Multimedia'da Çağrı var.Yazım yanlışları varsa şimdiden üzgünüm.Acelem vardı ve kısa sürede yazmak zorunda kaldım.
----
Ares'in Görüşünden
Rüyamda bunu görmeyi beklemiyordum.Alya'yı görebilirdim mesela,çocukluğuma dair beni gülümseten,yeni bir anı olabilirdi.Ama babam...
Ben 7 yaşındayken anne ve babam ayrıldı.Böylece annem beni asıl yurdu olan Yunanistan'a götürdü.Her şeyin başlamasına ve her şeyin bitmesine de neden olan buydu zaten.Alya ile yeni bir hayat böylelikle bitmiş ve yarış hayatım böylelikle başlamıştı.Şimdi sorsalar içinden çıkamayacağım bir soru haline gelebilirdi.İleride aramızda bir şey olursa diye,bu konuları Alya'yla konuşmamaya dair kendime söz verdim.
Her şeye yeniden başlamışken,babamın eksikliği kaldıramayacağım bir yük haline dönüşüyordu.Bazen beni ziyarete gelirdi.Evde değil,dışarıda bir cafede veya herhangi bir sokağın banklarından birinde buluşurduk.Seçtiğimiz yerlerin tenha olması bizim için kriterdi.Çünkü geriye dönmeyeceğini bildiğimiz çok zaman geçmişti ve birbirimizin her kelimesini harfiyen ezberlemek istiyorduk.Babam yokken,sesini unutmaktan korkuyordum.'Ya bu sefer gelmezse?' sorusu beni korkutuyordu.Ama hep geldi.Yine de çocukluğun verdiği heyecan ve merakla,içimde oluşan bu nükteyi yok edemedim.
Bundan yaklaşık 1.5 ay önce ise babamın kalp krizi geçirdiğini öğrenmiştim.Tabii annemin bir nişanlısı olduğunu da.Hastaneye gittiğimde o can sıkıcı,kendini beğenmiş doktor beni küçük bulup diğer yasal velimden veya daha dikkate alınabilecek diğer tanıdıklarımdan birinin olup olmadığını olabildiğince kibar (!) bir halde sormuştu.Olmadığını öğrendiğindeyse babamın durumunun gittikçe iyiye ilerlediğini,sadece birkaç gün ziyaretçi alınamayacağını söylemişti.Belki de ona gerçekten inanmak istediğim için sesimi çıkarmamış ve bana yapmamı söylediği üzere eve gitmiştim.Birkaç gün sonra ise babamın bu sefer Yunanistan'dan geri dönemeyeceği haberini almıştım.Neden Yunanistan'da olduğunu ise daha sonra öğrendim.Annem,babamı o yeni nişanlısı olacak şerefsizi babama açıklayacaktı fakat babam bunca yılın yalnızlığı ve içinde hala anneme beslediği sevgi ile kalp krizi geçirerek nikahlarının kıyılacağını duyamadı.İyi ki duymamıştı.O kadar da kayda değer bir şey değildi çünkü.Yunanistan'a dönmeden önce annemle bu konu hakkında sadece bir defa konulmuştuk ve bana bunları anlatmıştı.Neden böyle saçma bir şey yapmaya ihtiyaç duyduğunu sorduğumdaysa,her zamanki gibi sorumu cevapsız bıraktı.Ama ben biliyorum;kendini tatmin etmek istiyordu,'bak sen yapamadın ama ben hayatıma devam ediyorum.' demek istiyordu,herkes lanet olasıca kendi çıkarlarını düşünüyordu.Babamın ölümü hakkında bir daha kimseyle görüşmedim ve konuşmadım.Zaten annemle yaptığım şey de bir konuşma sayılmazdı.Konuşma iki kişi arasında olurdu.O daha çok susmayı ve beni sorularımla baş başa bırakmayı seçmişti.
Ardından bir daha hiç hatırlamayacağımdan emin olduğum çocukluğumu hatırlamıştım,hiç bekleme yapmadan İstanbul'a dönmüştüm ve şimdi de bu bıçaklanma olayı...Her günümü beladan uzak durup,yalnızlığımla başbaşa bir halde geçirmeyi düşünürken belanın tam ortasında ölmeyi isterken bulabiliyordum ancak.
Rüyam başlarda bulanıktı.Kim olduğunu anlayamadığım birisi benden bikaç adım uzakta dikiliyordu.Ne yapmam gerektiğini bilemiyordum,kendimi kontrol edebildiğim de pek söylenemezdi zaten.Kendime yabancı gelen bir sesle,anlamını idrak edemediğim bir cümle dudaklarımın arasından çıktı:
"Sen kimsin?"
Bir süre hareketlenme olmayınca söylediğimi tekrar ettim ve adamın karanlık silüeti görebileceğim bir mesafeye gelerek netleşti.Babam olduğunu anladığım kişi bana yaklaşmaya devam ederken dizlerimin bağının çözeülmesine engel olamıyordum.Gözlerimden akan yaşlara da...Yaklaşıp koluma dokunduğunda ona bakmıyor,eski günlerde,henüz çocukken yaptığım gibi gözlerimi başka yere odaklamaya çalışıyordum.Ayağa kalkmamı söylediğinde hareket edemeyeceğimi bildiğim ve rüyamdaki ben,benim sözümü dinlemediği için uğraşmadım.Bu rüyadan uyanmayı istemiyordum.Onun karşısında bu denli çocuk gibi davranmayı da istemiyordum ama elimden bir şey geldiği söylenemezdi.Tekrar rüyama odaklandığımda sadece 'Neden?' diye sorup cevabını alamadıkça tekrar ediyordum.Deli gibi göründüğüme şüphe yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serçe Parmak Sözü
Novela Juvenil"Sana inanmıyorum Ares." "Söz veriyorum." Alışık olduğum o gamzeler yanağında yavaşça belirirken dudakları üste doğru kıvrıldı ve serçe parmağını uzattı: "Serçe parmak sözü mü?" "Serçe parmak sözü." Çocukluğunuzda hiç tutamadığınız sözler verdi...