(Multimedia'da Cansu var)
Araz'ın Görüşünden
Gözlerimi açtım ve yüzümü endişeyle inceleyen surata baktım.Biraz daha zaman geçseydi belki tanımazdım ama şu an kim olduğunu hatırlamıştım.
"Çağrı?"
Yanıma yaklaştı ve eğilip göz hizama geldi:
"Merak etme,tamam mı?İyisin.Evindesin,doktor çağırdım ve iyi olacağını söyledi.Sadece biraz dinlenmen gerekiyormuş.
Başımı hafifçe kaldırmaya çalıştım ama karnımdan bir ağrı bütün vücudumu ikaz edince vazgeçtim.Doktor tavsiyesiyse dinlemek lazımdı,öyle değil mi?Canımın ne kadar acıyacağını umursamayarak sormak için can attığım soruyu dile getirdim:
"Sen...Burada...Ne...Yapıyorsun?"
O anda konuşabilmem bile bana bir mucize gibi gelmişti çünkü acıdan her hücrem isyan ediyordu.Katlanılamayacak seviyeye ulaşınca gözlerimi kapattım ve cevabını bekledim.Yatağım olduğunu düşündüğüm yerin köşesinde hafif bir çökme hissedince Çağrı'nın yatağa oturduğunu düşündüm.Cevap vermekte acele etmedi,sanırım düşünüyordu...ya da cevabı kendi de bilmiyordu.İkinci tahminimin doğru çıkmasına şaşırdım:
"Cevabı ben de bilmiyorum desem?Evde sorunlar oldu ve ben...nereye gideceğimi ne yapacağımı bilemedim."
Başımı sallamayı düşündm ama bunun beni çok zorlayacağını anlayınca hafifçe eğmekle yetindim.Çağrı'nın orada olduğunu belirten tek şey yatağımın köşesinin biraz çökmüş olmasıydı.Bunun dışında...Ne bir nefes sesi vardı ne de hareket.Zor durumdaydı,anlayabiliyordum.Sanırım...
Gözlerimi açtım.Yerde bir yere gözlerini sabitlemiş bakıyordu.Ne düşündüğünü merak ettim ki telefonumun sesi uzaklardan çalmaya başladı.Oturma odasında,en son bıraktığım yerde olmalıydı hala.Çağrı ayağa kalktı:
"Ben getireyim."
Cevap vermedim.Kendimi toparlamaya ihtiyacım vardı.Her anlamda.Sonuçta,Çağrı ile çok iyi dost olduğumuz söylenemezdi,gelmesinin bir amacı var mı merak ediyordum.Kapıyı açıktan sonra bayılmamış olsam öldürmeye geldi sanardım fakat öldürmekten çok iyilik yapmış gibiydi.
Kısa bir süre sonra elindeki telefonla yanıma geldi.Telefonu vermeden önce sesime bıkkınlık katarak konuşmaya çalıştım:
"Aç ve..öldü de."
Telefonu gözlerimin önüne getirdiğinde sordu:
"Emin misin?"
Ekranda 'Alya' yazıyordu.Bir anda içimde heyecan balonu patladı ve acıyı tamamen unutarak telefonu elime aldım:
"Efendim?"
"Araz?Sen ne yaptığını sanıyorsun?Hastaneden kaçmak da ne demek oluyor?"
Demek beni ziyarete gelmişti.Göremeyeceğini bilsem de gülümsedim.Çağrı'nın bakışlarını üzerimde hissedince kendimi toparladım ve cevapladım:
"Sorun yok.Ben iyiyim."
"Ayrıca burada bir kız ağlayıp seninle konuşması gerektiği konusunda ısrar ediyor."
Sustuğunda arka planı tartmaya başladım.Leda'nın sesini duymam çok da zor olmadı.Bu seferki gerçek gibi duruyordu ama daha önce de öyle sandığım çok olmuştu.
"Ben onunla konuşacağımı konuştum."
"Öyle mi?Bana hiçbir açıklama yapmadan onu terk ettiğini söyledi,tıpkı bir zamanlar-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serçe Parmak Sözü
Teen Fiction"Sana inanmıyorum Ares." "Söz veriyorum." Alışık olduğum o gamzeler yanağında yavaşça belirirken dudakları üste doğru kıvrıldı ve serçe parmağını uzattı: "Serçe parmak sözü mü?" "Serçe parmak sözü." Çocukluğunuzda hiç tutamadığınız sözler verdi...