Keyifli okumalar...
TAEHYUNG, JİMİN VE YOONGİ'NİN EVİ
00.00"Hala aramadı mı?" diye sordu Jimin, karşısında stresten tırnaklarıyla oynayan arkadaşına. Her 5 dakikada bir eline telefonunu alıp, tuş kilidini açıp kapayıp geri yerine bırakıyordu ve son 3 saattir bu böyleydi.
"Geç kalabileceğini söylemişti." diye mırıldandı Taehyung bir kez daha telefonunu eline alırken.
"Ondan haber bekleyene kadar sen arasan? Gece yarısı oldu Taehyung."
"İşi çıkmıştır. Telefonda konuşurken sinirliydi." diye yanıtladı bu kez Taehyung arkadaşını. O da aramak istiyordu ama içinde bir şeyler engel oluyordu.
Mark'la eve geldiklerinden beri oyun oynamışlardı. Saatin geciktiğini ancak acıktıklarında fark etmişlerdi. Hep beraber dışarıdan yemek söyleyip yemişler daha sonra Mark sessizce uyuyakalmıştı. Uslu bir çocuktu. Birkaç kez babasını sormuş, aldığı cevaplardan tatmin olmasa da tekrar sormamıştı. Alışkın olabileceğini düşündü Taehyung.
Şimdi çocuk yanında uzanıyor, o ise yavaşça saçlarıyla oynuyordu.
"Çok güzel bir çocuk." dedi Jimin üstelememeye karar verirken. Masanın ucuna oturmuş karşısındaki manzarayı izliyordu.
"Ayrıca akıllı da." diyerek gülümsedi Taehyung. "İlk kez tanışıyoruz ama zorluk çıkarmadı. Yaşına göre fazla anlayışlı."
"Babası garip bir adam."
"Jungkook onun öz babası değil."
Jimin'in gözleri şaşkınlıkla aralanırken neden böyle bir ayrıntı verdiğini kendi de anlayamadı Taehyung. Sadece söylemek isteyen tarafını susturamamıştı.
"Yani öyle söylemişti."
"Öyle mi?" Jimin tek kaşını kaldırmış, arkadaşının tepkisini ölçerken muzip bir ifadeyle izliyordu onu.
Cevap vermek yerine başını salladı Taehyung. Parmakları hala Mark'ın saçlarında dolanıyordu. Bu hissi sevdiğini düşündü. Günün tüm stresi Mark'la birlikte uçup gitmişti.
"Ne yapmaya çalıştığını anlıyorum ama sana yenilmeyeceğim Jimin-ah." Başını kaldırmadan konuşması Jimin'i güldürmüştü.
"Onu önemsiyorsun." dedi birdenbire Jimin. "Seni ilk defa böyle görüyorum."
Jimin'in söyledikleri karşısında yutkunma isteğini bastıramamıştı Taehyung. "Ben de kendimi ilk kez böyle görüyorum." dedi. Gülümsedi, fakat buruk bir gülümsemeydi bu. "Ama onu tanımıyorum bile Jimin." Sesinde kırıklıklar vardı.
"O da seni önemsiyor olmalı." Jimin onun söylediklerini es geçerek düşüncelerini söylemeyi tercih etmişti. "Taehyung baksana, kim çocuğunu tanımadığı birine bunca saat emanet eder ki? Tamam bakınca garip bir durum ama bir de bu yönden bakmayı dene."
"Beni umutlandırıyorsun." Taehyung'un sesi bu sefer çok daha kısık çıkmıştı. Salonun sadece aydınlatmaları açık olduğu için minnettardı. Jimin'in gözlerindeki ifadeyi görmesini istemiyordu.
"Ben yalnızca gerçekleri söylüyorum dostum." diyerek göz kırptı Jimin. Bu sefer aynı anda gülmeye başladılar.
Aklına gelen şeyle bir an duraksadı Taehyung. "Bana neden hala kapıyı açtığında kıpkırmızı olduğunu söylemedin Jiminie?" Muziplik sırası şimdi ona geçmişti. "Ve Yoongi hyungun neden yarı çıplak olduğunu. Ne yapıyordunuz?."
"Şşş, aptal! Duyacak, sessiz ol." Jimin'in elleriyle Taehyung'un ağzını kapatmaya çalışması, Taehyung'un daha fazla gülmesine sebep olmuştu. "Sadece o giyinirken yanlışlıkla odayı basmış olabilirim. Ama hepsi bu. İğrenç düşüncelerini kendine sakla!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
doctor of killer's | taekook
FanfictionHayatta herkes bir şeylere tutunmakla yükümlüydü; kimi sevgiye, kimi nefrete, kimi paraya, kimi güce... Tüm seçenekler uzayıp giderdi. Taehyung ise daha ilk seçenekten elenmişti. yoonmin namjin