24.Bölüm : " Ben bir bağımlıyım, sende benim uyuşturucum... "

53 3 1
                                    

Selaaaam :-) :-)  Yorum ve oylarınızı bekliyorum :-)  Keyifli okumalar :-)  Kocaman öpüldünüz :-) :-) :-)

Çağlar

Zar zor eve geldiğimde ağrılarım iyice artmıştı. Güçlükle evin kapısına uzandım ve zili çaldım. Bana bir ömür gibi gelen birkaç dakika sonra kapıyı açtı Zehra annem. Benim halimi görünce gülümsemesi solup bakışlarına korku dolu ifadeler yerleşirken ağzından bir çığlık kaçtı.

"Aman Allah'ım! Çağlar bu halin ne!" Bu sırada annemde kapıda belirmiş, bana endişeli bakışlarını dikerken konuşmaya başlamıştı.

"Çağlar oğlum bu halin ne? Tüm gece neredeydin?" Cevap vermek yerine eve girmek için adımımı atmıştımki bir anda gözlerim kararıverdi. En son hatırladığım şey Zehra annenin kollarına yığılışım oldu.

Gözümü açtığımda yatağımda yüzüstü yatıyordum. Zehra annemse kızarık gözlerle bana bakıyordu. Yine benim yüzümden ağlamıştı. Lanet olsun, bana annemden daha çok ilgi gösteren bu eşiz kadının ağlamasına dayanamıyorum.

"Zehra anne... yine ağlattım... seni." derken doğrulmaya çalışıyordum. Zehra annem bunu fark edince çatallaşmış ama otoriter olmaya çalıştığı sesiyle :

"Yat yatağına bakayım, iyice iyileşene kadar bir milim kıpırdamayacaksın. Anlaşıldı mı?" dedi. Bir yandan gülümserken bir yandanda eski pozisyonumu almıştım.

"Tamam sultanım, sen nasıl istersen."

"Aferin, biraz söz dinle. Şu haline bak, dünden beri gözüme uyku girmedi. Biliyordum böyle olacağını. Ya seni öldürselerdi." derken çoktan gözleri dolmuştu Zehra annemin.

"Sultanım, özür dilerim. Küçük bir yanlış anlaşılma oldu sadece. Seni üzdüğüm ve endişelendirdiğim için gerçekten çok üzgünüm." Dedim bende üzgün gözlerle. Zehra annem ne kadar kızgın, kırgın olsa da bu bakışlarıma dayanamazdı. Yine öyle oldu. Yanıma gelip yanağımı okşamaya başladı.

"Neyse boşver, olan olmuş artık. Ama bir daha böyle şeyler yapma tamam mı paşam?" dediğinde kafamı onaylarcasına salladım.

"Ağrıların azaldı mı biraz?" Tekrar onaylarcasına salladım kafamı. Gerçekten daha iyi hissediyordum. Ama zaman kavramını tamamen yitirmiştim.

"Saat kaç?" diye sordum usulca.

"Yediye geliyor paşam. Neden sordun?"

"Merak ettim. Şey, Zehra anne..."

"Acıktın mı paşam? Sana hemen bir şeyler getireyim." diye sözümü kesince gülümseyerek :

"Yok Zehra anne, sadece biraz uyumak istiyorum diyecektim. Aç değilim." Aslında açtım. Tüm gün tek lokma yememiştim ama şu an hiçbir şey yemek istemiyordu canım.

"Tamam paşam. Eğer bir şey istersen sakın ayağa kalkma, bana seslen. Tamam mı?"

"Tamam Zehra annem. Hakkını ödeyemem... Şey, Zehra anne... Su getirebilir misin?"

"Hemen paşam." dedi ve hızla odadan çıktı. Kısa bir süre sonrada bir elinde sürahi bir elinde de bardakla döndü.  Bardağa suyu doldurduktan sonra sürahiyi ve bardağı komodinin üstüne koydu ve doğrulmam için bana yardım ettikten sonra suyu uzattı.

Suyumu içtikten sonra yine yüzüstü uzandım yatağa. Böyle yatmayı hiç sevmesemde, sırtım biraz daha düzelene kadar dayanacaktık artık...

"Teşekkür ederim Zehra annem."

"Ne demek paşam, yeterki sen iyi ol. Hadi ben çıkayımda iyice dinlen." dedi ve şakağıma bir öpücük kondurup dışarı çıktı. Ne yaparsam yapayım, Zehra annemin hakkını ödeyemezdim, ve o da benim pisliğin teki olduğumu bilmiyordu. İnsanları kandırmanın verdiği sıkıntı, içimi kaplarken sıkıntıyla bir nefes verdim. Bu yaptığım ihanetti belki ama babamın kanıda yerde kalmamalıydı...

Nefretin BedeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin