında hiçbir tepki vermemiştim . " Yanlış düşünüyorsun Jeon Jeongguk . Benim senin eşin olmayı ne zaman bıraktığımı en iyi sen biliyorsun ." hafifçe gülerek devam ettim konuşmama . " Kandırm...