Arzuladığın İnsan ve Dünyanın Geri Kalanı Arasındaki Farklar

310 35 64
                                    

''Ey sabahın rüzgarı, yavaşça es ve geç Benim tarafımdan sevgiliye doğru Söyle o vefasız ya're,bu biçare aşığın halini Her sokakta, mahallede, her erkeğe ve her kadına söyle Bahar bulutları gibi çaresizce geçtiğimde İki mücevher yağdıran gözümden inci dökerim deniz kabuğu gibi.''


Arzuladığın İnsan ve Dünyanın Geri Kalanı Arasındaki Farklar

Adliyeden elinde çirkin ve pembe bir dosyayla çıkmıştı Jongdae, aslında dosyaya çirkinlik katan ölü eti rengindeki soluk pembeliği değildi, içinde yazan birkaç cümlenin onun hayatı üzerinde geri dönülmez etkiler bırakacağını biliyor olmasıydı. Sözleşmeyi imzalayıp, polise ve avukatlara durumu bildirdikten sonra boşanma işlemlerinin tamamlanması sadece iki hafta sürmüştü. İmzalar atılmıştı, şartlar konuşulmuştu ki zaten Minseok'un avukatı sıfatıyla gelen o avel çocuk onun hiçbir şartı olmadığını söylemişti, eh Jongdae'nin de pek bir şartı yoktu, iki taraf zaten bir süredir ayrı konutlarda hayatlarını sürdürüyorlardı ve boşanmak konusunda hem fikirlerdi yani evlilik bağları temelden sarsılmış. (Jongdae'nin kalbini en çok bu kelime öbeği acıtmıştı.) Dolayısıyla iki üç kağıt işleminden daha uzun sürmemişti bu beş buçuk yıllık evliliğin bitmesi. Jongdae adliyenin merdivenlerinden yanında Kyungsoo ile inerken aslında içinden dosyayı bir tarafa, bedenini bir tarafa bırakıp feryat figan ağlamak geliyordu fakat hayat onun yakasını bırakmıyordu ki kendini bir kaldırım köşesine bırakıp insanların onun üzerine basıp geçmesini beklesin, yapacak tonla işi vardı. Diğer yanındaki avukat ona evlerin tapuları ve sözleşmeler hakkında bir şeyler geveliyordu ama Jongdae onu dinlemiyordu çünkü Minseok ile eser miktarda muhasebe bilgisi edindiği için ne yapması gerektiğini biliyordu. Kyungsoo avukatın cümlesini böldüğünü umursamadan ''Çimenlerin arkasında gazeteciler var.'' dedi, Jongdae olumlu anlamda başını sallayınca da ''Birkaç tane var ama sen hastaneye kaldırıldığında ordu gibilerdi.'' diye cümlesine devam etti. Jongdae ona dudaklarının kenarında eğreti bir gülüşle ''İdol olsaydım kesin orduyla gelirlerdi ama ben sadece tiyatrocuyum, bana bu bile fazla.'' diyerek arkadaşına döndü ama onların cümlesinin bitmesinin akabinde avukat tekrar konuşmaya başlayınca Kyungsoo ona doğru ''İyi ki şuan burada gazeteciler var, ne kadar şanslısın, senin ağzına iki tane çakamıyorum.'' diye tısladı. Genç çocuk eliyle gözlüklerini düzeltip karşı atağa geçecekti ama Jongdae ona teşekkür edip, kendisi ne yapması gerektiğini bildiğini söyledi ve onu ödemesinin yapılması için şirkete gönderdi. ''Gerçekten aptal bir çocukla uğraşmak için enerjin var mı Kyungsoo?'' dedi arkadaşına dönüp sitemle, şuan çevresinde hiçbir şey gereksiz ses ya da hareket ibaresinde bulunsun istemiyordu, çünkü işlerini bir an önce halledip dul olmanın dayanılmaz hafifliğinin tadını çıkarmak istiyordu, koltuk kenarlarına vura vura ağlayarak. Kyungsoo da ağzının içinde birkaç homurtu çıkarıp adliyenin önünden bir taksi çevirdi, ikili kısaca sarılıp vedalaştılar çünkü Kyungsoo hastaneye gidecekti Jongdae ise bankaya, taksinin kapısını açan Kyungsoo içeri oturmadan önce Jongdae'ye son bir kez döndü. ''Kırlentleri ben gelmeden parçalama.''

Jongdae bankaya elinde bir dolu belgeyle girdiğinde, ev sahibi ve diğer adamlarla konuşmayı yeni bitirmişti, sözleşmelerin bugünkü ödemeden itibaren güncellenmesi konusunda anlaşmışlardı bu yüzden ödemeyi gün içerisinde yapması gerekiyordu, sıra bekleyen insanları aşıp koridordan ileriye doğru yürüdü ve siyah el çantasından hesap cüzdanını çıkarıp önceden randevulaştığı banka görevlisinin odasına girdi. Genç çocuğun bilgisayar üzerinde sisteme giriş yapmasını beklerken bir yandan da kendisinden hemen sonra gelen kahvesini içiyordu, genç ve kumral çocuk Jongdae'ye işlem yapacakları hesabın baht hesabı mı dolar hesabı mı olduğunu sorunca Jongdae ona baht hesabı olduğunu söyledi. Çocuk bilgisayar ekranından başını kaldırıp Jongdae'ye baktı. ''Sözleşmeler dolar üzerinden yapılmış, dolar hesabınız var mı? Çünkü kira bedellerini bahta çevirince 156milyon gibi bir rakam çıkıyor, onu buradan çekip dolara dönüştürmeniz uzun sürebilir.'' Küçük bir ayrıntı. Jongdae başını yana eğip ''Şirket hesabımız var, dolar üzerinden.'' diyerek sesli düşündü. Şirketin asıl gelir ve giderlerinin döndüğü hesapların hepsinde Jongdae'nin de kullanma yetkisi vardı, şirketin ortağı olduğu için ama kendi kendine cüzdan yanımda değil, diye mırıldandı. Dolar hesaplarını genelde büyük harcamalar için kullanırlardı ve hesap bilgilerini hatırlamıyordu bile ama sonra bugün yanında külçe gibi taşıdığı et rengi dosyanın içinde bunların hepsinin birer kopyası olduğunu hatırladı. Hızlıca dosyadan bu bankaya ait olan dolar hesabının bilgilerini çıkardı, üzerinde işlem yapmaya yetkili olduğuna dair şirket mührü ve imzalar da vardı. Genç görevli eline aldığı hesapta işlem yapmak için bilgileri girdi ama birkaç dakika sonra Jongdae kahvesinin en son yudumunu içerken onu çok şaşırtacak bir şey söyledi.

Arayıp Bulmak Neyi Değiştirir?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin