Çağrı'nın delici bakışlarını üzerimizde bütün ağırlığıyla hissediyordum.
"O kız-" Alya'ya tam deminden beri kafamı kurcalayan şeyi soracaktım ki sözümü kesti:
"Önemi olmayan biri."
Yürürken burnunu çekmesiyle yan gözle ona baktım.Gözünden akan bir damla yaş yere düşüp gecenin karanlığında kayboldu.Ben..ne yapacağımı bilemedim.Sesimi çıkaramadım.Korkaklık belki,adamlığa sığmaz ama..aynı şeyleri benim de milyonlarca kez yaptığım olmuştu.O kızların da sonu böyle mi olmuştu?
Düşüncelerimden sıyrılmak istercesine başımı iki yana salladım ve boşta olan elimle cebimi karıştırdım.Köşelerde kalmış bir mendil bulunca ona uzattım.
"Sen iyi birisin Araz."
"Aslında senin masumluğunun tahmin edemeyeceği kadar kötüyüm.."
Yaşlı gözleri,gözlerimi taradı.Kaşları ilgiyle kalktı.Üzüntüsünü hafiften dağıtıp yerini alan meraka sevindim.Normalde insanların özel hayatıma burunlarını sokması en nefret ettiğim şeydi.Kestirip atardım bunu yaptıkları zaman.Hem konuşmayı hem de onları...Daha sonra pek iletişim kurduğum insan tipi değildi.Soruyu sormasını bekledim.Uzun bir duraklamadan sonra benim konuşmayacağımı anlayınca sordu:
"Sen ne yaptın?"
Omuz silktim:
"Burada anlatmaya başlarsam Çin'e kadar gideriz diye korkuyorum."
"O kadar kötü değilsin."
"Beni tanımıyorsun."
"Kimsenin seni tanımasına izin vermiyorsun."
"Zorundayım."
"Kimsenin sana istediğini yaptıracağını sanmıyorum.Kurallara uyan birisi gibi durmuyorsun."
"Kimsenin istediğini yapmıyorum.Zorunluyum..kendime."
"Peki,belki daha sonra-"
"Daha sonra olmayacak." Sesimin biraz yüksek çıktığını fark edince sustum.Bu kadar tepkiye gerek yoktu.O da bana dönmüştü.Elini çekecekti ki diğer elimi elinin üzerine koydum:
Hayır..Ben..Çok üzgünüm.Hayatımla ilgili konuşmayı sevdiğim pek söylenemez."
Önüne döndü.Bir an cevap vermeyeceğini sandım ki konuştu:
"Orası belli oluyor.Ama kızmazsan asıl merak ettiğim konu hakkında bir açıklama istiyorum."
"Hangi konu?"
"Serçe parmak sözünü nereden biliyorsun?"
"Ah...Eski gelenekler,filmler,arakdaşlar...Bunu her yerden öğrenmen mümkün."
"Ben senin nereden öğrendiğini soruyorum."
Gözlerimi kapadım ve işe yaramayacağını bildiğim halde çocukluğuma inmeye çalıştım.Bunu asla başaramayacaktım.Başıma hücum eden o bilindik ağrıyla karşılaşınca artık bir faydası olmayacağını anladım.
"Ben..ailemden olmalı."
"Çağrı'ya yakınıyordun fakat sanırım sen de kesin konuşmayı sevmiyorsun."
"Hayır..ondan değil.Benim...elimde değil.Hatırlamıyorum."
Kısa bir süreliğine durup yüzümü inceledi.Daha sonra yürümeye devam etti.Sıcak nefesi havayla tezat oluşturup buharlar çıkarırken nemli gözlerini inceledim:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serçe Parmak Sözü
Novela Juvenil"Sana inanmıyorum Ares." "Söz veriyorum." Alışık olduğum o gamzeler yanağında yavaşça belirirken dudakları üste doğru kıvrıldı ve serçe parmağını uzattı: "Serçe parmak sözü mü?" "Serçe parmak sözü." Çocukluğunuzda hiç tutamadığınız sözler verdi...