•14.BÖLÜM• "REVA"

10.9K 839 194
                                    


Okumaya başladığınız tarih/saat/ruh halinizi bu pasaja bırakınız.

14.BÖLÜM: "Reva" (Flashback)

3.GÖZ (Rüzgar, 12 yaşında.)

-Bırak..." alnından birkaç damla ter daha süzülürken, parmakları arasındaki çarşafı sıktı Reva. "Bırak...Bırakın beni..." kapının önünde duran Rüzgar'ın eli havada kaldı. "Bırak...Git...DOKUNMA!!" Kızın inlemeleri çığlık boyutuna ulaşırken, kapıyı çalmadan içeri girdi. Yatakta kıvranan kızın başına gidip, elini tuttuğunda Reva da gözlerini açmıştı. Dehşetle açılan yeşil gözleri odağını bulmak için saf saf gezindi hızla.

-Reva...Sakin ol, buradayım." Dedi Rüzgar derin bir nefes çekmeden hemen önce. Çim yeşili gözler, önce odanın tavanında gezindi sonra da Rüzgar'a kaydı. İlk başta o şaşkınlık silindi, sonra yerini çok büyük bir acı ve hüzün kapladı.

2 haftadır.

Yaklaşık 2 haftadır bu yalıda kalıyordu. Tecavüze uğradığı gün, annesinin de intihar ettiğini öğrenmişti.

Dediklerine göre iş adamlarından birinin silahını belinden çekip, barın ortasında beynini patlatacak bir kurşunu kafasına saplamıştı. Arkasında bıraktığı kızı düşünmeden...

Acı. Gözlerini her kapattığında, sanki zihninde sürekli vizyona giren bir film gibiydi. Sonu hep acıklı biten, üzücü bir film.

-Günaydın." Tek kaşını kaldırarak kendisini inceleyerek konuşan Rüzgar'ın bakışlarından rahatsız olarak yutkundu ve yerinde doğruldu. Boğazındaki kuruluğu gidermek için tekrar yutkunurken kendine su uzatan eldeki bardağı kabul etti. "Kahvaltını yine odanda mı yiyeceksin?" Pek kimseyle konuşmuyordu.

Birkaç kez inmişti salona ama onda da çılgınlar gibi çığlık atan ve gülen Adenle karşılaşınca vazgeçmişti. Herkesin neşesi, doğru olmadığı halde, gözüne fazla geliyordu. Sanki kendisi bir daha hayatı boyu mutlu olamayacakmış gibiydi ve insanlar gülümsedikçe, kendinden çalınan tebessümler onlara pay edilmiş gibi hissediyordu.

-Sanırım..." kapı bu sefer tıklatıldığında, elini Rüzgar'ın elinden çekti, içindeki suyu içtiği bardağı komodine koydu ve kapıdan içeri kafasını sokan Elvin'e döndü.

-Reva, güzelim, hava çok güzel. Hadi aşağı in, beraber kahvaltı yapalım." Kadının bakışları o kadar sıcaktı ki, ona olumsuz bir cevap vermeye içi elvermedi Reva'nın.

-Tamam Elvin abla." Yataktan kalkarken Rüzgar da çömeldiği yerden kalkmış, sessizce odadan çıkmıştı. Reva, banyoda yine aynaya bakmadan giyindikten sonra, yüzünü yıkayıp kuruladı.

Odaya geçtiğinde, hala Elvin'in orada olduğunu görünce bir an duraksasa da sessizliğini korumuştu.

-Saçlarını örmemi ister misin?" Bunu da reddetmedi, çünkü o sofrada yabani ve insanları mutsuz eden bir kız olarak oturmak istemiyordu. Varlığı hep rahatsız ediciydi zaten.

Her zaman öyle olmuştu. Büyük bir fazlalıktı.

-Çok güzel saçların var. Sanki kimsenin tutturamadığı o boya tonu gibi, sapsarı." Aynaya arkasını dönerek oturmuştu. Saçlarını okşayarak, toplayan kadın çok garibine gitti. Ama sevmiyordu artık saçlarını, hiçbir telini sevmiyordu.

İğreniyordu. Nefret ediyor, hepsini parmaklarıyla koparmak istiyordu.

-Boyatacağım." Dedi aniden verdiği kararı sesli söyleyerek. "Siyaha." Elvin, yüzünün asılmaması için ekstra bir çaba sarfetti.

Uçsuz Bucaksız (THB-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin