Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
''Böyledir bizim çingenelerimiz
Acıyla şarkı söylediğinde
Seni darmadağın eder.''
Minseok üzerindeki beyaz gömleğin yakalarını ve küçük düğmelerini tekrar düzeltip gerginlikle titreyen ellerini direksiyonun üzerine koydu sıkıca. Asfalt yol ilk kez bu kadar kutsal bir amaca hzimet ediyormuşçasına akıp gidiyorken beyaz arabanın altında, Jongin Minseok'un yanındaki koltukta rahatsızca kıpırdanıp ''Çok parfüm sıktın ya.'' diye söyleniyordu. Minseok genç adamın bu dediğine güldü, ''Çiçeğe kokum sinsin istiyorum.'' dedi, bu dediği ile dalga geçeceklerini bilmesine rağmen, kucağındaki arabayı kullanmasını zorlaştırsa da bırakmadığı çiçeğin baş vermiş meyvelerini okşayarak. Nitekim de öyle oldu. Arabada ona eşlik eden Tao ve Jongin onun bu dediğine dakikalarca güldüler. Bir yerden sonra bu gülüşlere Minseok da katıldı. Gerginliği, içindeki mutluluğun önüne geçmiyordu. Bu gerginliğin onu tetikte tutacağını düşünüp, kendini uyanık tutmak istiyordu ama bir yandan da çocuk gibi mutluydu, önünü arkasını düşünmediği bir mutluluk.
-Jackson biliyor değil mi gittiğimizi, diye sordu Jongin, yüzündeki gülümseme esnemeye dönüşmüştü yavaşça, Minseok o sırada şehrin merkezinden, tiyatronun olduğu büyük meydana bağlanan uzun iki taraflı caddenin başından girmişti, kalabalık arabaların olduğu yola girince başına şapkasını ve maskesini taktı. Bir yandan da saati kontrol ediyordu gözleri, bu caddeye girmiş olmaları, beş dakika yirmi saniyelik bir yolu kaldığını gösteriyordu bir yandan da. Tabi herhangi bir trafik sıkışıklığı yoksa ki yoktu, Minseok bunu biliyordu. Bugün trafik lambaları en fazla otuz altı saat yanacaktı, tüm şehirde, bunu yapmak Minseok'un yarım gecesini almıştı ama her şeyin muntazam ilerlemesini istiyordu, çünkü artık başlamışlardı. Daha fazla dikkatli olmaları gerekiyordu.
Jongdae'nin de artık dikkatli olması gerektiğini bilmesi gerekiyordu.
Aklına gelenlerle elini bir anlık kaşlarına götürdü, sonra kendi kendine endişelenmemesi gerektiğini telkin edip, başını ona çevirmeden Jongin'in sorduğu soruyu ''Evet.'' diye yanıtladı, arkasından Tao ''Dün sabah birbirlerini boğazladılar ya bunu için.'' diye detay verdi Jongin'e. ''Duymadın mı?'' Jongin aklına tekrar uykusu olduğu gelince esneyerek ''Yok, uyuyordum.'' dedi.
