•32.BÖLÜM• "Hoş geldin"

6K 690 233
                                    

UÇSUZ BUCAKSIZ
32.BÖLÜM: "HOŞ GELDİN"💫

3.GÖZ

Yazın kavurucu sıcakları, Türkiye'yi evi bellemişken, pasparlak gökyüzünde parlayan güneş, geçmişle görülecek hesabın yaşanacağı günde, tüm ihtişamıyla bulutlara ve umutlara tutunmuştu.

Artık bu dünya üzerinde Dimitri Vadim Pavlov isminde birisi olmayalı, bayağı zaman geçmişti. O ölüm haberinin mutsuz ettiği tek bir insan yoktu. Daha duyulduğu anda herkesi büyük bir rahata kavuşturmuştu. Ve beraberinde bambaşka opsiyonları getirmişti.

Bir aile için, eve geri dönüş müjdesi gibi.

İyileşmek için ayrılan sürenin bitmesi için bir teşvik gibi.

Doğma ihtimali olan mutluluklara davetiye gibi. Bir ölüm. Bu kadar mutluluk getirebilir miydi? Getirmişti.

O masmavi örtünün üzerinde, bir uçak inişe hazırlanmak üzereydi.

Damla, tırnaklarını yemek için eli ağzına doğru uzanan kıza engel olurken, kaşlarını çattı. Normalde Eva'da bugüne kadar hiç görmediği bir hareketti ama artık bu Rüzgar Devran nasıl bir faktörse, kız bir haftadır uyuyamama derecesinde panik olmuştu!

Şimdi İstanbul havalimanına iniyorlardı, aile üyeleri oldukça keyifli ve heyecanlıydı, hatta Petek'in Sarp'a gökyüzünü bile ne kadar özlediğini, adamın "Aynı gökyüzü." cevabına rağmen omuz silkip camdan sırıtarak dışarıyı izlemesini görmüştü ikili. Damla, beraber oturduğu Eva'nın tüm bu gerginliğini ailesinin bile atamayacağını anlayınca kızı oyalamaya çalışmıştı.

Sonuçta gelmesindeki, Petekle Sarp'ın özellikle dünya tatlısı aileden kızları için 2 haftalık izin almasındaki neden, Eva'nın İstanbul'a döndüğü ilk haftasında yabancılaşması, gergin olma ihtimaliydi. Ki şimdi Damla görüyordu ki, çok haklılardı.

-Damla, geldik." Uçağın tekerleri yere sürtünürken, kemerini açan Alp oflayarak gerindi. Kulaklıkla müzik dinleyen Arda'yı dirseğiyle hiç de kibar olmayan bir şekilde dürterken, başını soldan Eva'ya doğru uzattı.

-Endişeli sesin yüzünden verimli uyuyamadım sarı." Kızın yeşilleri kendisine özür diler gibi çevrilince koltuğuna geri yaslandı ve bıkmış gibi nefes verdi. "Köpek yavrusu bakışlarınız sizi bir gün kurtarmayacak."

-Siz dediği kim?" Damla üzerine alınıp alınmaması gerektiğini bilmediği için bunu sorarken, oradaki "siz"den kastını anlaması uzun sürmedi.

-Sal bi yaa!" Arda, kulaklığını çıkaran ağabeyine çemkirirken, uçaktaki herkes kemerlerini hostes tarafından söylenen cümle üzerine açıp, tepelerindeki bölmede duran çantalarını almaya koyuldu.

-İt indik. Klip çevirmiyoruz, kalk." İstanbul'a gelse de huysuzluğu her zamanki gibi formunda olan bir Alp vardı. Gerçi çok acıkmıştı ve bölük pörçük uykusundan geç uyandığı için kahvaltıyı da kaçırmıştı ama olsundu.

Petekle Sarp'ın heyecanlı konuşmalarına, Alple Arda'nın yapmayı planladıkları birkaç aktiviteye uçaktan indiklerinde tebessüm etse de elleri buz kesmişti Eva'nın, sıcaktan terleyen vücuduna rağmen.

Uçsuz Bucaksız (THB-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin