1. Bölüm : ''Yine mi onu kesiyorsun? ''

320 10 3
                                    

Selam sevgili okuyucularım :-)  İlk hikayem olduğu için kötü olabilir ama umarım beğenirsiniz... Yazım hataları varsa şimdiden özür diliyorum. Keyifli okumalar :-)

Yine sıkıcı bir matematik dersine girmiştik. Her zamanki gibi dersten tek kelime anlamadan tahtadaki saçma problemleri defterime geçiriyordum. Ah bu ders neden bu kadar zor olmak zorunda?

Tahtadakileri defterime geçirdiğimde , hocanın

soruyu çözmemiz için bıraktığı beş dakikalık zamanda cam kenarında oturmanın faydasından yararlanıp dışarıyı izlemeye başladım.

Geçen arabaları, otobüsleri içimden 'Ne olur beni de alında kurtarın şurdan'  diyerek izlerken gözüm beden dersindeki öğrencilere kaydı. Bir sürede onları izledim.

Tam kafamı çevirecektim ki Çağlar'ı gördüm. Onu görünce yine içimde kelebekler uçuştu. Ben, sınıftakilerin deyişiyle ' bayan duygusuz' neden onu her gördüğümde, hayatında ilk defa lunapark görmüş küçük bir çocuk gibi kendimden geçiyorum?

Ah, ama kendinden geçmemek mümkün mü? Sarı saçları nasıl da parlıyor güneşte... Gözlerinin bu kadar uzaktan bile neşeyle parıldadığını görebiliyorum.

Ben yine onu izleyerek kendimden geçmişken Emre'nin kolumu dürtmesiyle kendime geldim. Ben 'Ne var?' der gibi sinirle ona bakarken, ''Hoca'' dedi.

Bir anda derste olduğumuzu hatırladım, içimden derse lanetler yağdırırken hocaya baktım o da sinirle bana bakıyordu. Neyseki bir şey demeden tahtaya döndü.

Hoca soruyu anlatmaya, ben de oflaya puflaya tahtadakileri defterime geçirmeye kaldığım yerden devam ettim. Sonunda ders bitti. Ben de hemen bahçeye çıkıp oradaki bankalardan birine oturdum.Çağlar hala basketbol oynuyordu. Gülümseyerek onu izlemeye başladım.

Ben yine dalıp gitmişken birisinin '' Yine mi şu çocuğu kesiyorsun?'' demesiyle bir kez daha hayal dünyasından gerçek dünyaya geçiş yaptım.

Kafamı çevirdiğimde Emre sırıtmış, elindeki kek ve meyve suyuyla benim gerçek dünyaya dönmemi bekliyordu. Elindekileri alıp biraz sinirli görünmeye çalışarak '' Otursana'' dedim.Yüzündeki sırıtış daha da yayıldı ve '' Ah çok afedersiniz, bayan duygusuz güzelimizin hayallerini böldüm galiba.'' dedi.

Ay bu çocuk beni öldürecek. Her zaman aynı şeyi yapıyor. Tam ben Çağlar'ı izleyip hayal kurmaya başladığımda, beni dürtükleyip hayalimin içine ediyor; ama bunun iyi yanlarıda yok değil... Örneğin bugün matematik dersinde beni kurtardığı gibi. Eminim biraz daha dışarıyı izleseydim, eminim hoca beni bir güzel rezil ederdi.

''Neden sürekli onu kesiyorsun?'' ve bir kez daha Emre'nin sesiyle kendime gelişim...

''Ben kimseyi kesmiyorum bir kere.''

''Tabi canım, sen kimseyi kesmiyorsun. İki saattir Çağlar'ı dikizleyende benim zaten.''

Beni iyice sinir etti yine. Of neden bu dünyada hiç rahat yok? Ona kötü bakışlarımdan birini atarak ayağa kalktım. Tam gidecekken kolumdan çekerek tekrar aynı şekilde oturmamı sağladı.

Ben tam sinirle ona kızacakken benden hızlı davranıp konuşmaya başladı: '' Rana hemen kızma. Sadece sana takılıyorum. Hem en iyi arkadaşlar birbirleriyle hep böyle şakalaşmazlar mı?''

Nedense Emre'nin benim üzerimde sakinleştirici etkisi var. Yine öyle oldu.

Onaylarcasına kafamı salladığımda o da devam etti : ''Bak, her türlü sıkıntını benimle paylaşabilirsin. Ben her zaman senin yanındayım.'' dedi ve biraz bekledi. Derin bir nefes aldı. Tam devam edecekken gözünden tuhaf bir öfke pırıltısı geçti buna bir anlam veremesemde, herhalde bana öyle geldi diye düşünerek onu dinlemeye devam ettim. ''Rana, eğer Çağlar'ı seviyorsan gidip düzgünce onunla konuş. Böyle yaparak sadece kendine eziyet ediyorsun ve üzülüyorsun. Ben de seni böyle gördükçe çok üzülüyorum ve sinirleniyorum.''

Nefretin BedeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin