3.GÖZ
13.BÖLÜM: "Eva Çiçek: Kayıp Güzel"
Sahne-1: "Geçmişimiz"
Genç kız, sevinçten delirmek üzere olduğunu hissediyordu. Mahkeme kararı, Eva'nın ailesinin Petek ve Sarp Aksoy olmasına karar vermişti. Ve Sarp'ın ısrarı üzerine genç kız artık Eva Çiçek Aksoydu.
Mahkemenin üzerinden üç gün geçmişti ve bu süreçte yeni eve alışmaya çalışmış, Petek'in kendisine bahçeden verdiği özel bölüme istediği gibi ekilen güllerin büyümesine sevinmişti Eva. Şimdi güllerini sularken, ellerinde eldivenle çiçekleriyle ilgilenen kıza seslendi kadın.
-ÇİÇEEEEKKK! LİMONATA İÇER MİSİN HAYATIIM?!" Kafasını Petek'e çevirdi genç kız.
-OLUR MAMİ!!!!" Telefonla konuşan Kıvanç Alp, Çiçek'e el salladı ve kızdan da aynı karşılığı aldıktan sonra, bahçede dolanarak konuşmaya devam etti. Elindeki sulama kabını kenara koyarken eliyle nazikçe henüz tamamen açmamış küçük boy bitkilerin yeşil kabuğunu okşadı kız.
-Çok seviyorum sizi, hemen açın olur mu?" Petek, çiçeklerin söylenenleri duyabildiğini söylemişti ve onları kendince bu şekilde motive ediyordu genç kız. Kaba eğileceği sırada önüne düşen bir gölgeyle kaşları çatıldı ve kafasını hafifçe yukarı kaldırdı.
Üvey babasıydı.
Çığlık atmak için ağzını açtığı esnada, burnuna kapatılan bez yüzünden konuşamadı, nefes alamadı ve bilinci yavaşça kapandı. Elindeki limonata bardağıyla gelen kadın, evinin önünden hareket eden araba sesiyle bahçedeki boşluğa kaşları çatılı baktı.
-ALP!! Eva yukarı mı çıktı?" Dedi bahçede telefonla konuşan oğluna bağırarak. Genç adam, telefonu birkaç saniye göğsüne kapatırken kafasını sağa sola salladı.
-Hayır anne, geçmedi buradan..." elini kalbine koyan kadın hızla eve girdi. Elindeki bardağın içindeki limonatanın yarısı, titreyen eli yüzünden dökülmüştü. Kalbi hızla çarparken, kızın odasına girdi.
-ÇİÇEEEEK! ÇİÇEK ORADA MISIN?" Cevap alamadı.
Yoktu.
Bunu fark ettiği an, elindeki bardak düştü ve gözleri karardı.
-Petek!" Kolunu tutan kocası bir yerine cam batmasın diye kadını belinden kavrarken, eliyle Sarp'a tutundu kadın. Gökyüzü gibi masmavi gözleri, buğulanmıştı.
-Sarp...Kızımızı kaçırdılar..."
O sırada bir arabanın içinde, saçına dokunan pis ellerden habersiz uyuyordu Çiçek. Uzun bir yolun yarısında tam havaalanına geldikleri sırada sıçrayarak uyandığında bileklerini oynatmaya çalıştı ve bağlı olduğunu fark etti. Karşı koltuğunda oturan Halil ve Cevdet Ağayla yerinde korkuyla sıçrarken, adam onun gözlerinin güzelliğini, vücudunu inceliyordu.
-Bırakın beni! Bırak!" Onu zaptetmek isteyen Halil'e tekmeyi geçirince, üvey babasının yanındaki yaşlı adam kahkaha attı.
-Asi çiçeek..." dedi değişik şivesiyle. Yaşı altmışlardaydı belki de. İğrenerek yüzünü buruşturdu genç kız, ona elinin tersiyle dokunmak isteyen adamdan kaçarak. Onun,Halil'in kendisini sattığı ağa olduğunu hatırlamıştı.
-İğrençsin! Dedem yaşındasın be şerefsiz!!!" Yüzüne uzun zamandan sonra ilk defa tokat yediğinde, sızım sızım sızlayan yanağına patlak dudağı eşlik etti. Saçları yüzünü kapatırken, üvey babasının sesini duydu.
![](https://img.wattpad.com/cover/128565650-288-k774216.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uçsuz Bucaksız (THB-2)
Ficção AdolescenteBabasının ve annesinin yaşadığı aşkı sadece o döneme ait kılınmış, gerçeğe dönen bir masal gibi gören Rüzgar, aynı hislerin kendisinde vuku bulduğunu anladığı zaman 17 yaşındadır. Farklılıkları hep seven, tüm genç kızlarda gizemiyle merak ve yakışık...