8.Bölüm : " Hadi gidelim bebeğim "

112 3 2
                                    

Selam sevgili okuyucularım... Umarım hikayemi okurken zevk alıyorsunuzdur... Bu hikayeyi yazarken desteklerini esirgemeyen biricik arkadaşlarım Hatçe'ye, Eleman'a , Nihal'e ve Elif'e kucak dolusu sevgilerimi iletiyorum. İyi ki varsınız... Ve tabiki Aslıcağızımı çok öpüyorum ve unutma gidince Ömek yazan bir arkadaşın olmayacak :-) :-) :-)  Neyse çok konuştum iyi okumalar... :-) :-) :-)

Rana

Hastane kokusu...

Uyanalı çok olmamıştı. Başım çatlarcasına ağrıyordu ve tüm kemiklerimde sızlıyordu. Yavaşça doğrulmaya çalıştığımda güçlü bir el beni geri yatırdı. Emre.

"Hey nereye?"

"Ne zamandır buradayız?"

"Iım, yaklaşık altı saattir."

"Of, ne çok uyumuşum ya!"

"Ya, uyuyan güzelide geçtin." Emre'nin bu sözü üzerine hafifçe gülümsedim. O da bana içimi ısıtan bir gülücük gönderdi.

Kısa bir sessizlik olduktan sonra Emre konuşmaya başladı :

"Şey, Rana ben... Ben çok özür dilerim. O kadar üzüleceğini tahmin edemedim. Yani ben öyle pat diye söylediğim için..."

"Senin bir suçun yok Emre. Kendini suçlayıp da boş yere üzülme."

"Ama eğer ben..."

"Emre."

"Neyse ya. Iım, bir şeyler içer misin ben bir limonata alacağımda." dedi konuyu değiştirmek için.

"Bir düşünelim... Imm, sanırım bir vişne suyu fena olmazdı. Ayrıca yanına zeytinli poğaça da alabilirsin. Fena olmaz yani."

"Peki uyuyan güzel sen nasıl istersen." dedi ve küçük bir çocuk gibi koşarak dışarı çıktı.

Ah, Emre hayatında yaşadığın onca soruna rağmen nasıl bu kadar pozitif olmayı başardığını hâla anlamıyorum. Ben en ufak bir şeyde hemen çöküveriyorum, surat sallıyorum ya da bugünkü gibi sinir krizi geçiriyorum. Neden böyle olduğumu bende bilmiyorum ama yaşadığım olayları birine anlatınca 'Yuh bu kadar büyütme, abartma...' gibi tepkiler verip bu kadar ufak olaylar karşısında bu kadar yıpranmama şaşırıyorlar. Ama ne yapayım ben de böyleyim işte... Ayrıca Çağlar benim hassas noktalarımdan birisi. Onu benden başka biriyle hayal ettikçe - ki bu kişi benim en sinir olduğum kızlardan biri olursa- içimde bir şeyler kopuyor.

Hayır bir dakika. Çağlar, Sıla ! Hemen, hemen uyarmalıyım Çağlar'ı. Eğer çıkmaya başlarlarsa ve ben de gidip Çağlar'a Sıla'dan uzak dur desem beni yanlış anlar ve işler hepten sarpa sarar. Of bir an önce şu lanet hastaneden çıkmalıyım. Böyle düşünürken bir yandan da kolundaki serumdan kurtulup doğrulmaya çalışıyordum ki kapının aniden açılmasıyla irkildim.

Kafamı kaldırmadan çıkardığım serum iğnesini tekrar eski haline getirmeye çalışırken bir yandanda laf yetiştirmeye çalışıyordum :

"Aa, Emre geldin mi ben de tam..."

"Kaçmaya mı çalışıyordun?" Bir dakika bu ses, iyi de bu Emre'nin sesi değil ki... Bu ses... Bu... Yiğit !?

Nefretin BedeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin