BARAyakları Taehyung'dan tamamen bağımsız bir halde ilerlerken onu getireceği yerin Jungkook'u gördüğü bar olduğunu bilemezdi elbette.
Kalbi ona oyun oynuyordu.
O gün Jungkook'un mesajlarına cevap vermemişti. Ve şimdi buradaydı. Barın kapısına geldiğinde uzun süre tabeladaki ışıklandırmayı seyretti. Hafif çakırkeyti.
Ki bu aralar çoğunlukla böyleydi.
Yoongi'nin yanlarına taşınmasıyla üstündeki baskı artmış ama bir işe yaramamıştı. Zaten onlar da bir süre sonra pes edip onu kendi haline bırakma kararı almışlardı. Jimin'in kendisi için ne kadar endişelendiğinin farkındaydı. Onu üzdüğü için kendi daha çok üzülüyordu. Taehyung bencil bir insan değildi. Fakat son zamanlarda yaptıkları kendini sorgulamasına sebep oluyordu.
Babasıyla yaptığı konuşmadan sonra hastanedeki işini tek taraflı sonlandırmıştı. Bay Kim şimdilik sessizdi ama bunun sonsuza dek sürmeyeceğinin o da farkındaydı.
Kapı açılıp insanlar girip çıkmaya başlayınca orada dikilmenin mantıksızlığının farkına vararak içeri adımladı Taehyung. Işıklandırma gözlerini almış, bir anda bastıran yüksek müzik başını ağrıtmıştı. Yine de umursamadı. Savsak adımları barmene yönelirken kendini boş bir sandalyeye gelişigüzel bıraktı ve başını ellerinin arasına aldı.
"Ne istiyorsun?" diye sordu barmen gayri resmi bir tavırla.
"Sert bir şeyler." dedi cevap verdi. Şu an kimsenin tavrını takacak halde değildi.
Saniyeler içinde gelen bardağı tek hamlede kafasına dikerek bir yenisini istedi. Gözlerini önünden ayırmıyordu. Etrafında biriken birkaç kızın farkındaydı. Dikkatini çekmek için temasta dahi bulunmuşlardı ama hiçbiri başarılı olamamıştı. Derken o tanıdık kokuyu duyumsadı. Evet, etraftaki onca ter ve alkol kokusuna rağmen. Çünkü unutması dahilinde değildi.
"Bir doktor olarak sence de dikkatli olman gerekmiyor mu?" dedi o ince ama erkeksi ses.
Başını kaldırmadan gözlerini çevirdi yanındaki bedene. "Haklısın." dedi dudakları hafifçe bükülürken. "Alkol bir zehirdir." Ve bir yudum daha aldı.
"Eğer zehirse neden içiyorsun o zaman?"
"Çünkü içimde ölmesi gereken şeyler var." *
Sonra sustular. Taehyung'un son sözleri henüz başlayan sohbetlerini sabote etmek için yemin etmiş gibi çıktı dudakların arasından.
"Eşlik edebilir miyim?" diye sordu Jungkook. Gözleri parlıyordu.
Taehyung o parıltılara elindeki bardağı tekrar dikerek baktı. "Hayır desem gidecek misin?"
Oysa kalmasını istiyordu. Zaten onu görmek maksadıyla gelmişti buraya. Hayır demesini bekleyerek bakıyordu karşısında düşünüyormuş gibi yapan adama.
"Sanırım hayır."
Ve güldüler, kıkırtıları havayla birlikte birbirine karışırken.
"Mesajıma cevap alamadım." dedi sonra Jungkook. "Yoksa sen de beni hastan olarak görmekten mi vazgeçtin?"
Taehyung gülümsedi. Bakışları hala elinde tuttuğu bardağındaydı. Evet ona cevap vermemişti ama bunu önemseyeceğini de düşünmemişti. Şimdi aynı mekanda, yan yana otururlarken ve konusu dahi açılmamışken Jungkook'un bunları söylemesi hoşuna gitmişti.
"Güzel bir seçenek gibi görünüyor ama hayır." dedi yüzünü yanındaki bedene çevirirken. Ama hemen sonrasında bunun bir hata olduğunu anladı. Karşısındaki adamın suratı sabitti lakin gözlerinde anlam veremedi bir ifade vardı. Bu onu şaşırtmıştı. Gülüşü anında solarken tekrar önüne döndü. "Sadece..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
doctor of killer's | taekook
FanfictionHayatta herkes bir şeylere tutunmakla yükümlüydü; kimi sevgiye, kimi nefrete, kimi paraya, kimi güce... Tüm seçenekler uzayıp giderdi. Taehyung ise daha ilk seçenekten elenmişti. yoonmin namjin