•18.BÖLÜM• "Gözaltı"

10.6K 922 270
                                    


Uçsuz Bucaksız 18.BÖLÜM: "GÖZALTI"

Rüzgar Devran'dan

Reva'nın korktuğunu, yanımda temkinli adımlarla yürümesinden, yumruk yaptığı ellerinden, dik tutmaya çalıştığı omuzlarından anladım. Onun korkması hoşuma gitmiyordu, babam ve amcam onu böyle görse büyük ihtimalle azarlardı.

İkimizi burada görseler, kafayı yerlerdi.

Ağır duman altında, taşların çarpması, adamları memnun etmek için kiralanan kadınların çıkardığı sahte kahkahalar birbirine karışırken, omzuma değen elin sahibine döndüm.

-Selam yakışıklı sana eşlik edebilir miyim?"

-Sanmıyorum." Dedim yüzündeki gülümsemeyi mahveden bir ciddiyetle. "Daha güzellerini bulacak kadar param var." Reddedilen bir insanın yapabileceği en kolay şeyi yaparak burun kıvırdı ve başından beri istemiyormuş gibi davrandı.

-Ukala."

Yanına gittiği arkadaşlarına benim hakkımda birkaç şey söylediğini hissetsem de bunu umursamadım. Zihnim, buradaki her detayı kaydederken, mümkün olduğu kadar azını hatırlamak istiyordum. Aklıma Eva'nın yüzünü getirerek yürümeye devam ettiğimde, ne zaman önüme geçtiğini anlamadığım Reva'nın yanına gelmiştim.

-James de katılacak." Dedi bana taktığı sahte isme ben kaşlarımı kaldırdığımda, sevimli bir gülümseme yollayarak. "Ona da yer verin."

-Sahiden mi? Reva, kefil olacak kadar tanımıyorum seni güzelim. Ayrıca bu çömezi neden masamıza alalım?" Babamın barında, onun haberi olmadan gizli çalışıyordu ve bu görev için ilk başta karşımdaki adamla tanışmıştı. Yüzümü ifadesiz tutarak konuşulanlardan bir bok anlamadığım imajını çizdim.

İnsanların bir kısmındaki bu egonun ve aşağılamanın nereden geldiğini anlamak zordu. Bir çamurdan geldiklerini bilmesem -herkes bu gerçeği unutuyordu- onları değerli zannederdim. Kafamın içindekileri sesli dile getirmezdim ve söylediklerim düşündüklerimin milyonda biri dahi değildi.

Ama bunlara kim değerdi? Karşımdaki bu insanın beni anlayabilecek yetisi var mıydı? Şu hemcinsim bile, o kinayeli duruşuyla benim toyluğumu eleştirirken yarım saat dolmadan bana yenileceğini bilse, yine rahat olur muydu?

Burnum düşse yerden almazdım. Bu yüzden Reva bir şeyler anlatmaya çalışırken deri koltuğa oturup, yanıma oturacak adamın koltuğunu da Reva için çektim. Üç adamın da öfkeyle bana baktığını hissederken kartları açmadan önüme çekerek, gözlerimi hepsinde gezdirdim.

-Neden kucağına oturtmuyor?" Dedi karşımdaki adamın kucağında leopar desenli bir elbise giymiş olan kadın. Gözlerim ona çevrilince dilini, büyük dişlerinin üzerinde gezdirmişti. Bu halde olduğu için üzgündüm, elimde olsa hepsini bir arabaya koyup buradan uzaklaşırdım ama yaşadığı hayattan memnun olduklarını Reva'dan öğrendiğimde, her kadının kurtarılmak istemediğini anlamıştım.

-Hoşlanmıyor. Oynarken içki bile almaz." Elinde viski bardağı olan adam, üçüncü eli de kaybetmemek için öğrendiği bu bilgi üzerine bardağını bıraktı. Ona dudak kıvırırken, kartlarda gözlerimi gezdirdim. Masadaki tek yabancı ben olduğum için hepsi bana bakıyordu. Küçük bir oğlan, koşarak masaya geldi ve arkasında onu kovalayan koruma takip ederken masaya vardı.

Uçsuz Bucaksız (THB-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin