Babasının ve annesinin yaşadığı aşkı sadece o döneme ait kılınmış, gerçeğe dönen bir masal gibi gören Rüzgar, aynı hislerin kendisinde vuku bulduğunu anladığı zaman 17 yaşındadır. Farklılıkları hep seven, tüm genç kızlarda gizemiyle merak ve yakışık...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yıldızlamayı, yorumlamayı ve BÖLÜM SONUNU okumayı unutmayın.
3.GÖZ
Rüzgar, motoru okulun kapısına, bekçi kulübesinin hemen yanına sabitlerken, başındaki kaskı yavaşça çıkardı. Telefonun ekranını açtığında on dakika önce gelen iki mesajı görmüştü.
"Eva Çiçek: Son ders matematik zaten."
"Eva Çiçek: Başım çatlıyor 😪"
Duyduğu kıkırtılarla kafasını kaldırırken alt dönemden çoğu kez rastladığı kız grubunun, kendisini kestiğini gördü. Hatta içlerinden bir tanesi göz kırpmıştı. Onlara aldırmadan telefonuna döndü tekrar.
"Rüzgar: Bahçedeyim." Binanın camlarına bakmaya başlamıştı, çünkü Eva cam kenarında oturuyordu ama aradığını keskin bakışlarına rağmen bulamadı. Yavaşça adımları binaya doğru giderken aniden önüne çıkan kızla duraksamak zorunda kalmıştı.
-Rüzgaar, hoşgeldin." Gövdesine sarılan ellere karşılık kızın sırtına hafifçe dokunup, kendini bir süre sonra bariz bir şekilde geri çekti. Yüz yüze bakmışlardı üç sene, kabalık etmezdi ama sarılmak da aşırı içinden gelmediğinden kısa kesmişti. "Hangi rüzgar attı seni buraya mı demeliyim?" Kendi esprisine yine kendisi gülerken, bir kez daha camlara baktı delikanlı.
-Eva. Onun için geldim." Kızı elbette tanıyordu, birkaç kez motorla bırakıldığını da görmüştü hatta. Gözlerinde bariz bir kıskançlık oluşurken, başını salladı.
-Hı. Ne güzel." Rüzgar, onun koluna dostane bir şekilde dokundu.
-Sağ ol. Görüşürüz. Dikkat et kendine." Arkasına bakmadan binaya ilerlerken, bu konuşma aklından uçup gitmişti bile. Yapacağı şey belliydi, sadece ona odaklanmıştı.
Edizle binlerce kez çıktığı merdiveni bu sefer yavaş yavaş kendisi çıkarken, kapalı sınıf kapılarından gelen tanıdık gürültüleri de duyuyordu.
Eva'nın sınıfının önüne geldiğinde, bir saniye duraksadı ve parmaklarını yavaşça kapıya vurdu.
-Girin!" Nöbetçi öğrenci olduğunu sanarak sınıf defterini, başını çevirmeden uzatmıştı Sezai hoca.
Eva ise, cam kenarında değildi.
Çünkü telefonunu adama kaptırmış, en ön sıraya, ondan nefret eder gibi -gibisi fazlaydı, Eva'nın hoşgörüsüydü- davranan bir kızın yanına, oturtulmuştu. Bu yüzden sıranın rahatsız etmeyen küçük bir kısmını kaplıyor, tahtayı not alıyordu.