Selaaamm :-) :-) :-) Umarım beğeniyorsunuzdur hikayemi... Fikirlerinizi benimle paylaşırsanız sevinirim :-) :-) :-) Keyifli okumalar :-) :-) :-)
Çağlar'ın sözleri kulaklarımda yankılanıyordu. Bu gerçek olabilir miydi?
"Bu...bu nasıl..."
"Ben, üzgünüm kardelen. Biliyorum, biz arkadaşız ama gerçekten sana böyle davranmak artık çekilmez oluyor."
"Çağlar ben..."
"Üzgünüm artık arkadaşın olamayacağım."
"Hayır, lütfen. Sen olmadan dayanamam." diye fısıldadığımda gözyaşlarım artık sağanak şeklinde akıyordu.
"Kardelen, gerçekten üzgünüm."
"Çağlar beni bırakamazsın çünkü, çünkü... Bende seninle, aynı duyguları paylaşıyorum." Artık sadece benim değil Çağlar'ında gözyaşları sağanak halini almıştı. Bir süre daha öyle durduktan sonra Çağlar geri çekildi ve bir yandan burnunu çekerken bir yandanda gözünü siliyordu. Tıpkı yere düşmüşte annesine acıyor diye dizini gösteren küçük bir çocuğa benziyordu. Ah, her hali çok tatlı...
"Bu halimi kimseye söylememe tamam mı kardelen?"
"Tamam." dedim gülerek. Yine beni gülümsetmeyi başarmıştı.
"Şey kardelen, beni bugün biriyle tanıştıracaktın ya..."
"Evet, neden?"
"Onu iptal etsekte, geçen gün buluştuğumuz parka gitsek olur mu?"
"Niye ki?" ben böyle dedikten sonra yüzünde muzip bir gülümseme takınarak devam etti :
"Sürpriz!" dedi ve göz kırparak uzaklaştı. Bende tam yavaş adımlarla sınıfıma yönelmiştim ki, birden Yiğit karşıma çıkıverdi ve sertçe kolumu tutup çekiştirmeye başladı.
"Yiğit kolumu bırakır mısın, canım yanıyor." ben böyle deyince durdu ve kolumu bıraktı. Ben kolumu tuttuğu yeri ovuştururken o da sinirle gürledi :
"Rana sen ne yaptığını sanıyorsun?"
"Sana karşıma çıkma demiştim."
"Rana bana cevap ver Çağlar'la o halde ne konuşuyordunuz?" Demek alınlarımız birbirine dayalıyken bizi görmüştü. Aman banane görürse görsün dedim kendi kendime ve soğuk bir sesle cevap verdim :
"Sanane"
"Rana çıldırtman beni ve ne konuştuğunuzu söyle."
"Benden hoşladığını söyledi ve bende ondan hoşlandığımı söyledim. Rahatladın mı?" dedim ve tam arkama dönüp gidecekken beni kendine çekti ve Çağlar'ın yaptığı gibi alınlarımızı birbirine dayadı. Benim onu ittirme çabalarıma aldırmadan fısıltı şeklinde konuşmaya başladı :
"O böyle yapınca kalbin hızla çarpmaya başladı değil mi?"
İlk başta bir bir şey demedim ama sonra"Evet." dedim bende fısıltıyla.
"Tıpkı böyle atıyordu kalbin değil mi?" dedi ve elimi tutup kalbinin üstüne koydu. Kalbi cidden benim kalbim Çağlar'ın yanındayken nasıl çarpıyorsa öyle çarpıyordu.
"Evet." diyebildim sadece.
"Hâlâ bana inanmıyor musun? Bu konuda ciddi olduğuma inanmıyor musun?" Aslında haklıydı. Eğer beni sevmeseydi kalbi böyle atmazdı herhalde. Ama bu onun katil olduğu gerçeğini değiştirmezdi. Eğer duyguları değişirse Banada Sıla'ya yaptığının aynısını yapabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefretin Bedeli
RomanceBüyük bir nefret ve alınması gereken bir intikam... İntikam için oynanan iğrenç oyunlar... Oyunlardan habersiz masum bir kız... Oyunu kazanan kim olacak ?