JUNGKOOK'UN ODASI
09:50Jungkook bir kez daha gözlerini açtığı hastane odasına ve o çok nefret ettiği ilaç kokularına lanet ederek uyandı. 10 günden uzun süredir bu beyaz odadaydı ve bu yaralarının aksine, sinirlerine hiç iyi gelmiyordu. Birçok kez yeniden kaçmayı düşünmüştü ama sadece yatakta kıpırdadığında bile sızım sızım sızlayan yarası bu fikirden vazgeçmesine sebep olmuştu.
Eh, bir de babası vardı tabi. Bir an önce iyileşip işlerin başına öyle dönmesini tembihliyordu. O çıkana kadar yerine üvey abisi bakacaktı. Bu durumdan haz etmese de babasının kati sözü olduğu için ses çıkartamamıştı.
Şimdiyse yine sıkıntıdan patladığı bu yatakta, ara sıra uğrayan hemşireye çatmaktan başka bir şey yapamıyordu. Ne zaman çıkacağı ile ilgili soruları hep es geçilerek, buna doktorun karar vereceği söyleniyordu. Ama ne var ki o lanet doktor tam 2 gündür yanına uğramıyordu. Onunla son karşılaştığı geceyi düşündü. Oldukça kötü bir haldeydi ve ona bağırmıştı. Defalarca da doktoru olmasını istemediğini söylemişti. İntikam mı alıyordu?
"Hah!" dedi kendi kendine söylenirken. "Bir de yemin ediyorlarmış. Nerde kaldı hasta hakları? Ölüyorum burda ama doktorum ortalarda yok!"
Sonlara doğru sesinin yükselmesinden açılan kapıyı da fark edememişti haliyle.
"Beni sonunda doktorunuz olarak kabul etmeniz ne hoş Bay Jeon."
Jungkook kulaklarına dolan sesle kafasını çevirmeden ufak çaplı bir küfür savurdu.
Ama Taehyung bunu duymuştu. Umursamadan gülümseyerek yatağa doğru adımladı. Çatık kaşlarıyla kendisine bakan hastası sinirli olmaktan çok uzakta, tuhaf bir şekilde sevimli görünüyordu. Biçimsiz olan burnu tahminen sinirden sık sık soluduğu için daha da büyük görünüyordu ve Taehyung bu duruma gülmemek için dudaklarını ısırmak zorunda kalmıştı.
"Neyseki uzun sürmeyecek." dedi karşısındaki beden. "Yakında bu lanet yerden çıkacağım ve bir daha asla görüşmeyeceğiz."
"Ünlü düşünür ne demiş bilirsiniz." dedi Taehyung elindeki dosyayı kontrol ederken. "Asla, asla deme."
"Hadi ya." diye tısladı Jungkook. "Kim demiş onu? Ultra sinir bozucu doktor Kim Taehyung mu?"
Taehyung duyduklarıyla kıkırkarden "Hayır." dedi. "Ama şimdilik ben demişim sayabilirsiniz." Dosyayı elinden bırakarak Jungkook'un çıplak bedenine ellerini uzattı.
"Hey!" diye bağırdı karşısındaki beden serum olmayan kolunu bedenine sararken. Ama yaralı kolu olduğunu unuttuğu için canını yakmıştı bu hareket. Bir kez daha kaşlarının çatılmasına engel olamazken "Ne yapıyorsun?" diye sordu soğuk sesiyle.
Taehyung sıkıntıyla iç çekerek uzattığı ellerini göğsünde birleştirdi ve kendisine büyüttüğü gözleriyle bakan bedene döndü. "Biliyor musun?" diye söze girdi sakince. "Staj dönemimde bir keresinde cezaya kalarak çocuk hastalarla ilgilenmek zorunda kalmıştım. O zamana kadar çok fazla sevdiğim çocukları aslında o kadar da sevmediğimi fark ettim. Hayatımın en kötü günlerindendi. Tam bir hafta. Kabus gibiydi. O gün ellerimi açıp Tanrı'ya sonsuz şükürlerimi yollamıştım çocuk doktoru falan olmadığım için. Ta ki bugüne kadar. Bana seçimlerimi sorgulatıyorsunuz Bay Jeon."
Ellerini tekrar uzatarak karşısında sessizce onu izleyen bedenin kolunu göğsünden çekti.
"Şimdi izninle." dedi özellikle bastırarak. "Şu yaralarını kontrol edeyim. Bakalım dediğiniz kadar çabuk gidebilecekmiymişsiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
doctor of killer's | taekook
أدب الهواةHayatta herkes bir şeylere tutunmakla yükümlüydü; kimi sevgiye, kimi nefrete, kimi paraya, kimi güce... Tüm seçenekler uzayıp giderdi. Taehyung ise daha ilk seçenekten elenmişti. yoonmin namjin