10.Bölüm : " Sıla... SEN BiTTiN! "

113 3 1
                                    

Bu bölümü beni sürekli destekleyen ve yazmam için bana güç veren sevgili arkadaşım Nihal'e hediye ediyorum... Keyifli okumalar...  :-) :-) :-)

Çağlar (Perşembe sabah)

"Çağlar kaç kandırıyorlar seni!"

Of yine lanet olası aynı kabus. Kaç gündür uyutmuyor beni. Sürekli aynı şey. Yiğit ve Sıla beraber geliyor, Yiğit bıçağı boğazıma dayıyor daha sonra Rana gelip bana kaç diyor. Bir türlü anlam veremedim. Tamam Yiğit'in beni boğazlaması normal ama Sıla ve Rana'nın neden orada olduklarına bir türlü anlam veremiyorum... 

Sıla'ya sordum saçma bir rüya işte dedi ve geçiştirdi. Yiğit'e zaten soramam. Geriye tek seçenek Rana kalıyor ama o da duyduğuma göre rahatsızmış ve evde yatıyormuş. Acaba evine mi gitsem? İyide evini bilmiyorum ki... Nasıl öğrenebilirim evini? Ah tabi ya onun sürekli takıldığı bir çocuk vardı hatta Yiğit'le de iyi anlaşıyorlardı. Neydi adı çocuğun, neydi, neydi? Emre. Evet hatırladım Emre'ydi adı. Okula gidince ona sorarım Rana'nın evini.

Bir yandan bunları düşünürken bir yandan da çoktan hazırlanıp okula doğru yola çıkmıştım. Bir an önce okula varmak istiyordum bu yüzden Halil abi'ye -şoförümüz- hızlı gitmesini söyleyip kulaklığı kulağıma taktım ve dışarıyı seyretmeye başladım.

Okula vardığımda hemen Emre'yi buldum. En başta söylemek istemedi ama en sonunda ısrarlarıma dayanamayıp verdi adresi. Yüzümde zafer gülümsemesiyle Sıla'yı aradı gözlerim ama sınıfta yoktu. Neyse bir sonraki teneffüs gelip konuşurum deyip tam dışarı çıkacaktım ki Sıla içeri girdi. Mutlulukla yanına gittim ve elinden çekip koridorun sessiz bir köşesine götürdüm. Sıla'yı gerçekten seviyordum. Uzun bir zaman herkesten nefret etmiş ve kimsye güvenmemiştim ama Sıla farklıydı. Ona güveniyordum...

Bir süre Sıla'yla konuştuk. Zil çalıncada yanağına küçük bir öpücük kondurdum ve sınıfın yolunu tuttum.

Rana (Perşembe akşam saat on bir civarı)

Kapıyı açtığımda Çağlar tüm yakışıklılığıyla karşımda duruyordu. Kalbimse yerinden çıkacakmış gibi çarpıyor sesi kulaklarıma kadar geliyordu. Bir süre şaşkın şaşkın Çağlar'a baktımsada kendimden beklemediğim bir çabuklukla kendimi toparladım ve konuşmaya başladım :

"Ça... Çağlar? Se...senin ne işin var burada?"

"Şey, Rana öncelikle seni bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim. İnan seninle acil konuşmam gerekmeseydi yarın gelirdim ama inan bir gün değil bir dakika daha bekleyemem. Lütfen konuşmamız lazım." O tam cümlesini bitirmişti ki annem yanımda beliriverdi.

"Kim geldi kızım?"

"Iı, şey okuldan bir arkadaşım anne adı Çağlar." benden sonrada Çağlar konuşmaya başladı :

"Kusura bakmayın bu saatte rahatsız ettim. Ama Rana'nın rahatsız olduğunu duyduğumda il dışındaydım. Ankara'ya varınca eve bile gitmeden direk buraya geldim.  Rana benim çok değerli bir arkadaşım, onun için çok endişelendim o yüzden sabahı bekleyemedim. Tekrar özür dilerim verdiğim rahatsızlıktan dolayı."

"Yok evladım, senin bu ince düşüncen için biz teşekkür ederiz esas. Ah, sen ayakta kaldın buyur içeri geç."

"Sağolun efendim." dedi Çağlar ve beraber salona geçtik. Bir süre Çağlar annemle konuştu. Daha sonra annem yapması gereken birkaç işi olduğunu söyleyerek salondan çıktı ve bizi baş başa bıraktı. Bir süre sessiz kaldıktan sonra, bu sinir bozucu sessizliği bozup konuşmaya karar verdim.

Nefretin BedeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin