Beğenmeniz dileğiyle... Keyifli okumalar :-)
''Rana , Rana hadi kalk kızım. Okula geç kalacaksın.'' Annem bir yandan yavaşça saçımı okşarken bir yandan da beni uyandırmaya çalışıyordu. Gözümü çaktırmadan hafifçe araladığımda annemin endişeli bir yüzle bana baktığını gördüm. Eh endişeli olması normal... Dün eve gelince hiçbir şey demeden direk odama çıkmış, uyumadığım halde uyuyor gibi yapıp yemeğe bile inmemiştim.
Bir ara ablam gelip : '' Hey sarı çıyan hadi kalk daha seninle görülecek bir hesabımız var.'' deyip beni kaldırmaya çalışsada hiç ses çıkarmayıp yatmaya devam etmiştim.
Ablamdan sonra birkaç kez annemde gelmişti ama o da bir sonuç alamamıştı.Bir süre sonra beni kendi halime bıraksalarda endişelendiklerini anlamak zor değildi.
Bu kadar basit bir olayda bu kadar büyütülecek ne var diyebilirsiniz. Haksız da sayılmazsınız aslında... Tamam itiraf etsem iyi olacak. Dışardan her ne kadar duygusuz, soğukkanlı, belki biraz da psikopat gibi görünsemde öyle değilim aslında... Bu sadece kendimi güçlü göstermek için ördüğüm bir duvar, taktığım bir maske... Ama gerçekten işe yarıyor, insanlar farketmiyor çoğu zaman gerçekte ne düşündüğümü, nasıl hissettiğimi... Bazen ben bile şaşıyorum kendime nasıl böyle ayakta durabildiğime ; ama tabi bu duygusuzlukta bir yere kadar sürüyor... Geceleri kaç kere ağlayıp sabaha kadar ıslak yastıkla uyumak zorunda kaldığımı hatırlamıyorum... İşte gerçekte böyle hassasım tabi konu Çağlar olunca daha da hassas oluyorum...
Aklıma Çağlar'ın o kanlar içindeki yüzü gelince içim yine burkuldu. Gözüme yaşların birikmeye başladığını fark ettiğimde. 'Kendine gel Rana her şey yolunda' dedikten sonra yavaşça gözümü açıp yatakta doğruldum.
Annem endişeli bir sesle ''Kızım dün iyi görünmüyordun. Çok endişelendik. Hasta falan mısın? Şimdi nasılsın?'' diye soruları art arda sıralarken, ben geçiştirmek için : '' İyiyim anne bir şey yok. Dün biraz yorulmuşum sadece.'' dedim.
Annem pekte inanmdığını gösteren gözlerle beni süzdükten sonra '' Eh iyi o zaman. Hadi hazırlanda aşağı in. Kahvaltı hazır.'' deyip odadan çıktı.
Ben de fazla oyalanmadan hazırlanıp aşağı indim. Kahvaltımı yaptıktan sonra hala bana endişeli gözlerle bakan anneme bir kez daha endişelenmemesini, iyi olduğumu söyleyip yanağına sulu bir öpücük kondurdum.
Emre'ye soracaklarımı kafamda tasarlarken evden çıkıp okulun yolunu tutmuştum çoktan...
Sınıfa girdiğimde Emre'yi yine aynı pozisyonda uyurken buldum.Yanına gittiğimde bir yandan onu dürterken bir yandan da bıkkın bir sesle : '' Of Emre hiç değişmeyeceksin değil mi?'' diyerek onu kaldırmaya çalışıyordum.
Sonunda kafasını kaldırmayı başarıp boğuk bir sesle : '' Ya Rana bir kere de şu güzellik uykumu bölme...'' dediğinde hafifçe kıkırdadım. Sabahları o kadar komik oluyor ki...
Emre uyanmak için tuhaf tuhaf hareketler yaparken gülme isteğimi bastırıp konuşmaya başladım :
'' Emre sence de bana anlatman gereken bir şey yok mu?''
'' Ne gibi?''
''Ne gibisi mi var Emre? Dünkü olaydan bahsediyorsun tabiki.''
" Hangi olay?''
'' Salak ayağına yatma Emre. Hangi olay olduğunu gayet iyi biliyorsun. Çantaları alıp geldikten sonra bir tuhaf davranıyordun, içerde biri sana bir şey mi dedi? Neden bana Çağlar'dan uzak dur dedin? Eve dönerken neden korkmuş gibi davaranıyordun? Neler oluyor? ...'' diye soruları arka arkaya sıralarken o da yüzünde şaşkın bir ifadeyle :
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefretin Bedeli
RomanceBüyük bir nefret ve alınması gereken bir intikam... İntikam için oynanan iğrenç oyunlar... Oyunlardan habersiz masum bir kız... Oyunu kazanan kim olacak ?