Babasının ve annesinin yaşadığı aşkı sadece o döneme ait kılınmış, gerçeğe dönen bir masal gibi gören Rüzgar, aynı hislerin kendisinde vuku bulduğunu anladığı zaman 17 yaşındadır. Farklılıkları hep seven, tüm genç kızlarda gizemiyle merak ve yakışık...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
FİNAL BÖLÜMÜNE ÖZEL, BOL BOL YILDIZLAMAYI VE BİR DÜNYA YORUM BIRAKMAYI UNUTMAYIN.
Redndyellow, gururla sunar...
3.GÖZ Reva'nın bara gelen adamlardan birini anlatışına kıkırdamaktan kendini alamadı Çiçek. Gerçi ablasının, onun için hikayeyi "anlatmaya uygun" küfürsüz ve edepli bir hale soktuğuna emindi, ama yine de çok komikti.
Onlar birlikte atıştırmalık şeyler hazırlarken, diğer kızlar yola yeni çıkmış, geliyorlardı. Önündeki sandviç tabağını tezgahta kaydırarak, diğer ekmeği çıkardı ve dikkatlice kesti Reva.
Eva, onu dikkatle izliyordu. Pek yemek yapan bir imaj çizmemişti gözünde, sandviç de yemek sayılmazdı belki, ama o kadar güzel hazırlıyordu ki kantindeki incecik salam ve kaşardan oluşan soğuk sandviçlerden daha farklıydı kesinlikle.
-Fırındaki patateslere baksana ablacım." Çalışırken bunu kıza bakmadan söylediğinde, ister istemez salak salak sırıttı Çiçek. O görmediği halde kafasını sallayarak duvara gömülü fırının yanına giderken, patateslerin durumuna baktı.
-Pişmişler." Köşeden fırın eldivenini almıştı ki, Reva elindeki bıçağı bir kenara bırakıp hızla yanına geldi. Kızın elindeki eldiveni kaparken, vücudunu da onun önüne getirmişti.
-Çekil şuradan, yanarsın şimdi." Sarışın söz dinleyerek bir adım gerilerken, ablası patates kasesini çıkardı ve arkasında duran kıza dikkat ederek tezgahın üstüne koydu. Yaptıkları suffleyi de fırına yollarken, kapağı tek eliyle ittirerek kapattı ve Eva'ya döndüğünde fırın eldiveni çıkarıp bir köşeye attı. "Evet. Neredeyse tamam. Sen içecekleri çıkar bakalım." Annesinden görev almış bir çocuk edasıyla başını sallayıp buzdolabına yürüyen Eva'ya, çaktırmadan dudak kıvırdı ablası.
Normalde evine hangi misafir gelirse gelsin, bir şeyler hazırlamaya asla çalışmazdı. Canı isterse yapardı, Tutku kaç kere kendisine geldiğinde pizza söyleyip koltuklara yayılmışlar ya da makarnayla geçiştirmişlerdi.
Ama içinde bir dürtü bunu kız kardeşi için yapmasına neden oluyordu. Sanki onun ablası olmak her açıdan sorumluluk getirmiş gibiydi.
Mesela kızın gelecek hafta sınıfında, son seneleri olduğu için kısır günü tadında parti verileceğini öğrenmişti ve herkesin yerken ağlayacağı kadar güzel çikolatalı kurabiyeler yapacaktı.