Ruh halinizi, okumaya başladığınız tarih ve saatle beraber bu pasaja bırakınız. Keyifli okumalar ballar :')
8.BÖLÜM: "Solmayan Gül& Gül Güzeli"
3.GÖZ
-1.Sahne: "Erkekler..."
Kilidi kırık demir kapıyı ayağıyla itekledi ve kaldırıma çıkar çıkmaz kucağından indirdi Eva'yı Rüzgar. Kız, söylediği şeyi yeni idrak etmiş gibi kıpkırmızı kesilirken, genç adam telefonundan Aden'i aradı.
-Aden, güzelim neredesiniz?" Genç kız, belediyenin spor aletlerinde takılan Tutku'ya kısa bir an bakıp, Eceyle beraber tahterevallide keyif yapmaya devam etti.
-Çoğu pazar günü gibi, sahilde. Devrim ağabeylerin oteline yakınız." Rüzgar, önden yürürken, onu takip etti Eva.
-Tamam. Oradasınız değil mi bir süre daha?" Aden, bacaklarıyla zemine basıp kısa bir an tahterevalliyi durdururken gözlerini kıstı şüpheyle.
-Evet. En kötü Blue Cafe'ye geçeriz. Neden ki?" Kısa bir an yanında sessizce yürüyüp, gözlerini yoldan ayırmayan kıza baktı genç adam.
-Hiç. Tamam görüşürüz, dikkat edin kendinize. Bir şeye ihtiyacın olursa, ara Lina'm." telefonu kapattığında, beraber sokağı dönmüşlerdi ki onlara el sallayan kadınlarla beraber, eliyle alnını ovaladı Rüzgar. "Ben aklımdan çıkarmıştım sizi..." diye mırıldandı kızın duyabileceği kısıklıkta.
Telefonundan Ediz'e, Gülten ve Nurten teyzelere gelmesi için mesaj atarken saniyesinde en yakın arkadaşından geleceğine dair onay mesajı aldı.
-Gıııı, ne galakaldın ya ordaa?!? Geeel sen geeel...Bakıvee böreğim taaaazecik oldu mu sana?? Çiçeeek, gel gınalı guzuum uyma sen o serseriye...Hem dudağına n'oldu seniin??" ikisi beraber yolun karşısına geçip, zemin kattaki balkonun önüne gelirken Eva Nurten'in açtığı dış kapıdan eve girse de, Rüzgar demirlerin üzerinden balkona atladı. Elinin tersiyle, dudağının kenarındaki kanı sildi.
-Serseri mi oldum şimdi? Yere düştüm, boşver dudağımı." Dedi kafasına çarpıp deli gibi sallanan çamaşır ipini, eliyle sabitlemeye çalışırken. Gülten, kıkırdayıp çocuğu süzdü.
-Öyle ossun bakeem...Kessin nazara geldin nazara... Amaaan, pek de bi gaymaksın sen... Soya çekim bunlaa gız Nurten, bunun bubası anası da böylen...Hele bi üçüzü var idi neydi adıı...Tuntun muydu Tantan mıydı?" Eva Çiçek, istemeden kıkırdarken içeriden bağırdı Nurten.
-Tuna, kıı Tuna!" Gülten, kıstığı gözlerini kocaman açıp elini şaklattı.
-Hah, iyi dedin! Tuna! Eva, bir gör gız gör bir yürüsün na şurda kaldırım boyu... Gözleri çıkasıca! Yeminlen bi elaları var, öteki sokaklardan gızçeler geliyolla görmeye..." Rüzgar, Evayla beraber yerdeki minderlerden birine çökerken, kadın da diz ağrısıdan dolayı karşılarındaki küçük tabureye sığdırdı ultra geniş kalçalarını.
-Yook yook...." derken balkona geldi elindeki tepsiyle Nurten Hanım. Rüzgar'a sevdiği gibi tavşan kanı çay verirken, Eva'ya açık çayı uzattı ve tepsideki ikramları koydu önlerine. "Ben Rüzgar'ımı kimseciklere değişmeem...Bu boy, bu endaam, zeka, yakışıklılık, baklavalaa, incelik, karizma, yeminlen Burak Özçivi midir nedir, gelse gıçımı dönüp yürümezsem bana da Nurten demesinlee...Bakıve bakıve şu kömür gibin gözlere, pamuk gibi tene..."
İçinden birkaç nazar duası okuyup, çayını içen genç adama üfledi ve tükürdü. "Maşallah sene! Allah, ayağına taş değdirmessinn güzel oğlanım. 40 yıl önce tanışsa idik, yeminlen gapardım seni, o deyyusu alır mıydım? Almazdııım..." yine eski kocasından lafı açarken, Rüzgar gülümsedi çaprazında oturan kadına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uçsuz Bucaksız (THB-2)
Teen FictionBabasının ve annesinin yaşadığı aşkı sadece o döneme ait kılınmış, gerçeğe dönen bir masal gibi gören Rüzgar, aynı hislerin kendisinde vuku bulduğunu anladığı zaman 17 yaşındadır. Farklılıkları hep seven, tüm genç kızlarda gizemiyle merak ve yakışık...