"Rövanş İstiyorum" -Bölüm 2

1.8K 81 15
                                    

Araz'ın Görüşünden

Sanırım bir süre bilincimi kaybettim,emin değilim fakat tekrar kendime geldiğimde ne kadar uyuduğumu ya da ne zamandır burada olduğumu bilmek istiyordum.Gözlerimi açmaya çalıştım.Bu ilk başta üstesinden gelemeyeceğim bir acıymış gibi gelse de göz kapaklarımın arasından yarım yamalak giren ışığı hissetmemle başarılı olduğumu anladım.Sanki bu anı bekliyormuşçasına telaşlı bir ses duydum:

"Ares!Sana inanamıyorum.Dönmene asla izin vermemeliydim!Şu haline bir bak."

Kafamı çevirmeye gerek duymadım.Olmamasına ihtimal bile vermiyorum,bu kesinlikle annem.Derin bir iç çekişle gözlerimi kapatırken cevap verme ihtiyacı hissetmedim.Haklıydı ama umrumda değildi.Çağrı denen aşağılık herifin yaptığı kural dışıydı!Yarışı kaybedeceğini biliyordu,anlamış olmalıydı.Son turun bitmesine az kalmıştı,onun önüne son bir hamleyle geçip arayı açmaya başladığımı görünce direksiyonu olduğu gibi üstüme kırarak arabama çarpmış ve patlamaya sebep olmuştu.Kurallara göre diskalifiye olması gerekirdi fakat yaptığı bu hamle sonucu kurallara göre oynamadığımızı tahmin ediyorum.Diskalifiye olmasını zerre istemiyorum,hayır.Hatta daha iyi ne biliyor musunuz?Bunu ona ödeteceğim.Elindeki her şeyi,teker teker,donuna kadar alacağım.

Kendime bu sözleri verirken annem hala konuşuyordu,sanırım...yani dinlemedim.Şu kadınların bitmeyen evhamları...

Alya'nın Görüşüründen

O çocuğu ziyarete gitmemin üzerinden iki gün geçmişti.Kendine hala gelmemiş miydi?Bilmiyorum.Hemşirelerden birine bir gelişme olursa araması için telefon numaramı bırakmıştım fakat kadının surat ifadesini görünce,çocuk olimpiyatlara katılacak kadar iyileştiyse bile bana söylemeyeceğini anlamıştım.

Gelenek devam ediyordu.İki haftada bir düzenli olarak Aksoy ailesi-Çağrı'nın ailesi- ve Eryılmaz ailesi -benim ailem- akşam yemeği için İstanbul'un eşsiz güzelliğini seyredebileceğimiz bir restoranta giderdik.Ne harika!Saydam kulaklık diye bir şey çıkarsa almam için en büyük neden.

Kapımın çalınmasıyla zaten bir süredir kaydırmakta olduğum ojeyi iyice bozduğumu fark ettim ve asetonun nerede olduğunu bulmak için yatağın tepesine çıkıp odada kuşbakışı bir arama gerçekleştirirken dışarıdakine gelmesini söyledim.Acaba gelme desem gidecek miydi?

"Alya?İyi misin?" Cansu..Çağrı'nın kardeşi.

"Aseton'u görebiliyorsan evet ama ne olduğu hakkında hiçbir fikrin yoksa,hayır.Şaka yapıyorum.Gel buraya,özledim." Kısa bir sarılma faslından sonra aradığımı buldum ve zafer edasıyla yataktan atlayıp tuvalet masamın üzerinde sayısız saçma şeyin arasından asetonu çekip çıkardım.

 Cansu'yu severdim.Olaylara her zaman tarafsız yaklaşırdı.Mesela Çağrı ile kavga edecek olursak,cevabı belliydi: "Alya her zaman haklıdır."!! Şaka bir yana,kimseyi sıkmak istemezdi,önce çekingen davranıp karşılık aldığında açılan tiplerdendi.Hep sempatik birisi olduğunu düşündüm.'Aramızdan su sızmaz' derecesinde yakın değildik fakat birbirimizin çoğu sorununu veya sırrını bilirdik.

"Sence de bu gece sıvışmalı mıyız?" Ojenin çıkmamış kırıntısını büyük bir hırsla silerken kısa bir süre durdum ve nereden sıvışmamız gerektiğini anlamaya çalıştım:

"Yemekten mi?"

Cansu kısa bir onaylama sesi çıkarınca biraz düşündüm.Daha sonra işime geri döndüğümde lekeyi çoktan çıkarmış olduğunu gördüm ve ojemi tekrar elime alırken sırıtmam sesime yansıdı:

"Fark etmez.Planın var mı?"

"Hayır,yani..bilemiyorum.Belki bir yerlerde takılırız."

"18 yaşı sendromunda mısın?" Cansu bu sözüm karşısında güldü:

Serçe Parmak SözüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin