01.47
AMELİYATHANEFazlasıyla yorucu bir gündü ve bir türlü bitmek bilmiyordu. Oysa yalnızca hava almak için biraz dışarı çıkmak istemişti Taehyung. Kalp masajıyla hastanın durumunu yeniden stabil hale getirmeyi başarmıştı. Ama hala göğsünden çıkması gereken bir kurşun vardı.
Saatlerdir dinlenememişti. Kafası çok doluydu. Bedeni yorgundu. İstediği tek şey sıcak duşunu alıp belki biraz video oyunu oynayıp sonrasında uyumaktı. Ama hala hastahanedeydi ve ameliyat oldukça zorlu geçiyordu.Jimin'i hiç görmemişti. Belki iyi olduğunu görse bu kadar zorlanmazdı.
"Kurşunu çıkardık." dedi ifadesiz bir tonla. Sesindeki yorgunluğu kendi bile fark etmişti. Ama umursamadı. Çünkü o doktordu. O yorulmadan birileri iyi olamazdı. Onun en büyük gücü iyi ettiği hastalarıydı.
Kurşun çıktıktan sonra onu bu kadar etkileyen yüze döndü Taehyung. Hala fazla masum göründüğünü düşünüyordu. Maskesinin altından hafif tebessüm etmişti ve görünmediği için minnettardı. O anda içinin ısındığını hissetti. Hastası en zor kısmı atlatmıştı. Yine de yarası ağırdı ve geçirdiği ameliyat kolay bir ameliyat değildi. Yoğun bakımda kalması gerekecekti.
Olsun, dedi içinden Taehyung. En azından nefes alıyor.
Ameliyat bittiğinde saat 02.57'yi gösteriyordu. Taehyung ameliyathaneden çıkarken gözlerinin karardığını hissetti. Destek almak için yanındaki duvara tutundu ve boşta kalan eliyle gözlerini ovuşturdu.
Doktor olmanın en zor kısımlarından biri buydu işte. Kendilerinden başka herkesi iyi edebiliyorlardı.Bir Türk atasözü vardı: Terzi kendi söküğünü dikemezmiş.
Onların durumu da böyleydi işte.
Çaylak asistan Min Ho gelerek kolundan tuttu Taehyung'un. "Sunbae, iyi misin?" Meraklı gözlerle ustasını süzdü.
"Sadece yoruldum." dedi Taehyung. Güçsüz taraflarını asla yanındaki insanlara belli etmek istemezdi. Ben çökersem, herkes çöker derdi. Güçlü durmak onun en büyük koruma kalkanıydı. Ayağa kalkarak çocuğun kolundan çıktı. Gülerek saçlarını karıştırdı ve asansöre doğru yürüdü. Sanırım bugün eve gidemeyecekti. Hastahanedeki personel odasında uyumaktan kimseye zarar gelmezdi. Öyle değil mi?
03.20
PERSONEL ODASIOdaya girdiğinde yatmak istediği koltukta Jimin'i görmeyi beklemiyordu Taehyung. Neden eve gitmemişti ki?
Belki de benimle karşılaşmak istememiştir, diye düşündü iç çekerken. Bir kahve yapıp karşısındaki koltuğa oturdu. Aslında uyuması gerekiyordu ama korktuğu başına gelmişti bir kere. Düşüncelerinden sıyrılamıyordu Taehyung. Sabah babasının söylediği her bir cümle kulaklarında çınlarken, arkadaşının halini unutamıyordu. Hayatı boyunca böyle olmuştu. Başarısız ya da azimsiz biri değildi Taehyung. Ama babası daima el atma gereği duyuyordu. Kimse oğlunu geçmesin istiyordu.
Jimin başka bir hastahanede olsa yine de bu durumda olur muydu diye düşünmeden edemedi. Belki de istediği yere çoktan erişmiş olurdu. Daha mutlu olurdu. Böyle olacağını bilse ısrar etmezdi belki de aynı hastahanede çalışmak için. Bilemezdi. Bilemedi.
Taehyung düşüncelerle boğuşurken kahvesi çoktan soğumuştu. Bir yudum aldı ve kalan kahveyi lavaboya boşalttı. Doktor önlüğünü çıkarıp az önce oturduğu koltuğu es geçerek Jimin'in yanına sıkıştı. Zaten birkaç saat vakti vardı uyumak için. Rahat olmasa da önemli değildi. Ama Jimin'in kollarında rahat olmaması gibi bir durum söz konusu olamazdı. Taehyung küçüklüğünden beri ne zaman korksa, endişelense ya da tedirgin olsa hep Jimin'le uyurdu. Onunla uyuyunca kabus görmezdi çünkü. Güven duygusu böyle bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
doctor of killer's | taekook
Fiksi PenggemarHayatta herkes bir şeylere tutunmakla yükümlüydü; kimi sevgiye, kimi nefrete, kimi paraya, kimi güce... Tüm seçenekler uzayıp giderdi. Taehyung ise daha ilk seçenekten elenmişti. yoonmin namjin