Araz'ın Görüşünden
"E abi süper bu!" Motoru sıvazlarken kendi kendime sırıttım.Mustafa abi,araba ve motor tamiri yapardı.İstanbul'a ilk geldiğimde burada arabamı kontrolden geçirtmiş,yarışa hazırlatmıştım.Daha sonra Mustafa abinin ailevi meselelerden dolayı Aydın'a gittiği sıralarda onun için çok önemli bir işi,bu şartlar altında en çok güvendiği kişi olarak ben üstlenmiştinm.Ne kadar itiraz etsem de bana borçlu olduğu konusunda ısrarcıydı.Söylediğinegöre iki gün önce,önümde duran bu motor kaza yapmış,sahibi de zengin olunca motoru 'hurda' niyetine Mustafa abiye bırakmıştı.O ise motoru yenilemiş,bakımını yapmış ve benim için saklamıştı.Motora bakarken gözlerim parlıyordu,buna eminim.
Sabırsız bir ifadeyle Mustafa abiye baktım.Ne demek istediğimi anlamış olacak ki elini sırtıma koydu:
"Bütün gençler aynısınız.Peki bakalım,gidebilirsin ama bir ara uğramayı unutma."
"Unutur muyum hiç?"Motora bindiğimde heyecanım gitgide artıyordu.Hız yapmayı özlemiştim,yarışları da öyle.
...
Hevesimi aldığımda son sürat,nereye gittiğimi bilmeden sürmüş;İstanbul'da daha önce hiç görmediğim bir semtte yol kenarına durmuştum.Etrafa bakındım.İstanbul,her yerde İstanbul.Aynı kalabalık,aynı tahammül edilemez gürültü...Derin bir nefes alıp etrafa bakınırken biraz ileride sola dönüşteki sokakta bir kız gördüm.Çevresini 3 erkek sarmıştı ve ıssız görünen o sokakta çok da rahat görünmüyordu.Kendi isteğiyle orada bulunan birisi değildi anladığım kadarıyla.Onların olduğu tarafa ilerledim ve yanlarına gelince motoru durdurdum.Hafifçe öksürünce dördü de bana döndü.
"Merhaba çocuklar.Bir problem mi var?" Kabadayı görünümlü olanı-hayır,fark ettim de hepsi öyle.En çok kabadayıya benzeyeni bir adım öne çıktı:
"Yok kardeşim,sağol." Motoruma bir baktı. "Sen git sevimli oyuncağınla oynamaya devam et."
Alaycı bir şekilde güldüm: "Bu oyunu da severim gibime geliyor.Bir denesek mi?"
Adam iki tarafında durup artık onunla aynı hizaya gelmiş olan adamlarına bakıp sırıttı:
"Bizce bir problem yok.Yalnız baştan söyleyeyim;bizim oyun polislerin ulaşamayacağı yerde saklanır.Sonra ağlamak yok."
Dudağımı büzdüm:
"Duygularımız karşılıklı.Ağlama hakkındaki düşüncelerini aynen sana iletiyorum."
Sağındaki adam elindeki,neredeyse bitmiş olan sigarayı yere atıp çiğnedi.Tekrar bana döndü:
"Senin dilin fazla uzamaya başladı ama." Az önce konuştuğum adama baktı: " 'Alın façasını' de alalım patron." Adam onu durdurmak için elini kaldırdı,gözlerime sabitlediği gözlerinde zerre korku belirtisi yoktu.Sadece kavgaya açlık ve bol miktarda öfke...
"Son şansın,çocuk.Kaçarsan kendine iyilik yapmış olursun."
"Al benden de o kadar."
Adan gülünce yanındakiler de gülmeye başladı.Tam bir kukla gibiydiler.Motordan indim.Adamlar da bana doğru yaklaştı.Kıza 'sen git' demek için arkalarına baktım ama...çoktan gitmiş olduğunu gördüm.
Sokak lambaları bir anda yanınca adamların bir anlığına duraksadığını gördüm.Bunu yapabilirdim,hazırdım.
'Patron' dedikleri adamın elinin ceketinin cebine gitmesiyle geri bir adım attım,ne olur ne olmaz diye.Elini yavaşça ceketinden çekince keskin metal lambanın sarı ışığında parladı.Evet 3 adamla yumrukları konuşturup kavga edebilirdim ama bıçak?Bu her şeyi değiştirirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serçe Parmak Sözü
Teen Fiction"Sana inanmıyorum Ares." "Söz veriyorum." Alışık olduğum o gamzeler yanağında yavaşça belirirken dudakları üste doğru kıvrıldı ve serçe parmağını uzattı: "Serçe parmak sözü mü?" "Serçe parmak sözü." Çocukluğunuzda hiç tutamadığınız sözler verdi...