26.Bölüm : "Pazartesi yüksek bir not alabilirsin."

50 3 1
                                    

Uzun bir aradan sonra tekrar merhabaaaa :-)  Beklettiğim için üzgünüm ama ancak vakit bulabildim. Yazım hataları varsa affola ... Kocaman öpüldünüz :-). Keyifli okumalar:-) :-) :-)

Eve bir hırsız edasıyla girdim adeta.  Bir yandan hızlanan nefesimi düzene sokmaya çalışırken bir yandanda bizimkilerin nerede olduğunu çözmeye çalışıyordum.

"Kızım!" Babamın sesiyle olduğum yere çivilendim. Duymazlıktan gelip odama çıksam, daha çok kızdırmaktan başka bir işe yaramaz. En iyisi paşa paşa yanlarına gidip sorguya girmek.

"Efendim baba?" dedim cılız bir sesle.

"Artık anlatmaya başla istersen kızım."

"Anlatılacak bir şey yok ki baba." dedim düşündüğümden daha da cılız çıkan bir sesle. Babam :

"Beni sinir etmeden konuşacak mısın?" diye gürlediğinde en yakın koltuğa çöküp tırnaklarımla oynamaya başladım. Sessizlik çökmüştü salona ve bu sessizliğin her saniyesinde babamın sinirlerinin arttığını biliyordum. Bu yüzden kısık bir sesle konuşmaya başladım.

"Hocayla tartıştık biraz. O yüzden öğle arasından sonra eve geldim. Kendimi kötü hissediyordum birazda."

"Neden tartıştınız hocayla?"

"Önemli bir şey değil."

"Sorumu ikiletme." Babamın sesi gittikçe yükselirken, benim gerginliğimde babamın sesiyle orantılı olarak artıyordu.

"Ben bir an dalmıştım. Hoca da tam o anda soru sordu. Ben cevaplayamayınca da kızdı işte."

"İyi yapmış. Biz seni dalıp gitmen için mi okula gönderiyoruz?"

"Baba, herkese olan bir şey, bir anlık..."

"Seneye üniversite sınavına gireceksin. Böyle devam et kızım aferin. Ondan sonra görürsün kimin kime dalacağını." Babam artık bağırıyordu. Bense oturduğum koltukla bütünleşmiş göz yaşlarımı tutmaya çalışıyordum. Bu kadar büyütülecek ne vardı ki?

"Akşam nereye gittin peki?"

"Ça...Çağlar çok rahatsızlanmış, onun evine gitmiştim." Ben babamın gürlemesini beklerken, duyduğum tek şey odada yankılanan alkış sesi oldu. Alkışlamayı kesince konuşmaya başladı babam. Bu sefer gayet sakindi sesi.

"Artık seni uyarmayacağım kızım. Gelecek senin geleceğin. İster çalış ister çalışma. Ben sana elimden geldiği kadar imkan sundum ve sunuyorumda. Bunu değerlendirmek senin elinde. Yalnız şunuda söyleyim, notların düşerde sınıfta falan kalacak olursan bir daha okul yüzü göremezsin." dedi ve bir şey demeden salondan çıkıp gitti. Babamın ardından bakarken içimi sıkan düşüncelere dalmıştım.

Hep böyle oluyordu. Okulda bir anlık dalayım, notlarım düşsün ya da hoca hakkımda kötü bir yoruma bulunsun; sürekli aynı şeyleri işitirdim. Yok okuldan alırız, yok ilerde açlıktan ölürsün, ablan hiç böyle değildi, bu gidişle uyduruk bir üniversiteyi bile kazanamayacaksın... Ve bunun gibi nice sözler...

Bana bunları söyleyip zaten diplerde sürünen öz güvenimi iyice sarsmak yerine biraz destek olsalardı belki çok daha başarılı olabilirdim. Ama bu sefer iş inada binmişti. Ablamınkinden kat kat daha güzel olan bir üniversiteye gidecek, ve çok güzel bir işe gidecektim.

Kafamda düşüncelerle odama çıktım ve kapıyı sinirle kapattım. Şu an bana iyi gelecek tek şey Çağlar'ın sesiydi sanırım. Umarım açar diye fısıldarken çoktan telefonumu alıp 'bay umut'a' basmıştım.

Nefretin BedeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin