Truva Atı

347 39 60
                                    


''Strangers in the night, two lonely people
We were strangers in the night .''

Truva Atı

           

''Tayland'ın sınır ülkelerinden olan Endonezya'da 23 öğrenci HIV2 virüsü şüphesiyle hastaneye kaldırıldı sayın seyirciler. Hükümet yetkilileri henüz bir açıklama yapmadı fakat elimizdeki bilgilere göre hastalık şüphesi taşıyan gençlerin hepsinin aynı yatılı okulda okuyan erkek öğrenciler olması bir kez daha aklımıza ''Gerçekten HIV2 eş cinslerin cinsel birleşimi ile mi bulaşıyor sorusunu getirdi.'' Bu ve bunun gibi tüm soruların cevabı için yarın saat 19.00'da muhabirlerimizin özel haberini kaçırmayın.''

Sehun elinde viskisini yavaş yavaş yudumlarken bir yandan da akşam haberlerinin tekrarını dinliyordu. Şehrin biraz dışındaki sakin otele giriş yapıp odasına yerleştikten sonra üzerinden sadece gömleğini çıkarıp, siyah kot pantolonu ve siyah atletiyle otelin en alt katındaki bara inmişti. Başını kaldırmış spiker kadının son sözlerini dinlerken arkasında yemek yiyen adamlardan bir tanesi ''İbneler sonunda belalarını buldular işte!'' diye coşkuyla bağırdı. Sehun göz ucuyla arkasındaki kırklı yaşlarındaki göbekli adama bakarken onunla beraber bar tezgâhının önündeki sandalyelerde, ondan dört sandalye uzakta oturan otuzlarında alımlı bir kadın, ''Bunun eşcinsellerle ne ilgili var be adam?'' diye cevap verdi.  Adamın söylediği cümleden sonra duyulan onaylama nidası, kadının cevabından sonra gelmemişti. Adam da kadının arkasından onay belirten sesler duymadığı için sandalyesinde gerinip daha gür bir sesle ''Hastalananların hepsi ibne!'' diye bağırdı. Bordo takımı üzerine tam oturmuş alımlı kadın, bu duyduğuyla güzel yüzünü ekşitti ve ufak sandalyesinde arkasını dönüp adama bakarak ''Hastalananlar daha çocuk!'' diyerek cevap verdi adama. Adam birasını yudumlarken gevrek gevrek gülüp ''Ne derseniz deyin güzel bayan, onların cezasını Tanrı veriyor işte!'' dedi. Topluluğun çoğunluğundan yine bir gülme sesi geldi. Sehun, bardan çıktıktan sonra odasına geçmeden önce bu adamı takip edip sakin bir sokakta döverse daha huzurlu bir uyku çekebileceğine kanaat getirip, adamın çirkin yüzüne daha fazla bakmaya katlanamayarak tekrar tezgâha doğru döndü. Dönerken de bordo takım elbiseli kadına elindeki kadehi ben fikrinizde yalnız değilsiniz der gibi dostane bir tavırla kaldırdı. Adamın sözlerine öfkelenen kadın, Sehun'a küçük bir gülümseme gönderip hesabı ödedi ve kalkıp barın çıkışına yöneldi. Kapının önünde kırmızı saçlı ve siyah ipek gömlekli genç ve güzel bir oğlan görünce, yaşadığı bu olayın üzerine hala kendi kimliğini savunan bir insan görmek onu mutlu etmişçesine güzel çocuğa baş selamı verip kapıdan çıktı ve geceye karıştı.       

İpek gömlekli çocuk bar tezgâhına doğru ilerledi ve kendisine öfkeli bakışlarla bakan içerideki birkaç adamı umursamayıp hala açık olan haber kanalını işaret ederek barmene seslendi. ''Bu keyifsiz haberleri dinlemek yerine daha güzel şeyler dinlesek olmaz mı? Mesela Frank Sinatra?'' Cümlesini bitirip barmene keyiflice güldü ve kısa olan boyuyla biraz zorlanarak bar taburesine oturdu, sonra da gerinip vücuduna oranla büyük olan kalçalarını tabureye iyice oturttu ve gömleğini düzeltti. Tüm bu seremoni bittikten sonra barmene Sehun'un içkisinin aynısından istediğini işaret edip, omzuyla yanı başına oturduğu Sehun'un çıplak kolunu dürttü ve ''Frank Sinatra'nın en çok hangi şarkısını seversin, Sehun?'' diyerek konuşmayı başlatan taraf oldu. Sehun bir yanındaki kırmızı saçlı kısa boylu çocuğa baktı, sonra da barmene bakıp ''Strangers in The Night.'' diye kısa bir cevap verdi. Barmen bunu bekliyormuş gibi başını sallayıp müzik çalardan istenilen şarkıyı açtı, Frank Sinatra'nın karizmatik sesi tüm barı doldurdu.

Baekhyun yanındaki çocuğa tamamen dönüp, dizlerini onun üst baldırlarına yaslayacak kadar yaklaştı. -Beklettiğim için özür dilerim, Sehun. Sehun sorun yok dercesine ufakça başını sallayıp ''Baekhyun'du değil mi?'' dedi, o sırada bakışları kendi üst bacaklarına değen minik dizlerdeydi. O yanındaki adamın ne kadar küçük yapılı olduğunu düşünürken, cevaben küçük bir onay mırıltısı altı.

Arayıp Bulmak Neyi Değiştirir?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin